Translation of "Maçı" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Maçı" in a sentence and their spanish translations:

- Benim takım maçı kazandı.
- Takımım maçı kazandı.

Mi equipo ganó el partido.

Maçı izledin mi?

¿Viste el partido?

Yarın futbol maçı.

Mañana es el partido de fútbol.

Biz maçı kazandık.

Ganamos el partido.

Aptallığın sayesinde, maçı kaybettik.

Gracias a su estupidez, perdimos el partido.

Maçı izlerken nefesini tuttu.

Contuvo el aliento mientras miraba el partido.

TV'de futbol maçı izledik.

Vimos el partido de fútbol por la tele.

Bir tenis maçı yapalım.

Vamos a echar un partido de tenis.

Bu maçı kaybetmek istemiyorum.

No quiero perder este juego.

Maçı hangi takım kazandı?

¿Qué equipo ha ganado el partido?

Takımınızın maçı kazandığına memnun oldum.

Me alegro de que tu equipo ganase la partida.

Titiz bir hakem maçı bozabilir.

Un árbitro quisquilloso puede arruinar un combate.

Televizyonda bir tenis maçı izledim.

Vi un partido de tenis por la tele.

Maçı birlikte izlemek ister misin?

- ¿Querés que vayamos juntos a ver el partido?
- ¿Quieres que veamos el partido juntos?

Yarın bir futbol maçı var.

- Mañana hay un partido de fútbol.
- Hay un partido de fútbol mañana.

- Yaşamaya çalışıyorum.
- Maçı idare ediyoruz.

Intento vivir.

TV'de futbol maçı izlemeyi seviyorum.

Me gusta ver los partidos de fútbol en la televisión.

Yarın yağmur yağarsa beyzbol maçı ertelenir.

Si llueve mañana, el partido de béisbol será suspendido.

Futbol maçı yağmur yağsa bile oynanacak.

- El partido de fútbol se jugará, incluso si llueve.
- El partido de fútbol se jugará aunque llueva.

Bir basketbol maçı ne kadar sürer?

¿Cuánto dura un partido de baloncesto?

En güçlüsü oydu. Maçı o kazandı.

Él era el más fuerte. Ganó el partido.

Final maçı çok heyecan verici değildi.

El partido final no fue tan emocionante.

- Biz oyunu kaybettik.
- Biz maçı kaybettik.

Perdimos la partida.

Manchester United maçı 4-2 kazandı.

Manchester United ganó el partido cuatro a dos.

Futbol maçı televizyonda canlı olarak yayınlandı.

El partido de fútbol se transmitió en directo por televisión.

Hakem maçı bitirmek için düdüğünü çaldı.

El árbitro sopló su silbato para terminar el partido.

Bir güreş maçı başlatmak ister misin?" der.

¿Quieres luchar cuerpo a cuerpo?"

Yağmur yüzünden maçı iptal etmek zorunda kaldık.

- Tuvimos que cancelar el juego por la lluvia.
- Tuvimos que suspender el juego por la lluvia.

Boksör, unvan maçı için kilo vermek zorundaydı.

El boxeador tenía que perder peso para la pelea por el título.

Yarın yağmur yağabilir, beyzbol maçı iptal edilecek.

En caso de que llueva mañana, se pospondrá el juego de béisbol.

Tom'un bu gece futbol maçı olduğunu sandım.

Pensé que Tom tenía un partido de fútbol esta noche.

Futbol maçı öğleden sonra saat beş'te canlı yayınlanacak.

El partido de fútbol será transmitido en vivo a las cinco de la tarde.

Sanki maçı Brezilya değil de biz kazanmış gibiyiz.

Es como si nosotros, y no Brasil, hubiésemos ganado el partido.

Bu futbol maçı enerji dolu ve görkemli yarışmadır.

Este partido de fútbol está lleno de competencia enérgica y espléndida.

O maçı daha iyi görmek için ayağa kalktı.

Él se paró para ver mejor el juego.

- Sanırım bugünkü maçı kazanabiliriz.
- Sanırım bugünkü oyunu kazanabiliriz.

Creo que podemos ganar el partido de hoy.

- Ben televizyonda futbol izlemekten hoşlanırım.
- TV'de futbol maçı izlemeyi seviyorum.

Disfruto ver el fútbol en la televisión.

- Futbol oyunu şu an yayında.
- Futbol maçı şu anda yayınlanıyor.

El partido de fútbol está siendo transmitido ahora.

Bu maçı gerçekten izlemek istiyorum fakat zamanım olup olmadığından emin değilim.

Quiero asistir a ese partido de verdad, pero no estoy seguro si tendré el tiempo.

Ben dün izlediğim gibi öylesine heyecan verici bir ragbi maçı görmemiştim.

Nunca había visto un partido de rugby tan emocionante como el que vi ayer.

- Ne? Ödevini bir futbol maçı yüzünden yapmadın mı? Bu bir mazeret değil!
- Ne? Ödevinizi bir futbol maçı yüzünden yapmadınız mı? Bu bir mazeret değil!

¡¿Qué?! ¿No has hecho los deberes porque había un partido de fútbol? ¡Eso no es ninguna excusa!

Beyzbol maçı o kadar heyecan vericiydi ki, herkes en sonuna kadar kaldı.

El partido de béisbol fue tan interesante que todos se quedaron hasta el final.

Cumartesi günü Boston ile Vancouver maçı için iki biletim var.Benimle gelmek ister misin?

Tengo dos entradas para el partido de la noche de sábado de Boston contra Vancouver. ¿Vamos?