Translation of "Yapmasını" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Yapmasını" in a sentence and their spanish translations:

Bunu yapmasını söyledim.

Le dije que lo hiciera.

Çocuklardan yapmasını beklediğiniz gibi,

Estos niños jugaban, corrían, saltaban, gritaban,

Onun onu yapmasını isteyemezsin.

No podés pedirle que haga eso.

Onun ne yapmasını istersiniz?

¿Qué querías que hiciera?

Tom'a bunu yapmasını emrettim.

Le pedí a Tom que lo hiciera.

Onların ne yapmasını istediniz?

- ¿Qué querías que ellos hicieran?
- ¿Qué querías que ellos hiciesen?

Tom'dan bunu yapmasını istedim.

Le pedí a Tom que lo hiciera.

- Tom'dan onu yapmasını kim istedi?
- Kim Tom'un onu yapmasını istedi?

¿Quién le pidió a Tom hacer eso?

- Ona yapmasını söylediğim şeyi yaptı.
- O, ona yapmasını söylediğim şeyi yaptı.

- Hizo lo que le dije que hiciese.
- Él hizo lo que le instruí.

- kahramanların yapmasını beklediğiniz şey bu.

muerte, eso es lo que esperas que hagan los héroes.

Ona onu yapmasını rica ettim.

Le pedí que hiciera eso.

Neden Tom'un onu yapmasını istiyorsun?

¿Por qué querrías que Tom haga eso?

Tom'un bunu yapmasını kim söyledi?

¿Quién le dijo a Tom que lo hiciera?

Ona çay yapmasını rica ettim.

Le pedí que hiciera té.

Bunu Tom'un yapmasını tercih ederim.

Prefiero que Tom lo haga.

Tom Mary'ye ne yapmasını söyledi?

¿Qué es lo que Tom le dijo a Mary que hiciera?

O ona onu yapmasını emretti.

Ella le ordenó que lo hiciera.

Tom Mary'nin ne yapmasını istiyor?

¿Qué quiere Tom que haga Mary?

Tom Mary'nin ne yapmasını istedi?

¿Qué quería Tom que hiciera Mary?

Tom yaptığını Mary'nin yapmasını istemiyor.

Tom no quiere que Mary haga lo que hizo él.

Zor işi onun yapmasını istiyorum.

Quiero que ella haga el trabajo difícil.

Onun yapmasını istediğin her şeyi yapar.

Él hará lo que sea que le pidas.

Tom onun yapmasını istediğiniz şeyi anlamıyor.

Tom no entiende lo que quieres que haga.

Tom yapmasını istediğimiz şeyi henüz yapmadı.

- Tom no ha hecho todavía lo que le pedimos que hiciera.
- Tom no ha hecho todavía lo que le pedimos.
- Tom aún no ha hecho lo que le pedimos que hiciera.
- Tom aún no ha hecho lo que le pedimos.

Tom yapmasını istediğin her şeyi yapacak.

Tom hará todo lo que le pidas.

Başkandan bir şey yapmasını rica etti.

Le pidió al presidente que hiciera algo.

O ona egzersiz yapmasını tavsiye etti.

Le aconsejó que hiciera ejercicio.

Tom onun yapmasını istediğim şeyi yaptı

Tom hizo lo que yo quería que hiciera.

Tom ona yapmasını söylediğim şeyi yaptı.

Tom hizo lo que yo le dije.

Tom Mary'ye onu derhal yapmasını söyledi.

Tom le dijo a Mary que lo hiciera de inmediato.

Tom onun yapmasını beklediğimiz şeyi yaptı.

Tom ha hecho lo que esperábamos que hiciera.

Tom'dan onu yapmasını hiçbir zaman istemezdim.

- Nunca le habría pedido a Tom que hiciese eso.
- Nunca le habría pedido a Tom que hiciera eso.

Hiç kimse Tom'u onu yapmasını engelleyemez.

Nadie podrá evitar que Tom haga eso.

Tom Mary'nin onu hemen yapmasını isteyecek.

Tom le pedirá a Mary que lo haga de inmediato.

Benim yaptığım aynı hatayı Tom'un yapmasını istemiyorum.

No quiero que Tom cometa el mismo error que cometí.

Tom Mary'nin ona ne yapmasını söylediğini hatırlayamadı.

Tom no se podía acordar de qué le había dicho Mary que hiciera.

Ona yapmasını söylediğim şeyi tam olarak yaptı.

Hizo exactamente lo que le dije que hiciera.

Mary'nin doktoru ona egzersiz yapmasını tavsiye etti.

El médico de Mary le aconsejó que hiciera ejercicio.

Siz beylerin bana bir iyilik yapmasını istiyorum.

Quiero que me hagan un favor.

Tom Mary'nin ona yapmasını söylediği şeyi yapacak.

Tom hará lo que Mary le diga que hacer.

Ona mektuptan dört kopya yapmasını rica ettim.

Le pedí que hiciera cuatro copias de la carta.

Tom Mary'nin bir konuşma yapmasını rica etti.

Tom le pidió a María que diera un discurso.

Tom ona yapmasını istediğin şeyi asla yapamadı.

Tom jamás podría hacer lo que le estás pidiendo que haga.

Tom, Mary'nin onun ne yapmasını istediğini biliyordu.

- Tom sabía lo que Mary quería que él hiciera.
- Tom supo lo que Mary quería que hiciera.

Tom Mary'nin kendisine bir iyilik yapmasını istedi.

Tom le pidió a Mary que le hiciera un favor.

Tom'un onun yapmasını istediğin şeyi yapabileceğini sanmıyorum.

No creo que Tom será capaz de hacer lo que le pides que haga.

Tom, Mary'ye bunu tek başına yapmasını söyledi.

Tom le ha dicho a María que lo haga ella misma.

Tom, Mary'nin onu yapmasını görmek istediğini söyledi.

Tom dijo que le gustaría ver a Mary hacerlo.

Doktor ona daha fazla egzersiz yapmasını tavsiye etti.

El doctor le aconsejó hacer más ejercicio.

Onlar Kate'e çocuklarına bebek bakıcılığı yapmasını rica ettiler.

- Le pidieron a Kate que cuidara a su hijo.
- Le pidieron a Kate que cuidara de su hijo.

Tom'u bunu yapmasını isteyecek kadar iyi tanıyor musun?

¿Conoces a Tom lo bastante bien como para pedirle que haga esto?

Tom ve Mary onların yapmasını istediğin şeyi anlamıyor.

Tom y Mary no entienden lo que quieres que hagan.

Tom onun yapmasını istediğim iki şeyden hiçbirini yapmadı.

Tom no hizo ninguna de las dos cosas que le pedí que hiciera.

Tom Mary'nin bir şey yapmasını bekliyor gibi görünüyor.

Tom aparentemente está esperando que María haga algo.

Onlar her zaman Hamilton'un onlara yapmasını söylediklerini yaptı.

Siempre hacían lo que Hamilton les decía.

O ona daha fazla egzersiz yapmasını tavsiye etti.

Le aconsejó que hiciera más ejercicio.

O ona her gün egzersiz yapmasını tavsiye etti.

Le aconsejó que hiciera ejercicio todos los días.

O ona sıkı bir diyet yapmasını tavsiye etti.

Ella le aconsejó seguir una dieta estricta.

O, ona uzun bir tatil yapmasını tavsiye etti.

Ella le aconsejó tomar unas buenas vacaciones.

Tom tam olarak ona yapmasını söylediğim şeyi yaptı.

Tom hizo exactamente lo que le dije que haga.

Tom Mary'ye onun yapmasını istediği işi bitirdiğini söyledi.

Tom le dijo a Mary que había terminado el trabajo que ella había pedido que hiciera.

Tom, Mary'nin onun yapmasını istediğini anlamamış gibi davrandı.

Tom fingió no entender lo que Mary quería que hiciera.

Tom, John'un onun yapmasını istediğini şeyi Mary'ye anlattı.

Tom le contó a Mary de lo que John quería que él hiciera.

Tom Mary'nin işi tek başına yapmasını istediğini açıklığa kavuşturdu.

Tom dejó claro que quería que Mary hiciera el trabajo ella sola.

Tom'un Mary'nin ona yapmasını söylediğini yapmaktan başka şansı yoktu.

Tom no tuvo más alternativa que hacer lo que Mary le dijo que hiciera.

Tom'un Mary'nin onun yapmasını istediği şeyi reddedecek cesareti yoktu.

Tom no tuvo el valor para rehusarse a hacer lo que Mary le pidió que hiciera.

Tom Mary'den ona yiyecek bir şey yapmasını rica etti.

Tom le pidió a Mary que le hiciera algo de comer.

O gün, Tom'un Mary'nin yapmasını istediği çok şey vardı.

- Hubo muchas cosas que Tom quiso que Mary hiciera ese día.
- Había muchas cosas que Tom quería que Mary hiciera ese día.

Tom Mary'ye tubasını başka bir yerde pratik yapmasını söyledi.

Tom le dijo a Mary que practicara tuba en otro lado.

Tom tam olarak Mary'nin ona yapmasını söylediği gibi yaptı.

Tom lo hizo exactamente como Mary le dijo.

Ebeveynleri onun yapmasını istemese bile o, onunla evlenmeye karar verdi.

Ella decidió casarse con él, aunque sus padres no querían.

O, ona ne yapmasını söylerse söylesin o ona itaat eder.

Ella le obedece sin importar lo que le diga que haga.

Öyle yapmasını istediği için Tom Mary'yi 6:30'da uyandırdı.

Tom despertó a Mary a las 6:30 como ella le había pedido.

Mary'nin onun ne yapmasını istediği hakkında Tom'un bir fikri yoktu.

Tom no tenía idea de qué quería Mary que él hiciera.

Tom Mary'nin ondan yapmasını istediğinin ne olduğunu tam olarak bilmiyordu.

Tom no sabía con exactitud qué era lo que Mary quería que hiciera.

Tom ve Mary John'un onların ne yapmasını istediğini anlıyor gibi görünmüyordu.

Tom y María no parecían entender lo que John quería que hicieran.

Tom Mary'nin kendine bir masaj yapmasını istedi fakat o yapmak istemedi.

Tom le pidió a Mary que le diera un masaje, pero ella no quería.

Ne kadar çabalarsam çabalayayım önemi yok, Ken ona yapmasını söylediğim şeyi yapmadı.

No importa lo que intenté, Ken no haría lo que le dije que hiciese.