Translation of "Tom'un" in Dutch

0.023 sec.

Examples of using "Tom'un" in a sentence and their dutch translations:

Bunlar Tom'un.

Deze zijn van Tom.

Tom'un ağabeyiyim.

Ik ben Toms oudere broer.

- Tom'un kafası karıştı.
- Tom'un kafası karışık.

Tom is in de war.

- Tom'un partisi nasıldı?
- Hoe Tom'un ortağıydı.

Hoe was Toms feestje?

- Bu, Tom'un bilgisayarıdır.
- Bu, Tom'un bilgisayarı.

Dit is Toms computer.

- Ben Tom'un eşiyim.
- Ben Tom'un karısıyım.

- Ik ben de vrouw van Tom.
- Ik ben Toms vrouw.

- Şu Tom'un evi.
- O, Tom'un evi.

Dat is Toms huis.

- Bu kitap Tom'un.
- O, Tom'un kitabı.

Dit boek is van Tom.

- Mary Tom'un karısıdır.
- Mary Tom'un karısı.

Maria is Toms vrouw.

- Tom'un evinin mutfağı küçük.
- Tom'un mutfağı küçük.
- Tom'un mutfağı dar.

Toms huis heeft een kleine keuken.

- O, Tom'un kız kardeşidir.
- O, Tom'un ablası.

- Zij is de zus van Tom.
- Zij is Toms zus.

- Tom'un beti benzi kalmadı.
- Tom'un rengi soldu.

Tom werd bleek.

- Tom'un gri saçı var.
- Tom'un saçları kır.

Tom heeft grijs haar.

- Tom'un telefon numarasını anımsamıyorum.
- Tom'un telefonunu hatırlamıyorum.

Ik kom niet op Toms telefoonnummer.

- Tom'un üç amcası var.
- Tom'un üç tane amcası vardır.
- Tom'un üç dayısı var.
- Tom'un üç eniştesi var.

Tom heeft drie ooms.

Tom'un sınıfı nerede?

- Waar is het klaslokaal van Tom?
- Waar is Toms klaslokaal?

Tom'un kafası karıştı.

Tom was in de war.

Tom'un benzini bitti.

Tom had geen benzine meer.

Tom'un alerjisi var.

Tom heeft allergieën.

Tom'un kulağı ağrıyor.

Tom heeft oorpijn.

Tom'un artriti var.

Tom heeft artritis.

Tom'un astımı var.

Tom heeft astma.

Tom'un tonsilliti var.

- Tom heeft een keelontsteking.
- Tom heeft een keelamandelontsteking.
- Tom heeft tonsillitis.

Tom'un iskorbiti var.

Tom heeft scheurbuik.

Tom'un botları çamurluydu.

Toms laarzen waren modderig.

Tom'un sırtı ağrıyor.

Tom heeft een zere rug.

Tom'un önemsemeyeceğinden eminim.

Ik weet zeker dat Tom het niet erg vindt.

Burası Tom'un dairesidir.

Dit is Toms flat.

Bu Tom'un kanaryası.

Dit is Toms kanarie.

Tom'un gözleri bağlıydı.

- Tom was geblinddoekt.
- Tom werd geblinddoekt.

Tom'un elinde değil.

Tom kan er niets aan doen.

Tom'un apandisiti vardı.

Tom had blindedarmontsteking.

Tom'un ateşi yok.

Tom heeft geen koorts.

Bu Tom'un devesi.

- Dit is Toms kameel.
- Dit is de kameel van Tom.

Tom'un sözünü kesme.

Onderbreek Tom niet.

Tom'un öldüğünü sandım.

Ik dacht dat Tom dood was.

Tom'un kaybolduğunu sandım.

Ik dacht dat Tom verdwaald was.

Tom'un ölmediğini umalım.

Laten we hopen dat Tom niet dood is.

Tom'un kazanmasını istiyorum.

Ik wil dat Tom wint.

Tom'un kafası karışmış.

Tom is afgeleid.

Tom'un vazgeçeceğini düşündüm.

Ik dacht dat Tom op zou geven.

Tom'un soyadı neydi?

Wat was Toms achternaam?

Tom'un partisi sıkıcıydı.

Toms feestje was saai.

Tom'un çilleri var.

Tom heeft sproeten.

Tom'un nesi var?

- Wat is er aan de hand met Tom?
- Wat is er mis met Tom?

Tom'un zamanı tükeniyor.

- Tom zijn tijd raakt op.
- Tom heeft bijna geen tijd meer.

Tom'un bıyığı var.

Tom heeft een snor.

Tom'un kazanacağını umuyorum.

Ik hoop dat Tom wint.

Tom'un kazanacağını düşünüyorum.

Ik denk dat Tom zal winnen.

Tom'un evi yandı.

Het huis van Tom is afgebrand.

Tom'un saçı uzun.

Toms haar is lang.

Tom'un bilmesi gerekmiyor.

Tom hoeft dat niet te weten.

Tom'un dokunulmazlığı var.

Tom heeft immuniteit.

Tom'un söylediği doğruydu.

Wat Tom zei was waar.

Tom'un soyadını bilmiyorum.

- Ik ken Toms achternaam niet.
- Ik ken Toms familienaam niet.

Tom'un arabasını tanıdım.

Ik herkende Toms auto.

Tom'un geldiğini biliyordum.

Ik wist dat Tom kwam.

Tom'un öldüğünü biliyordum.

Ik wist dat Tom dood was.

Tom'un okuduğunu biliyordum.

Ik wist dat Tom aan het studeren was.

Tom'un öldüğünü biliyorum.

Ik weet dat Tom is gestorven.

Bu Tom'un kitabı.

Dit is Toms boek.

Tom'un Fransızcası mükemmel.

Toms Frans is perfect.

Tom'un dairesi dağınık.

Toms appartement ligt overhoop.

Bu, Tom'un odası.

Dit is Toms kamer.

Tom'un güvenliğinden sorumluyum.

Ik ben verantwoordelijk voor Toms zekerheid.

Tom'un karısına aşığım.

Ik ben verliefd op Toms vrouw.

Tom'un umursadığını sanmıyorum.

Ik denk niet dat het Tom wat uitmaakt.

Tom'un yeni arkadaşıyım.

Ik ben Toms nieuwe partner.

Tom'un odası boş.

Toms kamer is leeg.

Tom'un burnu kızarmıştı.

- De neus van Tom was rood.
- Toms neus was rood.

Tom'un ayakları ıslandı.

Toms voeten werden nat.

Tom'un çocukları var.

Tom heeft kinderen.

Tom'un tavukları var.

Tom heeft kippen.

Tom'un tavşanları var.

Tom heeft konijnen.

Tom'un koyunu var.

Tom heeft schapen.

Tom'un kıyafetlerini çıkarıyordu.

Hij kleedde Tom uit.

Tom'un bilgisayarı nerede?

- Waar is Toms computer?
- Waar is de computer van Tom?

Tom'un Fransızcası ilerliyor.

Toms Frans verbetert zich.

Tom'un tahmini doğruydu.

Toms voorspelling was juist.

Tom'un Fransızcası gelişiyor.

Toms Frans verbetert zich.

Tom'un sorunları var.

Tom heeft problemen.

Tom'un yardımını aradılar.

Ze zochten Toms hulp.

Tom'un sırrını biliyorum.

Ik weet Toms geheim.

Tom'un babası hapishanededir.

Toms vader zit in de gevangenis.

Hangi araba Tom'un?

Welke auto is van Tom?

Tom'un ağzı kurudu.

Toms mond werd droog.

Tom'un ailesi fakirdir.

Toms familie is arm.

Tom'un arabası nerede?

Waar is de auto van Tom?

Tom'un parası yoktu.

Tom had geen geld.

Tom'un yorumları uygunsuzdu.

- Het commentaar van Tom was niet adequaat.
- De commentaren van Tom waren niet geschikt.

Tom'un Facebook'u yok.

Tom zit niet op Facebook.

Tom'un babası Yahudiydi.

Toms vader was Joods.

Tom'un hüsranını anlayabilirim.

Ik begrijp Toms frustratie.

Tom'un kazandığına sevindim.

Ik ben blij dat Tom heeft gewonnen.

Bu Tom'un kedisi.

Dat is Toms kat.

Tom'un bekleyemeyeceğini biliyorum.

Ik weet dat Tom niet kan wachten.

Tom'un ayağı takıldı.

Tom struikelde.

Sen Tom'un arkadaşısın.

- Je bent Toms vriend.
- Je bent een vriend van Tom.