Translation of "Taş" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Taş" in a sentence and their spanish translations:

Taş tamamen pürüzsüz.

La piedra es perfectamente plana.

Taş, Kağıt, Makas

- Piedra, papel, tijeras.
- Piedra, papel o tijera.

Bir taş yüzmez.

Una piedra no flota.

Nehre taş atmayın.

No tires piedras al río.

Bu taş nedir?

¿Qué piedra es esta?

Küçük bir taş alıyorlar.

Agarran una pequeña piedra.

Taş Devri kalıntıları keşfedildi.

Las ruinas de la Edad de Piedra fueron descubiertas.

Ayakkabımda bir taş var.

- Tengo una piedra en el zapato.
- Hay una piedra en mi zapato.

O bir taş aldı.

Cogió una piedra.

Çocuk bir taş attı.

El niño tiró una piedra.

Ona taş fırlatmamasını söyledim.

Le dije que no tirara piedras.

Çocuklar ona taş attı.

Los niños le lanzaron piedras.

Tom kuşlara taş atıyor.

Tom le está tirando piedras a los pájaros.

Ben kargalara taş atıyorum.

Le estoy tirando piedras a los cuervos.

Keşke bir taş olsam.

Ojalá fuera una piedra.

Kuşa bir taş attım.

Le arrojé una piedra al pájaro.

Protestocular polise taş attı.

Los manifestantes arrojaron piedras a la policía.

Oğlan bir taş atıyor.

El niño tira una piedra.

- Hiç kargalara taş attın mı?
- Kargalara hiç taş attın mı?

¿Alguna vez le has tirado piedras a los cuervos?

Ağırlık için de taş kullanacağım.

Una piedra para que tenga peso.

Bugün 3 taş oynar mıyım?

¿Juego 3 piedras hoy?

Taş kalpliler bile gözyaşlarına boğulabilirler.

Hasta el diablo llora.

Çocuk kurbağaya bir taş fırlattı.

El niño le tiró una piedra a la rana.

O, havuza bir taş attı.

Él tiró una piedra en el estanque.

Taş, kağıt, makas oynayalım mı?

¿Jugamos al piedra, papel, tijera?

O, gölete bir taş attı.

- Él arrojó una piedra al estanque.
- Él tiró una piedra en el estanque.

O, köpeğe bir taş attı.

- Tiró una piedra al perro.
- Le lanzó una piedra al perro.

Çocuk kediye bir taş fırlattı.

El niño le tiró una piedra al gato.

Tom gölete bir taş attı.

Tom tiró una piedra en el estanque.

Bu taş beş ton çeker.

Esta piedra pesa cinco toneladas.

Sonunda, değerli taş onun ellerindeydi.

Al fin, la gema estaba en sus manos.

Kim köpeğime bir taş fırlattı?

- ¿Quién tiró una piedra a mi perro?
- ¿Quién le lanzó una piedra a mi perro?

Tom köpeğe bir taş attı.

Tom le tiró una piedra al perro.

Gölgenin ucuna... ...ufak bir taş koyup

Si ponemos una piedrita al final de la sombra

Hatırlar mısınız böyle bir taş atardık

¿Recuerdas que tiraríamos una piedra como esta?

Delinin biri kuyuya bir taş attı

un loco arrojó una piedra al pozo

Tarlayı sürerken pulluğuna bir taş takıldı

un arado estaba unido a su arado mientras araba el campo

Çiğdem Buse Taş ismindeki bir arkadaşımız

Un amigo llamado Çiğdem Buse Taş

O çocuk köpeğe bir taş fırlattı.

Ese niño tiró una piedra al perro.

Evin etrafında taş bir duvar vardı.

La casa tenía un muro de piedra a su alrededor.

O bir taş gibi sessiz kaldı.

Él estuvo mudo como una piedra.

Sırça köşkte oturanlar başkalarına taş atmamalılar.

Aquellos que viven en casas de cristal no deberían tirar piedras.

"Yuvarlanan taş yosun tutmaz" bir atasözüdür.

"Una piedra rodante no junta musgo" es un refrán.

- Bu taş Tom'aydı.
- Şakanın muhatabı Tom.

La broma fue a costa de Tom.

Birçok tren eski taş tünelden geçmektedir.

Muchos trenes atraviesan el viejo túnel de piedra.

4.000 yılındaki Mısır'daki taş paletlere çok benzer.

del antiguo Egipto, el milenio IV a.C. en Egipto, en paletas de pizarra.

Ama bazen de 3 taş çok zevkliydi

pero a veces 3 piedras eran muy agradables

Tom sözde "sihirli bir taş" satın aldı.

Tom compró una así llamada "piedra mágica".

- Taş evler yapıyorum.
- Taştan evler inşa ediyorum.

Construyo casas de piedra.

Bu yeni araba diğer arabalara taş çıkartacak.

Este coche pondrá a otros coches en evidencia.

Tom bir taş aldı ve Mary'ye fırlattı.

Tom cogió una piedra y se la arrojó a María.

Uzaktan bakıldığında taş bir insan yüzü gibi görünüyor.

Vista de lejos, esta piedra se parece a una cara humana.

Bu taş onun iki katı kadar çok ağır.

Esta piedra es dos veces más pesada que esa.

Suyun üzerinde bir sürü dalga oluşturmak için taş atabilirim.''

pero puedo arrojar una piedra sobre las aguas para crear muchas ondas".

Madenciler bu eski zincirleri dağlarda taş taşımak için kullanıyorlardı.

Los mineros las usaban para subir y bajar piedras de la montaña.

Yani eğer tarlayı sürerken bir taş varsa onu çıkarırsın

así que si tienes una piedra mientras aras el campo, la quitarás

Tom Mary'ye bir taş attı ama bu onu incitmedi.

Tom le arrojó una piedra a María, pero no le dio.

Taş, makası ezer. Makas, kağıdı keser. Kağıt, taşı kaplar.

Piedra rompe tijera. Tijera corta papel. Papel envuelve piedra.

Gölü ve taş ocağını görüyor musunuz? Oldukça uzak bir mesafe!

¿Ven el lago y la cantera abajo? ¡Estamos a mucha altura!

Aynı zamanda her 4 dakikada bir tane taş blok yerleştirilirse

al mismo tiempo si se coloca un bloque de piedra cada 4 minutos

şimdi benim çocukluğumdaki akranlarımın bile birçoğunun bilmediği bir oyun 3 taş

ahora un juego que muchos de mis compañeros en mi infancia no sabían 3 piedras

Ancak şanslıyız ki aynı zamanda bir kralın mezar inşaatı için taş anıtların

Pero afortunadamente también tenemos unas fotos auténticas de Indonesia

Peki bu insanlar ne yiyecek, ne içecek, taş mı yiyecek bu insanlar?

Entonces, ¿qué están comiendo, bebiendo, tomando piedras o comida?

Daha sonra inşaat edilcek olan büyük pramitte ise ortalama iki buçuk milyon taş kullanılıyor

La gran pramita, que se construirá más tarde, usa un promedio de dos millones y medio de piedras.

O acıkmaya başladı, bu nedenle bir balık öldürmek için ırmağa küçük bir taş attı.

Le empezó a dar hambre, así que tiró una piedrecita al río para matar un pez.

O acıkmaya başladı, bu yüzden bir balık öldürmek için nehre küçük bir taş attı.

Le empezó a dar hambre, así que tiró una piedrecita al río para matar un pez.