Translation of "Konuşmayı" in Spanish

0.023 sec.

Examples of using "Konuşmayı" in a sentence and their spanish translations:

Konuşmayı severim.

- Me gusta hablar.
- Me gusta conversar.

Konuşmayı kesin.

- Cállate.
- Deja de hablar.

Konuşmayı seviyorum.

Me gusta hablar.

- Kadınlar konuşmayı sever.
- Kadınlar konuşmayı severler.

A las mujeres les gusta hablar.

O, konuşmayı kesmedi.

Él no paraba de hablar.

O konuşmayı kesti.

- Ella paró de hablar.
- Ella dejó de hablar.

Onlar konuşmayı kestiler.

Ellos pararon de hablar.

Konuşmayı keser misin?

¿Vas a parar de hablar?

Aniden, konuşmayı durdurdular.

De repente pararon de hablar.

Seninle konuşmayı seviyorum.

Me encanta hablar contigo.

İngilizce konuşmayı reddetti.

- Se negó a hablar inglés.
- Ella se negó a hablar inglés.

İnsanlar konuşmayı sever.

A la gente le gusta hablar.

Galce konuşmayı seviyorum.

Me gusta hablar galés.

Kimse konuşmayı dinlemiyordu.

Nadie estaba escuchando el discurso.

O, konuşmayı sürdürdü.

Ella prosiguió hablando.

Fransızca konuşmayı öğreniyorum.

Estoy aprendiendo a hablar francés.

O konuşmayı hatırlıyorum.

Recuerdo ese discurso.

Fransızca konuşmayı seviyorum.

Me gusta hablar en francés.

Onunla konuşmayı seviyorum.

Amo hablar con ella.

İspanyolca konuşmayı seviyorum.

Me encanta hablar español.

Tom konuşmayı durdurdu.

Tom dejó de hablar.

O konuşmayı sürdüremez.

Él no puede mantener una conversación.

Tom konuşmayı reddediyor.

Tomás se niega a hablar.

Derhal konuşmayı kes.

Pare de hablar enseguida.

İspanyolca konuşmayı öğreniyorum.

Estoy aprendiendo a hablar español.

Fransızca konuşmayı kes.

Deja de hablar francés.

Ben Çince konuşmayı denedim, Bay Wang'sa Fransızca konuşmayı denedi.

Traté de hablar chino y el señor Wang trató de hablar francés.

Profesör İngilizce konuşmayı öğretir.

- El profesor enseña conversación en inglés.
- La profesora enseña conversación en inglés.

Konuşmayı kaçırdığım için üzgünüm.

Lamento haberme perdido el discurso.

Lütfen konuşmayı keser misin?

¿Podría usted dejar de hablar, por favor?

Bizimle Fransızca konuşmayı denedi.

Él trató de hablarnos en francés.

Seninle konuşmayı çok istiyorum.

En verdad quiero hablar contigo.

Tom telefonda konuşmayı sever.

A Tom le gusta hablar por teléfono.

Yarın onunla konuşmayı unutma.

No te olvides de hablar con él mañana.

Konuşmayı bırak ve dinle.

Deja de hablar y escucha.

Ben Filipince konuşmayı öğreniyorum.

Estoy aprendiendo a hablar tagalo.

Tom'la konuşmayı ümit etmiştim.

Quería hablar con Tom.

Tom'la konuşmayı gerçekten sevdim.

Me gustó mucho hablar con Tom.

Tom yabancılarla konuşmayı sevmez.

A Tom no le gusta hablar con extraños.

Fransızca konuşmayı nerede öğrendin?

¿Dónde aprendiste a hablar francés?

Tom Fransızca konuşmayı reddetti.

Tom se rehusó a hablar en francés.

Tom Fransızca konuşmayı sevmez.

A Tom no le gusta hablar en francés.

En çok konuşmayı seviyor.

Más que nada le gusta hablar.

Ana konuşmayı kim yapıyor?

¿Quién pronunciará el principal discurso?

Aniden onlar konuşmayı kestiler.

- Se callaron de repente.
- De repente dejaron de hablar.

Fransızca konuşmayı tercih ederim.

- Prefiero hablar francés.
- Yo prefiero hablar francés.

Konuşmayı bırak, tamam mı?

¿Podrías dejar de hablar?

Bizim bebek konuşmayı öğreniyor.

Nuestro bebé está aprendiendo a hablar.

Tanımadığım insanlarla konuşmayı sevmem.

No me gusta hablar con la gente que no conozco.

Kendisi onunla konuşmayı reddetti.

Él mismo no quiso hablar con ella.

Siz konuşmayı sever misiniz?

¿Te gusta conversar?

Ben Fransızca konuşmayı seviyorum.

Me gusta hablar francés.

Yabancılarla konuşmayı gerçekten sevmiyorum.

La verdad es que no me gusta hablar con extraños.

- Hoca içeriye girince konuşmayı kesin.
- Öğretmen içeri girince konuşmayı kesin.

Deja de hablar cuando entra el maestro.

Olumsuz olan öz-konuşmayı bırakın.

Detengan la voz interna, la voz negativa.

Bunun hakkında konuşmayı tercih etmiyorum.

- Prefiero no hablar de eso.
- Preferiero no hablar de eso.

Kısa sürede İngilizce konuşmayı öğrendi.

Pronto aprendió a hablar inglés.

Tom bütün gece konuşmayı sürdürdü.

Tom siguió hablando toda la noche.

İngilizce konuşmayı nasıl öğrendiğimi düşünüyorsun?

¿Cómo crees que he aprendido a hablar inglés?

Odaya girdiğim anda konuşmayı kestiler.

Justo cuando entré al cuarto, dejaron de hablar.

Tom topluluk önünde konuşmayı sevmez.

A Tom no le gusta hablar en público.

O kendisi hakkında konuşmayı severdi.

Le gustaba hablar sobre sí misma.

Beni görünce ansızın konuşmayı kestiler.

Al verme, repentinamente dejaron de hablar.

Tom Fransızca konuşmayı tercih eder.

- Tom prefiere hablar francés.
- Tom prefiere hablar en francés.

Tom'un konuşmayı asla bırakmayacağını düşündüm.

Pensé que Tom nunca pararía de hablar.

O, konuşmayı bitirdiğinde, herkes sessizdi.

Cuando él terminó de hablar, todo el mundo estaba callado.

Konuşmayı bırak ve çalışmaya başla.

¡Deja de hablar y empieza a trabajar!

Bu dili konuşmayı çok seviyorum.

Me gusta mucho hablar en esta lengua.

Tom'a Fransızca konuşmayı kim öğretti?

¿Quién le enseñó a Tom a hablar francés?

Fransızca konuşmayı tercih eder misin?

¿Prefieres hablar en francés?

Keşke Tom hakkında konuşmayı durdurabilsen.

Ojalá pudieras dejar de hablar de Tom.

Papağanıma Gal dili konuşmayı öğrettim.

He enseñado a mi papagayo a hablar galés.

İstiyorsan sana dilimi konuşmayı öğretebilirim.

Te puedo enseñar a hablar mi idioma, si quieres.

Benimle konuşmayı kabul etmeyeceğini düşündüm.

Pensaba que no querrías hablar conmigo.

O kendisi hakkında konuşmayı sever.

A ella le gusta hablar sobre sí misma.

Tom golf hakkında konuşmayı sever.

A Tom le gusta hablar de golf.

Başkanın yürekten konuşmayı öğrenmesi lazım.

El presidente se tiene que aprender de memoria el discurso.

Konuşmayı bırakın ve beni dinleyin.

Deja de hablar y escúchame.

Keçua konuşmayı öğrendiğimde ne yapacağım?

¿Qué haré cuando haya aprendido a hablar quechua?

İngilizce konuşmayı tercih eder misiniz?

- ¿Preferirías hablar en inglés?
- ¿Preferiría hablar en inglés?

Kısa sürede İngilizce konuşmayı öğrenin!

¡Aprenda a hablar inglés en pocos instantes!

Tom topluluk önünde konuşmayı sevmiyor.

A Tom no le gusta hablar en público.

Tom işi hakkında konuşmayı sevmiyor.

A Tom no le gusta hablar de su trabajo.

Duyguların hakkında konuşmayı öğrenmen gerekiyor.

Tienes que aprender a hablar sobre tus sentimientos.

Tom Mary ile konuşmayı bırakamadı.

Tom no podía parar de hablar con Mary.

Tom Mary ile konuşmayı bıraktı.

Tom ha dejado de hablar a Mary.

Konuşmayı bırakın ve müziği dinleyin.

Deja de hablar y escucha la música.

Tom herhangi biriyle konuşmayı reddetti.

Tom se negó a hablar con nadie.

Tom hakkında kötü konuşmayı bırak.

Deja de hablar mal de Tom.

Bu yüzden, bu konuşmayı yapmamız gerekiyor.

Y es por eso que necesitamos mantener esta conversación.

Video görüşmesindense sesli konuşmayı tercih edin.

Privilegien el audio sobre las videollamadas.