Translation of "Sarı" in Portuguese

0.012 sec.

Examples of using "Sarı" in a sentence and their portuguese translations:

- Saçım sarı.
- Saçlarım sarı.

O meu cabelo é loiro.

Çiçekler sarı.

As flores são amarelas.

- Çiçekler sarı.
- Çiçekler sarıdır.
- Bu çiçekler sarı.

As flores são amarelas.

Zehirli sarı kurbağa.

É uma rã-seta-venenosa.

Sarı elmalarımız var.

Temos maçãs amarelas.

Tüm toplar sarı.

Todas as bolas são amarelas.

Toplardan bazıları sarı.

Algumas das bolas são amarelas.

Peynir sarı değildir.

O queijo não é amarelo.

Sarı rengi severim.

Eu gosto da cor amarela.

- Bahçedeki tüm çiçekler sarı.
- Bahçedeki bütün çiçekler sarı.

Todas as flores no jardim são amarelas.

Namık Sarı diyor ki

Namık Sarı diz

O, sarı evde yaşıyor.

Ele mora na casa amarela.

Onun sarı saçı var.

- Ela é loura.
- Ela tem o cabelo loiro.

Büronun kapısı sarı renklidir.

A porta do escritório é amarela.

Birkaç top, sarı renktedir.

Algumas das bolas são amarelas.

Toplardan hiçbiri sarı değil.

Nenhuma das bolas é amarela.

O, sarı evde yaşar.

Ele mora na casa amarela.

Sarı süt sürahisi nerede?

Onde está a jarra amarela de leite?

Neden sarı ışık parlıyor?

Por que a luz amarela está piscando?

Bu sarı değil, yeşil.

Isso não é amarelo; é verde.

Bu elma sarı mı?

Esta maçã é amarela?

- Peynir sarı.
- Peynir sarıdır.

O queijo é amarelo.

- Çiçekler sarı.
- Çiçekler sarıdır.

As flores são amarelas.

Bahçe sarı çiçeklerle doluydu.

O jardim estava cheio de flores amarelas.

Çocukların sarı saçları var.

As crianças têm cabelos loiros.

- Arkadaşım sarı bir araba aldı.
- Arkadaşım sarı bir araba satın aldı.

Meu amigo comprou um carro amarelo.

Kırmızı, yeşil ve sarı olabiliyorlar.

Pode ser vermelha, verde ou amarela,

Oğlumun lastik ördeği sarı renklidir.

O pato de borracha do meu filho é amarelo.

Kaç tane sarı çiçek var?

Quantas flores amarelas há?

Bugün birçok sarı kelebek gördük.

Nós hoje vimos muitas borboletas amarelas.

Mary sarı bir elbise giyiyor.

Maria está usando um vestido amarelo.

Mary, sarı elbiseyi giyen kız.

A Mary é a menina de vestido amarelo.

Onun uzun sarı saçları vardı.

Ela tinha o cabelo comprido e loiro.

Bu kuş bir sarı kuyruksallayan.

Este pássaro é uma alvéola.

Sami sarı saçlarının rengini açtırdı.

Sami descolorou o cabelo para ficar loiro.

Sarı elbise giyen kız Mary.

A garota que está vestindo o vestido amarelo é Mary.

Genelde kullandığım havlu sarı renklidir.

A toalha que eu costumo usar é amarela.

Jane'in saçında sarı bir kurdela vardı.

Jane usava um laço amarelo no cabelo.

Onun uzun sarı saçları rüzgârda uçuştu.

O vento agitava seus longos cabelos loiros.

Hayatımda sarı bir denizaltı hiç görmedim.

Nunca vi um submarino amarelo na vida.

Ben sadece sarı araba satın alırım.

- Eu só compro carros amarelos.
- Só compro carros amarelos.

Mary sarı bir spor arabaya sahip.

Mary é dona de um carro esportivo amarelo.

Onlar sarı bir spor arabaya sahip.

Eles são donos de um carro esportivo amarelo.

- Sarı saçlı bir kız seni görmeye geldi.
- Sarı saçlı bir kız sizi görmeye geldi.

Uma garota de cabelos loiros veio vê-lo.

Sarı kağıdı kesmek için o makası kullanacağım.

Vou usar essa tesoura para cortar o papel amarelo.

Karaçalının üzerindeki çiçeği gördünüz mü? Sarı olan kısmı?

Estão a ver a flor do tojo, esta pontinha amarela?

İşte gece şehirde avlanan sarı renkte bir fırsatçı.

Aqui está um predador à caça na cidade, à noite.

Sarı sandalyenin üzerinde uyuyan bir siyah kedi var.

Tem um gato preto dormindo na cadeira amarela.

Avrupalıların gelişinden önce sarı humma bir sorun değildi.

Antes da chegada dos europeus, a febre-amarela não constituía um problema.

- Olgun muzlar sarıdır.
- Olgun muzun sarı rengi vardır.

As bananas maduras ficam amarelas.

Senin sarı bir spor araban var, değil mi?

Você tem um carro esporte amarelo, não tem?

O sarı saçlı ve mavi gözlü güzel bir kızdır.

Ela é uma bela garota loira de olhos azuis.

Mary sarı saçları ve mavi gözleriyle güzel bir kızdır.

A Mary é uma menina bonita loira de olhos azuis.

Bazı zehirli sarı kurbağalar bir insanı öldürecek kadar zehir barındırır.

O veneno das rãs-seta pode matar um ser humano.

Nehirden gelen suyun sarı ve kahverengi arasında bir rengi vardı.

A água do rio tinha uma cor entre amarelo e marrom.

Ağaçlarda görünen sarı, kırmızı ve kahverengi yapraklar sonbaharın ilk işaretidir.

As folhas amarelas, vermelhas e marrons que aparecem nas árvores são o primeiro sinal do outono.

Hayır, çiçekler yeşil değil, kırmızı, beyaz, sarı veya mavi renktedir.

Não, as flores não são verdes, mas sim vermelhas, brancas, amarelas ou azuis.

Bir gökkuşağı kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit ve mordan oluşur.

Um arco-íris é vermelho, laranja, amarelo, verde, azul, índigo e violeta.

Birçok çiçek var. Biri kırmızı, bir başkası beyaz ve kalanları sarı.

Há várias flores. Uma é vermelha, outra é branca e as demais são amarelas.

Siyah pantolon ile floresan sarı çoraplar giymek iyi bir görünüm değil.

Vestir meias amarelas fluorescentes com calças pretas não dá um bom visual.

- Tom'un sarı saçları ve yeşil gözleri var.
- Tom sarışın ve yeşil gözlü.

Tom tem cabelos loiros e olhos verdes.

İnsanlar normal de olsalar; siyah, kahverengi veya sarı ırktan da olsalar hepsi aynı haklara sahip olmalıdır.

Não importando se são negros, brancos, amarelos ou normais, todos devem ter os mesmos direitos.