Translation of "öldüğü" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "öldüğü" in a sentence and their spanish translations:

Öldüğü söylentisi yalanmış.

El rumor de su muerte resultó ser falso.

Onun öldüğü söyleniyor.

- Dicen que ha muerto.
- Se dice que ha muerto.

Öldüğü doğru değil.

La noticia de su fallecimiento es falsa.

Onun öldüğü gerçektir.

- Es cierto que está muerta.
- Es verdad que está muerta.

Onun burada öldüğü söyleniliyor.

Dicen que murió aquí.

Dedemin öldüğü yıl doğdum.

Nací el año en que murió mi abuelo.

Dedemin öldüğü yıl doğmuşum.

Nací en el año en que murió el abuelo.

Onun öldüğü akşam fırtınalıydı.

La tarde que él murió era tormentosa.

Sahibi öldüğü zaman araba kime aittir?

¿A quién le va a pertenecer el auto cuando el dueño muera?

Babasının bir trafik kazasında öldüğü söylenmektedir.

Se dice que su padre murió en un accidente de tránsito.

Babasının yabancı bir ülkede öldüğü söyleniyor.

Dicen que su padre murió en el extranjero.

Öldüğü güne kadar espri anlayışını sürdürdü.

Él conservó su sentido del humor hasta el día en que murió.

Öldüğü zaman tüm ailesi onun etrafındaydı.

Cuando murió lo rodeaba toda su familia.

Tom, John'un nasıl öldüğü konusunu Mary'ye sormak istedi.

Tom quería preguntarle a Mary cómo había muerto John.

Köydeki insanlar hâlâ Tom'un öldüğü korkunç şekilden bahsediyorlardı.

La gente en la villa todavía hablaba de la forma horrible en que Tom había muerto.

Sevdiği kadın öldüğü için bir zaman makinesi icat ediyor

Inventando una máquina del tiempo porque la mujer que ama está muerta

1826'da öldüğü ülkesindeki malikanesine emekliye ayrıldı . Aragon'da hala

Tras la segunda restauración borbónica, Suchet fue despedido y retirado a su

Tom ve Mary Mary'nin babasının öldüğü gün hastane kafeteryasında karşılaştılar.

Tom y Mary se conocieron en la cafetería del hospital el día que el padre de Mary murió.

Annesi öldüğü zaman Tom, bir sürü para miras almayı umuyor.

Tom espera heredar mucho dinero cuando su madre fallezca.

John öldüğü zaman hiç kimsenin onun için ağlamasını istemediğini söylüyor.

John dice que no quiere que nadie llore por él cuando muera.

- Baban öldüğünde sen kaç yaşındaydın?
- Baban öldüğü zaman kaç yaşındaydın?
- Baban öldüğünde kaç yaşındaydın?

¿Qué edad tenías tú cuando murió tu padre?

Şair Friedrich Hölderlin bu evde marangozhanesi ve ailesiyle birlikte 1807'den öldüğü yıl olan 1843'e kadar bir şekilde yaşadı.

En esta casa vivió el poeta Friedrich Hölderlin, acogido por el ebanista Zimmer y su familia, de 1807 hasta su muerte en 1843.

- Dağ başında kaybolduk.
- Kör itin öldüğü yerde kaybolduk.
- Bu ücra yerde kaybolduk.
- Bu kuş uçmaz, kervan geçmez yerde kaybolduk.
- Bu ıssız yerde kaybolduk.

Estamos perdidos en medio de la nada.