Translation of "Kalmaya" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Kalmaya" in a sentence and their spanish translations:

- Sakin kalmaya çalış.
- Sakin kalmaya çalışın.

- Intentá quedarte tranquilo.
- Intentá quedarte tranquila.
- Tratá de calmarte.

Uyanık kalmaya çalış.

Intenta mantenerte despierto.

Tetikte kalmaya çalış.

Trata de permanecer alerta.

- Yalnız kalmaya ihtiyacım var.
- Benim yalnız kalmaya ihtiyacım var.

Necesito estar solo.

Yalnız kalmaya ihtiyacım var.

- Necesito estar solo.
- Necesito estar sola.

Tom sakin kalmaya çalıştı.

Tom trató de mantener la calma.

Sessiz kalmaya karar verdik.

Hemos decidido callarnos.

Burada kalmaya karar verdim.

He decidido que me quedaré aquí.

Ben yalnız kalmaya korkuyorum.

Tengo miedo de quedarme solo.

Mary hamile kalmaya çalışıyordu.

María estaba intentando quedar embarazada.

Tom kalmaya karar verdi.

Tom decidió quedarse.

Gitmeyi kalmaya tercih ederim.

Prefiero quedarme a ir.

Ve avlanarak hayatta kalmaya çalışıyoruz

e intentamos sobrevivir cazando

O ondan ayrı kalmaya katlanamadı.

No aguantaba estar separado de ella.

O, okula geç kalmaya eğilimlidir.

Ella tiende a llegar tarde al colegio.

Ben burada kalmaya karar verdim.

He decidido que me quedaré aquí.

Bu hapishanede kapalı kalmaya dayanamıyorum!

¡No puedo soportar estar encerrado en esta prisión!

Ben sadece hayatta kalmaya çalışıyorum.

Solo estoy intentando sobrevivir.

Tom sadece hayatta kalmaya çalışıyor.

Tom sólo está tratando de sobrevivir.

Tom'la iletişimde kalmaya devam ediyorum.

- Estoy en contacto con Tomás.
- Lo veo a Tomás de vez en cuando.

Kütüphanede ne kadar kalmaya niyetlisin?

- ¿Cuánto tiempo pensás pasar en la biblioteca?
- ¿Cuánto tiempo piensas pasar en la biblioteca?

Tom Mary'den uzak kalmaya çalıştı.

Tom trató de mantenerse lejos de Mary.

Taktik içgüdüsü mükemmel kalmaya devam etti.

instinto táctico seguían siendo excelentes.

Ben geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.

Estoy acostumbrado a quedarme hasta tarde.

- Sakin olmaya çalışın.
- Sakin kalmaya çalışın.

- Estate tranquila.
- Venga, tranquilidad.
- Intentad mantener la calma.

Gece geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.

Estoy acostumbrado a quedarme levantado hasta tarde en la noche.

Dışarı gitmeyi evde kalmaya tercih ederim.

Prefiero salir a quedarme en la casa.

Tom Mary ile kalmaya karar verdi.

Tomás decidió quedarse con María.

Bir gün daha kalmaya karar verdim.

Decidí quedarme un día más.

Birkaç gün bizimle kalmaya ne dersin?

¿Qué te parece quedarte con nosotros durante algunos días?

Bir saat daha kalmaya karar verdin.

Decides quedarte una hora más.

Tom Boston'da üç gün kalmaya niyetli.

Tom planea quedarse en Boston por tres días.

Birkaç günlüğüne gizli kalmaya karar verdik.

Decidimos seguir ocultos durante dos o tres días mas.

- Gece geç saatlere kadar kalmaya alışkın değilim.
- Gece geç saatlere kadar uyanık kalmaya alışkın değilim.

No estoy acostumbrado a quedarme hasta tarde de noche.

- Tom 2.30'a kadar kalmaya karar verdi.
- Tom saat 2.30'a kadar kalmaya karar verdi.

Tom decidió quedarse hasta las 2:30.

Kalmaya ve babasının işini sürdürmeye karar verdi.

Él decidió quedarse y continuar con el negocio de su padre.

Gece geç saatlere kadar uyanık kalmaya alışkınım.

Tengo la costumbre de quedarme despierto hasta bien entrada la noche.

O,tüm gece boyunca ayakta kalmaya alışık.

Ella acostumbra quedarse despierta toda la noche.

öyle ki bu kelime hafızanızda kalmaya devam edecek.

que de esta manera incorporamos,

Ve hayatta kalmaya odaklı bir dünya. DÜNYA'DA GECE

en la profundidad de las sombras.

Ve hayatta kalmaya çalışan biri olarak, ellerimi kullanamazsam

y, como superviviente, si no puedo usar las manos,

Onlar sonuçta orijinal plana sadık kalmaya karar verdiler.

Ellos han decidido apegarse al plan original después de todo.

Biz yaklaşık iki hafta orada kalmaya niyet ettik.

Teníamos pensado permanecer allí unas dos semanas.

Gecikme bizi pahalı bir otelde bir gece kalmaya zorladı.

El retraso nos forzó a pasar la noche en un hotel caro.

Tom'un onu neden yapmak istediği sorusu hâlâ kalmaya devam ediyor.

La pregunta persiste, ¿por qué Tom querría hacer eso?

Bugün bile onun teorisi neredeyse inkar edilemez olarak kalmaya devam etmektedir.

Incluso hoy en día, su teoría se mantiene prácticamente irrefutable.

Onun bizimle kiliseye geleceğini düşündüm ama o evde kalmaya karar verdi.

- Pensé que vendría a la iglesia con nosotros, pero decidió quedarse en casa.
- Pensaba que vendría a la iglesia con nosotros, pero decidió quedarse en casa.

Onun yer verdiği tartışmaya rağmen, sorun hâlâ çözülmemiş kalmaya devam ediyor.

Pese a la controversia a que dio lugar, la pregunta permanece aún abierta.

Meğerse bir ayrılık yokmuş. Onlar tekrar bir arada kalmaya karar vermişler.

Al parecer no hubo separación. Ellos decidieron quedarse juntos de nuevo.

Tatilimiz o kadar eğlenceliydi ki ekstra bir hafta kalmaya karar verdik.

Nuestras vacaciones fueron tan divertidas que decidimos quedarnos una semana extra.

Bu şekilde hikâyeler hep hayatta kaldı ve hayatta kalmaya da devam edecek.

Así es como la historia ha sobrevivido y seguirá sobreviviendo.

Orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.

y por supuesto, el orangután busca vivir y sobrevivir en un ambiente que ha sido destruido y podría querer defenderse.

- Dışarı çıkmayı evde kalmaya tercih ederim.
- Evde kalmaktansa dışarı çıkmayı tercih ederim.

Preferiría salir que quedarme adentro.

İnsanı sessiz kalmaya zorlayan acı, onu bağırmaya zorlayan acıdan çok daha büyüktür.

El dolor que obliga a una persona a callar es mucho mayor que el que le obliga a gritar.

Niyetli olmayanlar uyum sağlamazken, kalmaya niyetli olanlar adanın konuşma yapılarına çabucak uyum sağladılar.

Los que tenían intención de quedarse adoptaron rápidamente la forma de hablar de la isla, mientras que los que no, no.