Translation of "Miktarda" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Miktarda" in a sentence and their spanish translations:

Onlar buna miktarda sahipler.

Y tienen mucha energía solar.

Bol miktarda suyumuz var.

Tenemos mucha agua.

Ayrıntıya büyük miktarda dikkat edilmiş

Gran atención al detalle.

Benden aşırı miktarda para istedi.

Ella me pidió una inaceptable suma de dinero.

Fransa'da büyük miktarda şarap tüketildi.

En Francia se consume una gran cantidad de vino.

Avustralya'da mineraller bol miktarda bulunur.

Los minerales abundan en Australia.

Büyük miktarda gıda ithalatı yaparız.

Estamos importando una gran cantidad de comestibles.

Kilerde bol miktarda yiyecek var.

- Hay mucha comida en la despensa.
- Hay comida suficiente en la despensa.

Enstitüye büyük miktarda para bağışladı.

Él donó una gran suma de dinero para el instituto.

Tom çok miktarda nakit taşımaz.

- Tom no trae mucho efectivo.
- Tom no anda con mucho efectivo.

İsviçre çok miktarda bira tüketiyor.

Los suizos consumen mucha cerveza.

Fasulye yüksek miktarda demir içerir.

Los frijoles tienen mucho hierro.

- Böylesine büyük miktarda parayı nasıl edindin?
- Böylesine büyük miktarda parayı nasıl kazandın?

¿Cómo conseguiste una suma tan grande de dinero?

Bunun çok büyük miktarda olduğunu düşünün

creo que esto es una gran cantidad

Beş bin dolar büyük miktarda paradır.

Cinco mil dólares es una gran suma de dinero.

Büyük miktarda parası var gibi görünüyor.

Él parece haber tenido una gran cantidad de dinero.

Japonya büyük miktarda ipek ticareti yapardı.

Japón solía comerciar seda en grandes cantidades.

Yeni köprüye büyük miktarda para harcandı.

Se usaron grandes sumas de dinero en el nuevo puente.

O, bankaya çok miktarda para yatırdı.

Depositó una gran cantidad de dinero en el banco.

Portakallar bol miktarda C vitminine sahiptir.

- Las naranjas son ricas en vitamina C.
- Las naranjas tienen mucha vitamina C.

Üzerimdeki az miktarda parayı ona verdim.

Le dí el poco dinero que traía conmigo.

Bizim büyük bir miktarda yiyeceğimiz var.

Tenemos una inmensa cantidad de comida.

Krem şantiye az miktarda brendi ekledi.

Una pequeña cantidad de brandy se añade a la nata montada.

Mandalina çok miktarda C vitamini içerir.

La mandarinas tienen mucha vitamina C.

Japonya büyük miktarda petrol ithal eder.

Japón importa una gran cantidad de petróleo.

Çocuk en büyük miktarda meyveye sahip.

El niño tiene la mayor cantidad de fruta.

Develer hörgüçlerinde çok miktarda yağ depolayabilir.

Un camello puede almacenar una gran cantidad de grasa en su joroba.

- Çok miktarda sahibiz.
- Bizde çok var.

Tenemos bastante.

Nehir çok büyük miktarda su taşır.

El río lleva un gran caudal.

Avustralya çok miktarda yün ihraç etmektedir.

Australia exporta mucha lana.

Havuç çok miktarda A vitamini içerir.

Las zanahorias contienen mucha vitamina A.

Portakallar bol miktarda C vitamini içerir.

- Las naranjas contienen mucha vitamina C.
- Las naranjas son ricas en vitamina C.

Tom bıraktığı az miktarda yiyeceği yedi.

Tom se comió la poca comida que le quedaba.

Aynı zamanda daha az miktarda salınım demek.

También puede significar menores emisiones.

O, benden büyük miktarda para talep etti.

Me exigió una fuerte cantidad de dinero.

Polis okulda büyük miktarda uyuşturucu ele geçirdi.

La policía incautó una gran cantidad de droga en la escuela.

O bankaya büyük miktarda bir para yatırdı.

Ella depositó una gran suma de dinero en el banco.

O, çok miktarda un ve yağ satın aldı.

- Él compró un montón de harina y de aceite.
- Él compró mucha harina y aceite.

Japonya yabancı ülkelere büyük miktarda araba ihraç eder.

Japón exporta una gran cantidad de coches a países extranjeros.

Tom Mary'den büyük bir miktarda para ödünç aldı.

Tom tomó prestado una enorme suma de dinero de Mary.

Bu ayı, bol miktarda fıstık ve meyve tüketiyor olmalı

El oso está comiendo muchas nueces, muchos frutos,

Böyle bir altınfıçı kaktüsünde bol miktarda iyi sıvı bulunur.

El cactus de barril, de hecho, contiene muchos fluidos.

Türkiye'de de var Amerika'daki sayıyı zaten söylemiştik muazzam miktarda

El número en los Estados Unidos en Turquía ya ha dicho que teníamos una enorme cantidad de

Geri almak için çok miktarda para ödemek zorunda kaldım.

Tuve que pagar una gran cantidad de dinero para recuperarlo.

Onlardan boşuna büyük bir miktarda ödünç para almaya çalıştı.

Intentó, en vano, conseguir una gran cantidad de dinero de ellos.

Birkaç yıl önce, bizim odanın içinde az miktarda mobilya vardı.

Hace algunos años nuestra habitación tenía pocos muebles.

Neden olmaz? Çünkü yeterli miktarda su kütlesi yok bu kadar basit

Por qué no? Debido a que no hay suficiente cuerpo de agua, es así de simple

Su kütlesi yeterli miktarda olmadığı için sadece dev dalgalar ortaya çıkar

solo surgen enormes olas porque el cuerpo de agua no es suficiente

İki köpeğim var ve onlardan her birini aynı miktarda yiyecekle besliyorum.

Tengo dos perros, y trato de alimentarlos a cada uno con la misma cantidad de comida.

Hiç yediğiniz gıdalardan yeterli miktarda besin alıp almadığını merak ettiniz mi?

¿Alguna vez te has preguntado si estás obteniendo los nutrientes adecuados de los alimentos que consumes?

Yetersiz beslenme, yeterli miktarda yiyecek almama anlamına gelen yaygın bir yanlış kavramadır.

Es un error habitual pensar que la malnutrición significa solamente no disponer de suficientes alimentos.

Ama kayda değer bir enerji almak için bundan çok fazla miktarda yemem lazım.

Pero debería comer mucho de esta cosa para obtener una buena cantidad de energía.

Daha sonraki yıllarda da minareler ve türbeler eklenerek Ayasofya çok büyük miktarda genişletildi

En los años siguientes, Hagia Sophia se expandió en gran medida al agregar minaretes y tumbas.