Translation of "Balık" in Spanish

0.012 sec.

Examples of using "Balık" in a sentence and their spanish translations:

- Ben balık severim.
- Balık severim.

Me gusta el pescado.

Balık dükkanında canlı balık satıyorlar.

En la pescadería venden pescado vivo.

Balık, lütfen.

Pescado, por favor.

Balık kızartıyorum.

Estoy friendo pescado.

Balık istiyorum.

Querría algo de pescado.

Balık pahalıdır.

El pescado es caro.

Balık lezzetliydi.

El pescado estaba delicioso.

Balık yüzebilir.

- El pez puede nadar.
- El pez sabe nadar.

- Bu bir balık.
- O bir balık.

- Es un pez.
- Es un pescado.

- Bir balık değil.
- O, balık değil.

No es un pez.

- Birçok balık öldü.
- Bir sürü balık öldü.

Muchos peces murieron.

- Bir balık değil.
- Bu bir balık değil.

- No es un pez.
- Esto no es un pez.

- Ben bir balık isterim.
- Bir balık istiyorum.

Quiero un pez.

- Çocukken balık yiyemezdim.
- Çocuk iken balık yiyemezdim.

Yo no podía comer pescado cuando era niño.

Balık zamanı! Evet.

¡A comer pescado! ¡Sí!

Akşam yemekleri balık

van a tener pescado para la cena,

Kayıp Balık Nemo

Buscando a Nemo

Ya balık izlerinin?

y las de peces…

Balık sever misiniz?

¿Te gusta el pescado?

Bir balık yüzebilir.

Un pez puede nadar.

Ben balık severim.

Me gusta el pescado.

Bana balık pişirdi.

Ella me cocinó pescado.

Dün balık yedim.

- Ayer comí pescado.
- Comí pescado ayer.

Balık tutmak eğlencelidir.

Pescar es divertido.

Balık yemekten usandım.

Estoy harta de comer pescado.

Balık tutmaya gidelim.

Vayamos a pescar.

Balık avlamaya gidiyorum.

Voy a ir de pesca.

Balık sipariş etmedim.

No he pedido pescado.

Biraz balık istiyorum.

Quiero un poco de pescado.

Bir balık var.

- Eso es un pez.
- Es un pescado.

O bir balık.

Eso es un pez.

Şu bir balık.

Aquello es un pez.

Balık kavağa çıkınca!

¡Cuando la rana críe pelos!

Onlar balık tutabilirler.

- Pueden pescar.
- Ellos saben pescar.
- Ellas saben pescar.

Okyanusta balık doludur.

Los peces abundan en el océano.

Sudan çıkmış balık.

Un pez fuera del agua.

Balık kötü kokuyor.

El pez huele mal.

Balık denizde yaşar.

Los peces viven en el mar.

Gölde balık tutuyorum.

Estoy pescando en el lago.

Balık yer misin?

¿Comes pescado?

Balık bugün ucuz.

Hoy en día, el pescado está barato.

Balık temiz sudadır.

El pez está en agua clara.

Balık kaçmak istiyor.

El pez se quiere escapar.

Balık sevmez misin?

¿No te gusta el pescado?

Rüyamda balık yiyordun.

Soñé que estabas comiendo pescado.

Balık çok tazeydi.

El pescado estaba muy fresco.

Bir balık tuttum!

¡Atrapé un pez!

Köpekbalıkları balık yer.

Los tiburones comen peces.

Bu balık büyüktür.

Este pez es grande.

Balık tutmayı seviyorum.

Me gusta la pesca.

O balık sevmez.

No le gusta el pescado.

Ben balık hafızalıyım.

- Tengo memoria de grillo.
- Tengo una memoria como un colador.

Tom balık yemez.

Tom no come pescado.

Göl balık dolu.

El lago está lleno de peces.

Ben balık yemem.

No como pescado.

O balık sevmiyor.

A ella no le gusta el pescado.

Balık tutmayı sevmiyorum.

No me gusta pescar.

Fare balık pişiriyor.

El ratón cocina pescado.

Balık ızgara yapıyorum.

Estoy haciendo pescado a la parrilla.

Bir balık değil.

No es un pez.

- Et veya balık?
- Et mi yoksa balık mı?

¿Carne o pescado?

- Bu balık kötü kokuyor.
- Bu balık iğrenç kokuyor.

Este pescado huele mal.

- Burada balık tutmak yasak.
- Burada balık tutmaya izin verilmez.

Aquí no está permitido pescar.

- Bu bir balık.
- O bir balık.
- Bu bir balıktır.

- Eso es un pez.
- Es un pez.

Bulabileceğiniz en taze balık.

Es lo más fresco que conseguirán.

Balık pişirmeyi biliyor musunuz?

¿Tú sabes cómo cocinar pescado?

Balık hâlâ canlı mı?

- ¿El pez está vivo todavía?
- ¿Sigue vivo el pez?
- ¿Este pez sigue vivo?
- ¿Este pez está vivo todavía?

Salata yağında balık kızarttı.

Ella frio pescado en aceite para ensalada.

Nehirde balık tutmaya gitti.

Fue a pescar al río.

O çiğ balık yemez.

No come pescado crudo.

O balık yemekten hoşlanmaz.

A él no le gusta comer pescado.

Ben balık tutmaya gittim.

Fui a pescar.

Balık tutmaya gitmemizi önerdim.

Yo propuse que nos fuésemos a pescar.

Taze balık yemek istiyorum.

Quiero comer pescado fresco.

O, bir balık satıcısı.

Él es un pescadero.

Tom balık yemeyi sevmiyor.

A Tom no le gusta comer pescado.

Bu bir balık değil.

- No es un pez.
- Esto no es un pez.

Kaçan balık büyük olur.

El pez sin atrapar siempre es grande.

Tom nehirde balık tutuyor.

Tom está pescando en el río.

Hiç balık yakaladın mı?

¿Has atrapado un pez alguna vez?

İşte annemin pişirdiği balık.

Éste es el pescado que asó mi madre.

Ona balık avladığımı söyle.

Dile que estoy pescando.

Her hafta balık yerim.

Como pescado todas las semanas.

Balina balık değil memelidir.

La ballena no es un pez, sino un mamífero.

Sen bize balık sat.

Nos vendéis pescado.