Translation of "Dışı" in Spanish

0.021 sec.

Examples of using "Dışı" in a sentence and their spanish translations:

Fazlasıyla gerçek dışı.

Era demasiado irreal.

Bu ahlak dışı.

- Eso es injusto.
- Esto es inmoral.

Kumar yasa dışı.

- Apostar está prohibido.
- Apostar es ilegal.

O gerçek dışı.

Eso es irreal.

Asansör hizmet dışı.

El ascensor está fuera de servicio.

çağ dışı patent sistemi.

que EE. UU. intenta exportar al resto del mundo.

Dünyanın dışı çok korkunçtur.

El mundo allá afuera es muy terrorífico.

Bu yasa dışı olmalı.

Esto debería ser ilegal.

Durum kontrol dışı görünüyordu.

La situación parecía estar fuera de control.

Hayatım gerçek dışı görünüyor.

Mi vida parece de cuento.

- Kölelik, insanlık dışı bir suçtur.
- Angarya, insanlık dışı bir suçtur.

La esclavitud es un crimen hacia la humanidad.

Bu sıra dışı bir şey.

Es extraordinario.

Bu yasa dışı parayla da

Y con este dinero ilegal,

Hiçbir şey sıra dışı gözükmüyordu.

- Nada parecía fuera de lo ordinario.
- No parecía haber nada fuera de lo normal.

Vatan hainleri sınır dışı edilecek.

Los traidores serán deportados.

Sıra dışı hiçbir şey olmadı.

No sucedió nada especial.

- O ahlak dışı.
- Bu ayıp.

Eso es inmoral.

Tom'un yaptığı yasa dışı değildi.

Lo que hizo Tom no era ilegal.

Bu kitap biraz çağ dışı.

Este libro es un poco obsoleto.

Sıra dışı bir şey yapmadım.

No hice nada fuera de lo ordinario.

- Asansör bozuk.
- Asansör hizmet dışı.

El ascensor está fuera de servicio.

Yurt dışı eğitimi alma şansım oldu.

de estudiar por un año en Francia.

İnanılmaz, akıl almaz derecede olasılık dışı.

Es simplemente muy poco probable.

Oldukça sıra dışı şeyler görmeye başladım.

Empecé a ver cosas extraordinarias.

İngilizcede sıra dışı bir yeteneği var.

Habla inglés con una inusitada capacidad.

Yasa dışı parktan dolayı ceza yedi.

Le multaron por estacionamiento indebido.

Tom sıra dışı bir kazada öldü.

Tom murió en un extraño accidente.

Olağan dışı bir şey fark etmedim.

No noté nada fuera de lo común.

Bu, "istem dışı körlük" denen bir olay.

A este fenómeno se le llama ceguera intencional;

Bunun istem dışı körlükle ne ilgisi var?

es qué tiene esto que ver con la ceguera intencional.

Beni yasa dışı bir takip listesine aldı.

por mi trabajo ayudando a inmigrantes en la frontera.

Anlaşmalı hastanelere gidip anlaşma dışı faturalar alan

Hay muchas personas que van a los hospitales de la red

Programcılar henüz dünya dışı varlıkları ortaya çıkarmadı.

Los programadores simplemente aún no han revelado a los alienígenas.

Bu, hala çevrimdışı veya bağlantı dışı olan

Eso significa que hay más de 600 millones de personas

Amerika kıtasında çok sıra dışı kabul edildik.

nos consideraban una cosa muy rara en América.

Diğerlerinden farklı olarak din dışı olarak görünmez

A diferencia de otros, no parece ser no religioso

Sıra dışı bir şeyin eşiğinde olduğunu hissediyorsun.

Y sientes que estás ante algo extraordinario.

Dün gece olağan dışı bir şey oldu.

Pasó algo inusual anoche.

Onun hakkında olağan dışı bir şey yok.

No hay nada inusual en eso.

Başkan Grant yasa dışı bir şey yapmamıştı.

El presidente Grant no ha hecho nada ilegal.

En sevdiğin Google dışı arama motorun hangisi?

¿Cuál es tu motor de búsqueda favorito que no sea Google?

"üç yaşındayken babam Meksika'ya sınır dışı edildiği için

"Me gustaría que mi maestra supiese que echo mucho de menos a mi papá

Dünya dışı medeniyetlerin yaz aylarında başlamış olması gerekirdi.

Las civilizaciones extraterrestres podrían haber comenzado en meses de verano.

Kimilerine göre gezegenimizi dünya dışı zekâyla paylaşıyoruz bile.

Algunos dicen que ya compartimos nuestro planeta con inteligencias alienígenas.

Dua veya sureler okumak din dışı olarak görülür

leer oraciones o suras se considera irreligioso

Mary meditasyon yaparken bir beden dışı deneyim yaşadı.

Mary tuvo una experiencia extracorpórea mientras meditaba.

Bu istem dışı bir tik, lütfen görmezden gelin.

Es un tic involuntario, por favor, no lo tenga en cuenta.

O, öykülerini çok sıra dışı bir şekilde anlattı.

Contó sus historias de forma muy inusual.

Bu tür şeyin olmasını beklemek olağan dışı değil.

No es raro que pase este tipo de cosas.

- Ben uzaylılara inanmıyorum.
- Ben dünya dışı varlıklara inanmıyorum.

No creo en extraterrestres.

Bunun kadar sıra dışı bir şey asla tatmadım.

Nunca probé algo tan extraño como esto.

Bazı bilimciler sera etkisinin gerçek dışı olduğuna inanıyorlar.

Algunos científicos creen que el efecto invernadero es imaginario.

Keşke blogumdaki yorumları nasıl devre dışı bırakacağımı çözebilsem.

Me gustaría averiguar cómo desactivar comentarios en mi blog.

Bu tren hizmet dışı ve şimdi herkes inmeli.

Este tren está fuera de servicio y ahora todos tienen que bajarse.

Bunun hakkında düşünürsen, büsbütün mantık dışı değil, doğru mu?

Si lo pensamos, no es algo tan irracional, ¿no creen?

Sonuç şu; ABD çoğu kez mültecileri sınır dışı edip

El resultado es que EE. UU. frecuentemente deporta a refugiados.

Rüzgâr yüzünden ses duyamadığından sıra dışı gece görüşüne sarılmalı.

Incapaz de escuchar por el viento, debe confiar en su excepcional visión nocturna.

Gecenin sıra dışı zorluklar ve benzersiz fırsatlarla dolu olduğunu...

y revelan que la noche está llena de desafíos extraordinarios

O an sıra dışı bir şeye şahit olduğumu bilmiyordum.

En ese momento, no sabía que había presenciado algo extraordinario.

Birçok bisiklet istasyonun önünde yasa dışı olarak park edilmektedir.

Hay muchas bicicletas estacionadas ilegalmente en frente de la estación.

Ama bacanın önemini kavrayan yerel halk bacayı devre dışı bırakmış.

Pero, al darse cuenta de su importancia, los lugareños dejaron de usar la chimenea.

- Ben uzaylılar tarafından kaçırıldım.
- Ben dünya dışı varlıklar tarafından kaçırıldım.

Fui abducido por extraterrestres.

- Yasa dışı bir şey yapmadım.
- Yasal olmayan hiçbir şey yapmadım.

- No he hecho nada ilegal.
- No hice nada ilegal.

Kanada'da ağaç kesmenin yasa dışı olduğu bir sürü alan vardır.

En Canadá hay muchas áreas donde es ilegal talar árboles.

Ve sıra dışı, titrek, dalgalı, elbiseli ve yaşlı bir kadın oluyor.

en una anciana extraordinaria, tambaleante y fluida con un vestido.

Genç adam kuralları biliyor ama yaşlı adam kural dışı durumları biliyor.

Los jóvenes conocen las reglas, pero los viejos conocen las excepciones.

Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.

Originalmente, Abraham Lincoln quería que deportaran a todos los esclavos a África o al Caribe.

çünkü benim işim neyin önemli ve neyin konu dışı olduğuna dair sizi yanıltmak.

ya que mi trabajo es nublar la percepción entre lo que importa y lo que no.

Servilius'un süvarilerini devre dışı bırakarak, etkin bir biçimde bütün Konsül ordusunu nötralize ediyor.

Al eliminar a la caballeria de Servilius, Hannibal neutralizó efectivamente a su ejército consular entero.

Bazı bilim insanları dünya dışı yaşam ile ilk temasın önümüzdeki on yıla kadar kurulacağına inanıyor.

Algunos científicos creen que nuestro primer contacto con vida extraterrestre ocurrirá en la próxima década.

- Mormonlar çok eşliliği yasa dışı ilan ettiler fakat bazı taraftarları onu hâlâ uyguluyor.
- Mormonlar çok eşliliği yasakladılar ama bazı yandaşları bunu hala uyguluyorlar.

Los mormones han prohibido la poligamia pero algunos de ellos todavía la practican.