Translation of "Yaşamış" in Portuguese

0.007 sec.

Examples of using "Yaşamış" in a sentence and their portuguese translations:

Birkaç yenilgi yaşamış olmak gerekir.

para começarmos a gostar de tango.

O, İspanya'da yaşamış gibi görünüyor.

Ele parece ter vivido na Espanha.

Burada yaşamış olmayı dilemez misin?

- Vocês não gostariam de morar aqui?
- Você não gostaria de morar aqui?

Bell, Londra'da yaşamış, değil mi?

- O Bell morava em Londres, né?
- O Bell morou em Londres, não é?

Hayatımı istediğim şekilde yaşamış olmayı dilerdim.

Desejaria viver minha vida fazendo apenas o que eu quisesse fazer.

Bu, onların içinde yaşamış oldukları ev.

Aquela é a casa em que eles estavam vivendo.

O, şimdiye kadar yaşamış en büyük insandır.

Ele é o maior homem que já viveu.

Bazı kaplumbağalar 100 yıldan daha fazla yaşamış.

Algumas tartarugas vivem mais de 100 anos.

- Kendisi yaşamış en cesur askerdir.
- O gelmiş geçmiş en cesur askerdir.
- O, şimdiye kadar yaşamış en cesur askerdir.

Ele é o soldado mais valente que já existiu.

Rahibe Teresa Hindistan, Kalküta'da yaşamış ve çalışmış Katolik bir rahibeydi.

Madre Teresa foi uma freira católica que viveu e trabalhou em Calcutá, na Índia.

Dahası, bu kadar zorlu koşullarda yaşamış olmasak bugün olduğumuz kişiler olmazdık.

Na verdade, não seríamos quem somos se não tivéssemos passado por um clima político tão terrível e adverso.

Tarih, 126 Himalayalı köylüyü yediği kaydedilen 19'uncu yüzyılda yaşamış bir kaçaktan,

A história fala do "leopardo predador de homens de Rudraprayag", um animal do século XIX

Mary şimdiye kadar yaşamış en mükemmel kadın değil ama Tom için en iyisidir.

Mary não é a mulher mais perfeita que já existiu, mas ela é a melhor para Tom.

- Gelmiş geçmiş en büyük filozof kimdi?
- Bugüne kadar yaşamış en büyük filozof kimdi?

Quem foi o maior filósofo que já passou pela face da Terra?

Latin Amerikalılar birkaç asır önce burada yaşamış olan yerlilerin geçmişi hakkında çok az şey bilmektedir.

Os latino-americanos sabem muito pouco sobre a história dos povos indígenas que aqui habitavam há alguns séculos.

Michelangelo Sistine Kilisesinin tavanına bazı figürler çizebilsin diye, Shakespeare bazı konuşmaları ve Keats şiirlerini yazabilsin diye, bana öyle geliyor ki sayısız milyonlarcasının yaşamış olmalarına ve acı çekmiş olmalarına ve ölmüş olmalarına değer.

Para que Michelangelo pudesse decorar o teto da Capela Sistina, para que Shakespeare pudesse escrever alguns diálogos e Keats seus poemas, eu acho válido que milhões e milhões de pessoas tenham vivido, sofrido e morrido.