Translation of "Renkli" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Renkli" in a sentence and their spanish translations:

Kitap menekşe renkli.

El libro es lila.

Kadınlar renkli şemsiyeleri severler.

A las mujeres les gustan los paraguas de colores.

Benim bilgisayarım gri renkli.

Mi computadora es gris.

Renkli kalemlere ihtiyacım var.

Necesito lápices de colores.

Senin kedilerinin hepsi gri renkli.

Todos tus gatos son grises.

Mavi renkli bir pasta istiyorum.

Quiero una tarta azul.

Mary'nin çok renkli tırnakları var.

Mary tiene las uñas de colores.

Renkli gömleğiniz gerçekten dikkat çekiyor.

Tu colorida camisa verdaderamente destaca.

Onun kahve renkli ayakkabıları var.

Tiene zapatos cafés.

Onun, kahve renkli ayakkabıları var.

Tiene zapatos cafés.

"orta esmer renkli" olmak yanıma kalabilirdi,

podía decirse que tenía "piel de tono medio",

Her zaman parlak renkli kravat takıyorsun.

Siempre llevas una corbata extravagante.

O yeni bir renkli dünya keşfetti.

Ella descubrió un nuevo y colorido mundo.

Bir gökkuşağı gökyüzünde yedi renkli kemerdir.

Un arco iris es un arco de siete colores en el cielo.

Elbiseniz cenaze töreni için çok renkli.

Tu vestido es demasiado colorido para un funeral.

renkli tenli aktrislerin ten renkleriyle oynayıp, fotoşoplayarak

al retocar con Photoshop la piel de las actrices de color

Işığa duyarlılık uğruna renkli görmeyi feda etmişlerdir.

Sacrificaron la visión de los colores por la sensibilidad a la luz.

Erkek tavus kuşunun renkli kuyruk tüyleri vardır.

El pavo real macho tiene coloridas plumas en la cola.

Arkadaşım sarı renkli bir araba satın aldı.

Mi amigo compró un coche de color amarillo.

O her zaman siyah renkli kıyafetler giyer.

Él siempre viste ropa negra.

İkincisinde, tek renkli olan renk paletini tamamen değiştirdim.

En la segunda, cambié la paleta monocromática entera.

Açık ten, renkli gözler, uzun, yumuşak sahici saç.

piel clara, ojos claros, cabello largo, suave y real.

"Oh! Çok güzelsin, koyu renkli bir kıza göre."

"Eres muy bonita... para una chica de piel oscura".

Küçük çocuk bir resim çizmek için renkli kalem kullanmaktadır.

El joven niño usa ceras para hacer un dibujo.

Bahçem çok renkli, çünkü içine çok fazla çiçek diktim.

Mi jardín es muy colorido, porque planté en él muchas flores.

Biri beyaz diğeri siyah renkli olan iki tane kedisi var.

Él tiene dos gatos, uno blanco y uno negro.

Onlar parlak renkli kurbağalar olduğunu söylüyorlar fakat ben onları asla görmedim.

Dicen que hay ranas de colores chillones, pero yo nunca las he visto.

Çin ve Tibet dağlarında yaşayan siyah ve beyaz renkli ayılara "panda" denir.

Los osos blanco y negro que viven en las montañas de China y el Tíbet se los conoce como "pandas".

Pek çok hayvan meyve bulmak için renkli görüşten faydalanır. Görmek iyice zorlaşmadan önce son kez yemek gerek.

Muchos animales usan la visión de los colores para encontrar fruta. Es hora de una última comida antes de que sea muy difícil ver.