Translation of "Arabasını" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Arabasını" in a sentence and their spanish translations:

- Kendi arabasını sürüyor.
- Kendi arabasını kullanıyor.

Él maneja su propio coche.

Sürücü arabasını hızlandırdı.

El conductor aceleró el coche.

O, arabasını yıkıyor.

Está lavando su coche.

Tom'un arabasını tanıdım.

Reconocí el carro de Tom.

Tom'un arabasını görmüyorum.

- No veo el coche de Tom.
- No veo el auto de Tomás.

Tom arabasını çalıştıramadı.

Tom no pudo arrancar su auto.

Yanni arabasını sattı.

Yanni ha vendido su coche.

Amcam bana arabasını verdi.

Mi tío me dio su coche.

Tom babasının arabasını çaldı.

Tom le robó el coche a su padre.

O, arabasını yıkamaya başladı.

Él empezó a lavar el coche.

Dün gece arabasını çaldırdı.

Anoche le robaron el coche.

Arabasını sağa dönerken gördüm.

Vi que su coche daba un giro a la derecha.

Eski arabasını yenisiyle değiştirdi.

Él cambió su viejo coche por uno nuevo.

Öğretmenimiz yeni arabasını seviyor.

A nuestro profesor le encanta su nuevo coche.

Şu otoparkta arabasını çaldırdı.

- Le robaron el coche en ese aparcamiento.
- Le robaron su auto en el estacionamiento.

Neden Tom'un arabasını kullanıyorsun?

¿Por qué conduces el coche de Tom?

Tom'un arabasını ödünç aldım.

Pedí prestado el auto de Tom.

Tom arabasını satmak istedi.

Tom quiere vender su carro.

O, arabasını Yokohama'ya sürdü.

Condujo su coche hasta Yokohama.

Erkek kardeşimin arabasını yıkıyorum.

Estoy lavando el auto de mi hermano.

Tom'un arabasını kullanmak istemiyorum.

No quiero conducir el coche de Tom.

O, dün arabasını çaldırdı.

Ayer le robaron el coche.

Tom zaten arabasını sattı.

Tom ya vendió su automóvil.

Birisi Tom'un arabasını çaldı.

Alguien ha robado el carro de Tom.

Onun arabasını tamir ettirmelisin.

- Ustedes deberían hacer reparar su coche.
- Deberías mandar a reparar su auto.

Bana yeni arabasını gösterdi.

Ella me mostró su auto nuevo.

O, ona arabasını sattı.

Ella le vendió su coche.

Amcam arabasını bana verdi.

Mi tío me dio su coche.

Tom arabasını satışa koydu.

Tum puso en venta su auto.

Tom, Mary'ye arabasını sattı.

Tom le vendió su auto a Mary.

Tom Mary'nin arabasını sürmemeliydi.

Tom no debería haber conducido el coche de Marie.

Tom arabasını kilitlemeyi unuttu.

Tom olvidó ponerle llave a su coche.

Tom arabasını park etti.

Tom estacionó su auto.

Yanni arabasını satmak istiyor.

Yanni quiere vender su coche.

- Tom Mary'nin arabasını Boston'a sürdü.
- Tom Mary'nin arabasını Boston'a götürdü.

Tom condujo el coche de Mary hasta Boston.

Birçok sürücü arabasını karda bıraktı.

Muchos conductores abandonaron sus coches en la nieve.

Adam arabasını aynı hızda sürdü.

El hombre condujo su automóvil a una velocidad uniforme.

Bana onun arabasını kullanabileceğimi söyledi.

Él me dijo que podía usar su coche.

O, arabasını binanın arkasına parketti.

Él aparcó el coche detrás del edificio.

O kendi arabasını tamir eder.

Él repara su propio coche.

Arabasını hızlandırdı ve beni geçti.

Él aceleró su auto y me sobrepasó.

Arabasını hep çok hızlı kullanır.

Él siempre conduce su auto demasiado rápido.

O, bana yeni arabasını gösterdi.

Ella me enseñó su nuevo coche.

O, arabasını sürmeme izin vermezdi.

- Él no me dejaría conducir su coche.
- Él no me permitía conducir su auto.

Sık sık babasının arabasını sürer.

Él conduce a menudo el coche de su padre.

Arabasını binanın önünde park etti.

Él aparcó su coche en frente del edificio.

O, arabasını kırmızı ışıkta durdurmadı.

No detuvo su coche ante el semáforo en rojo.

O, onu arabasını çalmakla suçladı.

Ella le acusó de robarle el coche.

Amcan sana arabasını sürdürür mü?

¿Te dejó tu tío conducir el coche?

Tom Mary'nin arabasını ödünç almamalıydı.

Tom no debería haber cogido prestado el coche de Mary.

Tom Mary'nin arabasını sürmesini istemiyordu.

Tom no quería que Mary condujera su auto.

Tom arabasını parketti ve indi.

Tom estacionó su auto y se bajó.

Tom arabasını Mary'ye emanet etmiyor.

Tom no se fía de Mary con su coche.

Tom size arabasını sürdürdü mü?

¿Acaso Tom te dejó conducir su auto?

Tom Mary'ye arabasını sürdürdü mü?

¿Acaso Tom dejó a Mary conducir su auto?

Tom arabasını sana hayatta satmaz.

- Tom nunca te hubiera vendido su coche.
- Tom jamás te habría vendido su coche.

Ona arabasını nereye park ettiğini sor.

Pregúntale dónde aparcó su coche.

O, evde olmalı. Garajında arabasını görüyorum.

Debe de estar en casa, veo su coche en el garaje.

Tom'un arabasını satmak için acelesi yok.

Tom no tiene apuro para vender el auto.

Tom neden arabasını kullanmana izin vermeyecek?

¿Por qué Tom no te deja usar su coche?

O, onu yeni arabasını sürerken gördü.

Ella le vio conducir en su coche nuevo.

Mary arabasını parlak maviye boyamak istiyor.

María quiere pintar su auto celeste.

Tom arabasını nereye park edeceğini bilmiyordu.

Tom no sabía dónde estacionar su auto.

Jim neşeyle ıslık çalarak arabasını sürdü.

Jim conducía su coche, silbando alegremente.

Tom el arabasını kum ile doldurdu.

Tom llenó la carretilla con arena.

Leyla, Sami'nin arabasını ormana terk etti.

Layla abandonó el auto de Sami en el bosque.

Mike bugün annesinin arabasını yıkamak zorunda değil.

Mike no tiene que lavar el coche de su madre hoy.

Oğlan fark edilmek istediği için arabasını boyadı.

El chico se tiñó el pelo porque quería llamar la atención.

En az haftada bir kez arabasını yıkar.

Él lava su coche al menos una vez a la semana.

Eski arabasını Kobe'deki bir adama satmak istiyor.

Quiere vender su coche viejo a un hombre de Kobe.

Patrondan arabasını ödünç almayı istemeye cüret etmem.

No me atrevo a pedirle al jefe prestado el coche.

Tom'un arabasını deponun dışına park edilmiş gördüm.

Vi el coche de Tom aparcado afuera del almacén.

O, hiç tereddüt etmeden kendi arabasını sattı.

Vendió su propio coche sin dudarlo.

O, boş bir arazide arabasını park etti.

Ella aparcó el coche en una plaza libre.

Tom arabasını üç yüz dolara Mary'ye sattı.

Tom le vendió su carro a Mary por trescientos dólares.

Tom, Mary'nin John'un yeni arabasını sürdüğünü gördü.

Tom vio a Mary conduciendo el auto nuevo de John.

Tom arabasını nereye parkettiğini tam olarak hatırlayamıyor.

Tom no puede recordar dónde estacionó su auto exactamente.

Sami, arabasını terk edilmiş bir arazide bıraktı.

Sami abandonó el auto en un terreno abandonado.

O, trafik ışığı kırmızıya döndüğü için, arabasını durdurdu.

Como el semáforo se puso rojo, paró el coche.

En ufak bir tereddüt göstermeden, kendi arabasını sattı.

Vendió su propio coche sin vacilar lo más mínimo.

Patronumdan arabasını bana ödünç vermesini istemeye cesaretim yok.

No tengo el coraje de pedirle a mi jefe que me preste su auto.

Sormadan Tom'un arabasını ödünç almak istediğinden emin misin?

¿Estás seguro de que quieres coger prestado el coche de Tom sin pedírselo?

Arabam bozulduğunda, kendi arabasını ödünç verme nezaketini gösterdi.

Tuvo la amabilidad de prestarme su coche cuando el mío se descompuso.

Tom'un şimdiye kadar antika arabasını satmayı düşündüğünden şüpheliyim.

Dudo que Tom considerara alguna vez vender su auto antiguo.

Dün Tom arabasını geri sürerken Mary'nin bisikletini ezdi.

Ayer, cuando Tom estaba dando marcha atrás con su coche, atropelló la bicicleta de Mary.

Tom benzini biten arabasını terk etti ve yürümeye başladı.

Tom abandonó a su carro que se quedó sin gasolina, y empezó a caminar.

Bu el arabasını ve güzergâhı kullanırsak doğru yolda ilerlememizi sağlayacaklardır.

Si usamos el carrito y la cuerda, eso nos mantendrá en la dirección correcta.

- Onun arabasının sağa dönüş yaptığını gördüm.
- Arabasını sağa dönerken gördüm.

Vi que su coche giraba a la derecha.

Eğer doğru hatırlıyorsam, Tom arabasını Mary'ye sadece 500 dolara sattı.

Si no recuerdo mal, Tom le vendió su coche a Mary por solo 500 dólares.

Tom annesini hafta sonu için arabasını ödünç vermeye ikna etti.

Tom convenció a su madre para que le dejase el coche durante el fin de semana.