Translation of "Reddetti" in Dutch

Onlar reddetti.

Ze weigerden.

Ödemeyi reddetti.

- Hij weigerde te betalen.
- Zij weigerde te betalen.

Tom reddetti.

- Tom weigerde.
- Tom heeft geweigerd.
- Tom zei nee.

O onu reddetti.

Hij ontkende het.

O ödemeyi reddetti.

Hij weigerde te betalen.

O, daveti reddetti.

Ze weigerde de uitnodiging.

Onlar dövüşmeyi reddetti.

Ze weigerden om te vechten.

Profesör fikirlerini reddetti.

De professor wees zijn ideeën af.

Custer dinlemeyi reddetti.

Custer weigerde om te luisteren.

Ve her defasında, reddetti.

Elke keer heeft hij geweigerd.

O, rüşvet almayı reddetti.

Hij weigerde het smeergeld te aanvaarden.

O, parayı almayı reddetti.

Ze weigerde het geld te nemen.

O benim önerimi reddetti.

- Ze heeft mijn voorstel niet aanvaard.
- Ze heeft mijn aanbod afgeslagen.

Tom her şeyi reddetti.

Tom ontkende alles.

O, annem olduğunu reddetti.

Ze ontkende mijn moeder te zijn.

Meksika hükümeti görüşmeyi reddetti.

De regering van Mexico weigerde te onderhandelen.

Sami okula gitmeyi reddetti.

Sami weigerde naar school te gaan.

Sergio tüm intikam önerilerini reddetti

Sergio verwierp elke wraaksuggestie

O onlara bilgi vermeyi reddetti.

Hij weigerde hen de informatie te geven.

Komşu ağacını kesme ricamı reddetti.

Mijn buur verwierp mijn vraag om zijn boom te snoeien.

O bana yardım etmeyi reddetti.

- Hij weigerde om me te helpen.
- Hij weigerde om mij te helpen.

Tom Mary ile çalışmayı reddetti.

Tom weigerde met Maria te werken.

- Mary nerede doğduğunu bana söylemeyi reddetti.
- Mary doğduğu yeri bana söylemeyi reddetti.

Mary weigerde me te vertellen waar ze geboren was.

Geceleyin çalışmayı neredeyse tüm işçiler reddetti.

Bijna alle werknemers weigerden te werken tijdens de nacht.

At durdu ve devam etmeyi reddetti.

Het paard stopte en weigerde verder te gaan.

Onun kendisiyle evlenmesini istedi fakat o reddetti.

Hij vroeg haar met hem te trouwen, maar ze weigerde.

Banka onlara daha fazla kredi vermeyi reddetti.

De bank weigerde hen meer krediet te geven.

- Tom söylentiyi reddetti.
- Tom söylentiyi inkar etti.

Tom ontkende het gerucht.

- O yorum yapmaktan kaçındı.
- O, yorum yapmayı reddetti.

Hij weigerde commentaar te geven.

Tom çok kızgındı ve Mary ile konuşmayı reddetti.

Tom was heel boos en weigerde Maria te spreken.

Çelimsiz yaşlı adam inatla bir tekerlekli sandalyeyi kullanmayı reddetti.

De zwakke oude man weigerde koppig gebruik te maken van een rolstoel.

Tom'un masası o kadar dağınıktı ki, temizlikçi odayı temizlemeyi reddetti.

Toms bureau was zo rommelig dat de schoonmaker weigerde om de kamer schoon te maken.

Askeri mahkeme hapis cezasını reddetti, bu yüzden davası Akranlar Odası'na gitti.

Een militaire rechtbank weigerde een vonnis uit te spreken, dus ging zijn zaak naar de kamer van peers.

Aklında ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok, böylesine olumlu teklifi reddetti.

Ik weet niet wat hij in zijn hoofd heeft, om zo een aantrekkelijk voorstel af te wijzen.

Krasny'de, arka muhafız ordunun geri kalanından koptuğunda, Ney öfkeyle teslim olma çağrılarını reddetti

Toen in Krasny de achterhoede werd afgesneden van de rest van het leger, wees Ney boos de