Translation of "Başlamak" in Spanish

0.012 sec.

Examples of using "Başlamak" in a sentence and their spanish translations:

Yürekten başlamak,

es empezar desde el corazón,

Başlamak üzereydim.

Yo estaba a punto de comenzar.

Başlamak istiyorum.

Me gustaría empezar cuanto antes.

Başlamak üzereyiz.

Estamos a punto de empezar.

Başlamak üzereler.

Están por empezar.

Konser başlamak üzeredir.

El concierto está a punto de comenzar.

O başlamak üzereydi.

Él estaba por empezar.

Onlar başlamak üzereler.

Ellos están por empezar.

Şimdi başlamak istiyorum.

Quiero empezar ahora.

Söylentilere başlamak istemiyorum.

No quiero comenzar rumores.

Başlamak bitirmenin yarısıdır.

Quien ha comenzado, ha hecho la mitad.

Başlamak için endişeliyim.

Estoy ansioso por comenzar.

Tom başlamak üzere.

Tom está a punto de comenzar.

Film başlamak üzeredir.

La película está a punto de empezar.

Deney başlamak zorunda.

El experimento debe comenzar.

- Başlamak zorundasın!
- Başlamalısın!

¡Tienes que empezar!

Tatilim başlamak üzere.

Están a punto de empezar mis vacaciones.

Bir alıntıyla başlamak istiyorum.

esa gran mujer que todos admiramos.

Tangodan hoşlanmaya başlamak için

Hay que haber tenido algunas derrotas

Ben başlamak için hazırım.

- Estoy listo para empezar.
- Estoy preparado para empezar.

Ne zaman başlamak istiyorsun?

¿Cuándo querés empezar?

Planlar yapmaya başlamak istiyorum.

Quiero comenzar a hacer planes.

Biz sensiz başlamak istemedik.

No queríamos empezar sin vos.

Ne zaman başlamak istersin?

¿Cuándo te gustaría empezar?

Başlamak için dürüst olmalısın.

Para comenzar, debes ser honesto.

Üçüncü sahne başlamak üzere.

Ahora va a empezar el tercer acto.

- Tom bir an önce başlamak istiyor.
- Tom başlamak için sabırsızlanıyor.

Tom se muere por empezar.

üniversitede 3. yılım başlamak üzere

a punto de iniciar mi tercer año de universidad,

Çölde güne erken başlamak önemlidir,

Es importante levantarse temprano aquí,

Çölde güne erken başlamak önemlidir.

Es importante levantarse temprano aquí.

Gecenin son gösterisi... ...başlamak üzere.

El acto final de la noche está comenzando.

Biz erken başlamak için anlaştık.

Acordamos empezar temprano.

Bitiremeyeceğim bir şeye başlamak istemiyorum.

No quiero empezar nada que no pueda terminar.

- Deney başlamalı.
- Deney başlamak zorunda.

El experimento debe comenzar.

Onlar sıfırdan başlamak zorunda kaldı.

Tuvieron que empezar de cero.

Tom tekrar baştan başlamak zorundaydı.

Tom tuvo que empezar todo de nuevo.

En kısa sürede başlamak zorunda.

Tiene que empezar lo antes posible.

Sizlere birkaç soru yönelterek başlamak istiyorum.

Quisiera empezar haciendo unas preguntas.

Başlamak için tek gereken bir çatlak.

Solo se necesita una grieta para empezar.

Bir mektuba başlamak her zaman zordur.

Siempre es difícil empezar una carta.

Erken başlamak daha iyi olur muydu?

¿Sería mejor empezar temprano?

Onlar erken başlamak için aynı fikirdeler.

Acordaron empezar temprano.

Başlamak için asla çok geç değildir.

- Nunca es demasiado tarde para empezar.
- Nunca es tarde para empezar.

Mümkün olduğu kadar çabuk başlamak zorundasın.

- Tienes que empezar lo antes posible.
- Tenéis que empezar lo antes posible.
- Tiene que empezar lo antes posible.

Projende hata yaptığından sıfırdan başlamak zorundasın.

Como cometiste un error en tu proyecto, tendrás que empezar desde cero.

Tom yeni bir hayata başlamak istiyordu.

Tom quería empezar una nueva vida.

Odanın ortasındaki dansçı başlamak için hazır.

- El bailarín en el medio de la sala está preparado para empezar.
- La bailarina en el medio de la sala está preparada para empezar.

Onlar ışıkları karartıyorlar. Oyun başlamak üzere.

Ellos están bajando las luces. El juego está a punto de comenzar.

Bir şey yaratmak, bir şeye başlamak istiyorsanız,

Estoy hablando sobre si Uds. quieren crear algo,

Mümkünse size bazı sorular sorarak başlamak istiyorum.

Me gustaría empezar, si me permiten, haciéndoles unas preguntas.

Geliştirmeye başlamak için harika bir yerdeyiz demektir.

de manera complementaria a nuestras propias experiencias.

Ve ilk işime başlamak için Paris'e taşınmıştım.

y me mudé a París para comenzar mi primer trabajo.

Dedim ki; "Öyleyse bir inananlar grubuyla başlamak

Yo dije: "En ese caso, comenzar con una comunidad creyente

Ahtapotlar kavgaya başlamak için birbirlerine doğru yaklaştıklarında,

Cuando los pulpos se acercan para empezar a pelear,

Hepinizle iki kısa deney yaparak başlamak istiyorum.

Me gustaría comenzar con la ejecución de dos experimentos con todos Uds.

Bu muhtemelen başlamak için kötü bir yol.

Probablemente sea un mal modo de empezar.

O gelmese bile, biz başlamak zorunda kalacağız.

- Aun cuando no venga tendremos que empezar.
- Aunque no venga, tendremos que empezar.

Scot Young: Size bir soru sorarak başlamak istiyoruz.

Scot Young: Queremos empezar con una pregunta.

Bizler için meselenin neden önemli olduğunu konuşmaya başlamak,

empezar hablando de por qué nos importa,

Bir insan bir konuşmaya başlamak için ne sormalı?

¿Qué se puede preguntar para empezar una conversación?

Yeni bir işe başlamak için sermayeye ihtiyacı vardı.

Él necesitaba dinero para empezar un nuevo negocio.

Yeni bir hayata başlamak için yurt dışına gittim.

Me fui al extranjero para empezar una nueva vida.

Uyanma bir güne başlamak için can sıkıcı bir yoldur.

Despertarse es una forma molesta de empezar el día.

Ama en baştan başlamak istiyorsanız "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin.

Pero si quieren reiniciar la misión, elijan "Repetir el episodio".

Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.

Dejé mi trabajo y me mudé para poder empezar de cero.

Geri gidebilsen ve hayatına tekrar başlayabilsen, hangi yaştan başlamak istersin?

Si pudieras volver en el tiempo y empezar tu vida otra vez, ¿de qué edad te gustaría empezar?

Ve eğer yeni bir göreve başlamak istiyorsanız "Sonraki Bölüm"ü seçin.

Y si quieren iniciar otra misión, elijan "Siguiente episodio".

Çölde güne erken başlamak önemlidir, böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz

Es importante despertar temprano aquí para evitar la hora más calurosa.

Çölde güne erken başlamak önemlidir, böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz.

Es importante levantarse temprano aquí, así se evita el momento más caluroso del día.

Çok uzun bir tatil birini tekrar işe başlamak için isteksiz yapar.

Unas vacaciones demasiado largas hacen que uno sea reacio a volver al trabajo.

Bir yetim olan babam on yaşında para kazanmaya başlamak zorunda kalmıştı.

Siendo huérfano, mi padre tuvo que comenzar a ganar dinero a los diez.

Güne başlamak için iyi bir kahveden daha iyi bir şey yoktur.

No hay nada como un buen café para iniciar el día.