Translation of "çaldı" in Polish

0.005 sec.

Examples of using "çaldı" in a sentence and their polish translations:

Kapıyı çaldı

Zapukał do drzwi.

Alarm çaldı.

Zadzwonił budzik.

Birisi arabamı çaldı.

Ktoś ukradł mi samochód.

Tom kolyeyi çaldı.

Tom ukradł naszyjnik.

Birisi cüzdanımı çaldı.

Ktoś ukradł mój portfel.

Biri eşyalarımı çaldı.

- Ktoś ukradł moją własność.
- Ktoś ukradł moje rzeczy.

O, kapıyı çaldı.

Zapukał w drzwi.

Tom piyano çaldı.

Tom grał na pianinie.

Telefon tekrar çaldı.

Telefon znowu zadzwonił.

Birisi saatimi çaldı.

Ktoś ukradł mi zegarek.

Tom parayı çaldı.

Tom ukradł pieniądze.

Tom cüzdanımı çaldı.

Tom ukradł mój portfel.

- Birisi sırt çantamı çaldı.
- Biri benim sırt çantamı çaldı.

Ktoś ukradł mój plecak.

O, bir sonat çaldı.

Zagrała sonatę.

O onun saatini çaldı

On ukradł jej zegarek.

Birisi tüm paramı çaldı.

Ktoś ukradł wszystkie moje pieniądze.

Biri benim bavulumu çaldı.

Ktoś ukradł mi walizkę.

Birisi bütün paramı çaldı.

Ktoś ukradł mi wszystkie pieniądze.

Birisi onu benden çaldı.

Ktoś mi to ukradł.

Birisi Tom'un gitarını çaldı.

Ktoś ukradł Tomowi gitarę.

Telefon birçok kez çaldı.

Telefon dzwonił kilka razy.

O yürürken ıslık çaldı.

Idąc gwizdał.

O, güzelce piyano çaldı.

Ona pięknie gra na pianinie.

O benim kalbimi çaldı.

On skradł moje serce.

Tom senin bisikletini çaldı.

- Tom ukradł twój rower.
- Tom ukradł wasz rower.

O, piyanoda vals çaldı.

Grała na fortepianie walca.

Gitar çaldı ve şarkı söyledi.

Ona grała na gitarze, a on śpiewał.

Bir grup gangster parayı çaldı.

Pieniądze ukradła grupa gangsterów.

Öğle yemeği yerken, telefon çaldı.

Kiedy jadłem obiad, zadzwonił telefon.

Birisi benim sürücü belgemi çaldı.

Ktoś ukradł moje prawo jazdy.

Telefon çaldı ve Tom onu yanıtladı.

Telefon zadzwonił i Tom go odebrał.

John gitar çaldı ve arkadaşları seslendirdi.

John grał na gitarze, a jego koledzy śpiewali.

Bu durumda benim için alarm çanları çaldı,

Ten przypadek zabrzmiał dla mnie jak sygnał ostrzegawczy,

Tom piyano çaldı ve Mary şarkı söyledi.

Tom zagrał na pianinie i Mary zaśpiewała.

O kız için kendi yazdığı bir melodiyi çaldı.

Zagrał dziewczynie utwór, który sam napisał.

Pavlov köpeklerini her ne zaman beslese zil çaldı.

Pawłow dzwonił dzwonkiem za każdym razem, kiedy karmił psy.

Tom hiç ara vermeden üç saat piyano çaldı.

Tom grał na pianinie bez przerwy przez trzy godziny.

Üç büyük adam ona saldırdı ve onun parasını çaldı.

Trzej ogromni mężczyźni zaatakowali go i okradli z pieniędzy.

Hırsızlar bizim daireye zorla girdi ve eşimin kürk ceketini çaldı.

Złodzieje włamali nam się do mieszkania i ukradli futro mojej żony.