Translation of "Onlardan" in Spanish

0.017 sec.

Examples of using "Onlardan" in a sentence and their spanish translations:

Onlardan uzaklaştım.

Me senté alejado de ellos.

Onlardan korkmuyorum.

No les temo.

Onlardan saklanıyoruz.

Nos estamos escondiendo de ellos.

Onlardan saklanıyorum.

Me estoy escondiendo de ellos.

Onlardan birini seçebilirsin.

Podéis elegir uno.

Onlardan hiçbirini tanımıyorum.

No conozco a ninguno de los dos.

Onlardan yararlanmak istemiyorum.

No me quiero aprovechar de ellos.

Onlardan çok korkuyormuşsun.

Parece que les tienes mucho miedo.

Bize onlardan bahset.

Háblanos sobre ellos.

Onlardan biri değilim.

No soy uno de ellos.

Herkes onlardan hoşlanır.

A todos les agradan.

Bu onlardan biri.

- Es uno de esos.
- Es uno de aquellos.

Onlardan üçü Kanadalıydı.

Tres de ellos eran canadienses.

Onlardan kim hoşlanır?

¿Le gustan los caballos?

Onlardan bazıları öğretmendir.

Algunos de ellos son profesores.

Onlardan ne istiyorsun?

- ¿Qué quieres de ellos?
- ¿Qué quieren de ellos?
- ¿Qué quieres de ellas?
- ¿Qué quieren de ellas?

Onlardan mı saklanıyorsun?

¿Te estás escondiendo de ellos?

Tom onlardan saklanıyor.

Tom se está escondiendo de ellos.

Onlardan hiçbiri konuşmadı.

Ninguno de ellos hablaba.

Onlardan ikisi odadadır.

- Están ambos en la habitación.
- Los dos están en la pieza.

- Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
- Onlardan herhangi birini seçebilirsiniz.

Puedes escoger cualquiera de ellos.

- O onlardan daha zeki.
- O, onlardan daha zekidir.

- Él es más inteligente que ellos.
- Él es más brillante que ellos.

- Onların hiçbiri tanımıyorum.
- Onlardan hiçbirini tanımıyorum.
- Onlardan birini tanımıyorum.

No conozco a ninguno de ellos.

Hâlâ onlardan derinden kopuktum.

mientras yo quedaba profundamente desconectada.

Ve onlardan ne beklendiğini.

y lo que se espera de ellos.

Hala var onlardan görüyorum

todavía veo de ellos

Onlardan bazıları benim arkadaşlarım.

Algunos de ellos son mis amigos.

Onlardan hiçbiri yaşlı görünmüyordu.

Ninguno de ellos lucía viejo.

O onlardan daha zeki.

- Él es más inteligente que ellos.
- Él es más brillante que ellos.

Onlardan herhangi birini istemiyorum.

No quiero ninguno de ellos.

Ben onlardan biri değilim.

- No soy parte de ellos.
- Yo no les pertenezco a ellos.

Neden onlardan birini istiyorsun?

¿Por qué quieres uno de esos?

Tom onlardan biri mi?

¿Es Tom uno de ellos?

Onlardan biri orada değildi.

Ninguno de ellos estaba.

Tom onlardan biri değil.

Tom no es uno de ellos.

Onlardan birisi yalan söylüyor.

Uno de ellos miente.

Onlardan birini seçmek zorundayım.

Tuve que escoger entre los dos.

Onlardan hiçbiri Fransızca bilmiyor.

Ninguno de ellos conoce el francés.

Onlardan uzak durmak zorundasın.

- Tienes que permanecer alejado de ellos.
- Tienen que permanecer alejados de ellos.

Biz onlardan nefret ediyoruz.

Nosotros los despreciamos a ellos.

Herkes onlardan nefret eder.

Todos los odian.

Onlardan biri bir casus.

Uno de ellos es un espía.

Bu da onlardan biri.

Aquí se ve uno.

Onlardan bazıları intihar etti.

- Algunos de ellos se han quitado la vida.
- Algunos de ellos se han suicidado.

onlardan daha iyi yapmaları bekleniyor.

más se esperará de ellos.

onlardan biri olarak kabul edilmiştim.

fui aceptado como uno de ellos.

Kötü sürücülerin ehliyetleri onlardan alınmalıydı.

Los conductores irresponsables deberían tener retenidas sus licencias.

Ben, onlardan herhangi birini sevmiyorum.

No me gusta ninguno de los dos.

Yoko onlardan bazılarını satın aldı.

Yoko compró algunos de ellos.

Onlardan hangisi senin erkek kardeşindir?

¿Cuál de ellos es tu hermano?

Onlardan hiçbiri toplantıda mevcut değildi.

Ninguno de ellos estuvo presente en la reunión.

Tom'un onlardan biri olduğunu sandım.

Pensé que Tom era uno de ellos.

Onlardan nefret ediyorsun, değil mi?

Los odias, ¿verdad?

Mücizevi şekilde, onlardan hiçbiri ölmedi.

Milagrosamente, ninguno de ellos murió.

O, onlardan hediyeler kabul etti.

Él aceptó regalos de parte de ellos.

Onlardan bazılarını savaştan önce tanıyordu.

Él había conocido a algunos de ellos antes de la guerra.

Ama onlardan üç belirgin ders aldım.

me han enseñado tres lecciones.

onlardan en iyi şekilde yararlanmayı öğrenebiliriz.

aprenderemos cómo sacarles partido al máximo.

Ama bu ufak kemirgen onlardan değil.

pero no este pequeño roedor.

Onlardan hiçbiri onun ne kastettiğini anlayamadı.

Ninguno de ellos fue capaz de entender lo que ella estaba insinuando.

Onlardan bazıları çok zor gibi görünüyor.

Algunos parecen muy difíciles.

Sonuçlardan kaçma, onlardan korkma; hepsiyle yüzleş.

No huyas de las consecuencias, no les temas; enfréntalas.

Evet, onlardan bir tür yanıt vardı.

- Sí, hubo algún tipo de respuesta por su parte.
- Sí, tuvimos alguna clase de contestación de ellos.

Onlardan hangisi daha iyi şarkı söyleyebilir?

¿Quién de ellos canta mejor?

Onlardan her biri bir şarkı söyledi.

Cada uno de ellos cantó una canción.

- Onların hiçbiri tanımıyorum.
- Onlardan hiçbirini tanımıyorum.

No conozco a ninguno de ellos.

Onlardan bazıları öğretmen ve bazıları mühendis.

Algunos de ellos son profesores, y algunos son ingenieros.

Onlardan o kadar nefret ediyor musun?

¿Los odias tanto?

Onlardan bazıları çok az iş yaptı.

Algunos de ellos hicieron muy poco trabajo.

Onlardan yaklaşık olarak yirmi tane var.

Hay alrededor de veinte de ellos.

Onlardan senden korktuğumdan daha çok korkuyorum.

Le tengo más miedo a ellos del que le tengo a ustedes.

Bende de onlardan bir tane var.

Yo también tengo uno de ésos.

Hatalar yap, onlardan öğren ve büyü!

Comete errores, aprende de ellos y crece.

Neredeyse onlardan bir tane satın alıyordum.

- Casi compré uno de aquéllos.
- Casi compré una de aquéllas.

Fakat onlardan bize göstermelerini söylediğimiz ve istediğimiz

Pero estamos agravando el problema al culparlos

Aslında onlardan biraz daha fazlasını hak ediyorlardır.

también valen más que otros.

Ben dört yıldır onlardan bir kelime duymadım.

No he escuchado ni una palabra de ellos en más de cuatro años.

Onlardan her birine üç kurşun kalem verdim.

Di tres lápices a cada uno de ellos.

Onlar turistlere yaklaştı ve onlardan para istedi.

Ellos se aproximaron a los turistas y les pidieron dinero.

Arkadaş olmak kolaydır ama onlardan kurtulmak zordur

Hacer amigos es fácil, pero es difícil deshacerse de ellos.

Onlardan benim eşyalarıma göz kulak olmasını istedim.

Les pedí que vigilaran mis cosas.

- Onların her ikisi de odadalar.
- Onlardan ikisi odadadır.

- Están ambos en la habitación.
- Los dos están en la pieza.

O, on kitap yazdı ama onlardan hiçbirini yayınlamadı.

Ha escrito diez libros, pero no ha publicado ninguno de ellos.

Onlardan birine sahip olmak güzel olurdu, değil mi?

Estaría bien tener una de esas, ¿a que sí?

Peki onlardan biriyle göz göze gelecek olursanız ne olacak?

Pero ¿qué hacer si alguna vez te topas con uno frente a frente?

Onlardan bazıları biraz aşırı olmasına rağmen fikirlerimi kaybetmek istemiyorum.

No quiero perder mis ideas, aunque algunas de ellas sean un poco extremas.

O, sadece İngilizce ve Almanca konuşur, onlardan hiçbirini anlamam.

Él habla sólo inglés y alemán, ninguno de los cuales entiendo.

Ben insanlar arasında yaşadım ve onlardan nefret etmeyi öğrendim.

Viví entre los hombres y aprendí a odiarlos.

Söz üstüne söz verdi ve sonra onlardan kurtulmaya çalıştı.

Hizo promesa tras promesa y luego trató de librarse de ellas.

- Onlardan önce vardın.
- Sen oraya onlar varmadan önce vardın.

Llegaste allí antes que ellos.

İnsanların dedikoduyu sevmediği tek zaman dedikoduda onlardan bahsedildiği zamandır.

La única vez que a la gente no le gusta el chisme es cuando el chisme se refiere a ellos.

ABD'de, onlardan bilgi almak için insanlara işkence yapmak yasaktır.

En los EE.UU., es ilegal torturar a la gente con el fin de obtener información de ellos.

Onlardan boşuna büyük bir miktarda ödünç para almaya çalıştı.

Intentó, en vano, conseguir una gran cantidad de dinero de ellos.