Translation of "Yaparlar" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Yaparlar" in a sentence and their spanish translations:

Onu nasıl yaparlar?

¿Cómo lo hacen?

Onu her hafta yaparlar.

- Lo hacen cada semana.
- Lo hacen todas las semanas.

Arkadaşlar şeyleri birlikte yaparlar.

Los amigos hacen cosas juntos.

Kuşlar, yuvalarını ağaçlara yaparlar.

Los pájaros hacen sus nidos en árboles.

Ciddi insanlar bu işi yaparlar,

La gente real hace este trabajo,

Sık sık Avrupa'ya seyahatler yaparlar.

Hacen frecuentes viajes a Europa.

Martılar koloniler halinde yuva yaparlar.

Las gaviotas anidan en colonias.

Bazı Asyalı erkekler makyaj yaparlar.

Algunos hombres asiáticos llevan maquillaje.

İnsanlar böyle durumlarda hata yaparlar.

En una situación así se cometen errores.

İnsanlar neden böyle şeyler yaparlar?

¿Por qué la gente hace cosas como esas?

İnsanlar eski altınla ne yaparlar?

¿Qué hace la gente con el oro viejo?

Onlar Tom'a iyi ödeme yaparlar.

Ellos le pagan bien a Tom.

Haber sunucuları prompter ile program yaparlar

los servidores de noticias hacen programas con avisadores

Öğle yemeğinden sonra genelde şekerleme yaparlar.

Después del almuerzo, ellos generalmente duermen una siesta.

Onlar onu bizden daha hızlı yaparlar.

Ellos lo hacen más rápido que nosotros.

İnsanlar kızgın olduklarında aptalca şeyler yaparlar.

La gente hace estupideces cuando está enojada.

İnsanlar yorgun olduklarında aptalca şeyler yaparlar.

La gente hace cosas estúpidas cuando está cansada.

Çocuklar bir sürü aptalca şeyler yaparlar.

Los niños hacen muchas estupideces.

Çocuklar sık sık aptalca şeyler yaparlar.

Los niños a menudo hacen estupideces.

Buradaki insanlar eğlenmek için ne yaparlar?

¿Qué hace la gente de aquí para divertirse?

İnsanlara duymak istediklerini söylersen, onlar senin istediklerini yaparlar.

Si le dices a la gente lo que quiere oír, harán lo que tú quieras.

Sinema salonları her pazartesi ve çarşamba indirim yaparlar.

El cine ofrece descuentos todos los lunes y miércoles.

çıkardıkları bir sesin geri yansıması sonucu yön tayinlerini yaparlar

Hacen determinaciones de dirección como resultado de la reflexión de un sonido que hacen.

Eğer insanlara duymak istediklerini söylersen, onlar senin istediklerini yaparlar.

Si le dices a la gente lo que quiere oír, harán lo que tú quieras.

İnsanlar kendilerini düşünemedikleri için onu sürekli başkalarını kopyalayan insanlar yaparlar.

Las personas que constantemente están copiando a otros lo hacen porque no son capaces de pensar por sí mismas.

Casuslar senin onların bilmesini istemediğin şeyleri bilmek için işlerini yaparlar.

El quehacer de los espías es saber cosas que tú no quieres que sepan.

Daha ılıman bölgelere gittiğimizde ise yarasalar bu hareketi gülük olarak yaparlar

Cuando vamos a regiones más templadas, los murciélagos hacen reír este movimiento.

Onlar genellikle yedi buçukta kahvaltı yaparlar ve on ikide öğle yemeği yerler.

Ellos normalmente desayunan a las siete y media y almuerzan a las doce.

Onlar genellikle yedi buçukta kahvaltı yaparlar ve on ikide öğle yemeklerini yerler.

Ellos normalmente desayunan a las siete y media y almuerzan a las doce.

- Zengin insanlar pahalı saatleriyle gösteriş yaparlar.
- Zengin insanlar pahalı saatleriyle hava atarlar.

- Los ricos presumen con sus relojes caros.
- Los ricos chicanean con sus relojes caros.

- Sarhoş insanlar sık sık aptalca şeyler yapar.
- Sarhoş insanlar sık sık aptalca şeyler yaparlar.

Los borrachos a menudo hacen cosas estúpidas.

- Ana dilini konuşanlar bazen hatalar yaparlar fakat genellikle ana dilini konuşmayanların yaptıkları hatalarla aynı türden değildir.
- Ana dilini konuşanlar bazen hata yapar fakat genellikle ana dilini konuşmayanların yaptıkları hatalarla aynı türden değil.

Los hablantes nativos a veces cometen errores, pero generalmente no son los mismos errores que cometen los que no son nativos.