Translation of "Bütün" in Chinese

0.047 sec.

Examples of using "Bütün" in a sentence and their chinese translations:

- Bütün bildiğim budur.
- Bütün bildiğim bu.

這是我所知道的。

- Bütün sırlarını biliyorum.
- Bütün sırlarınızı biliyorum.

我知道你所有的秘密。

Bütün malzemeleri toparladık.

我們把所有的材料放在一起。

Bütün gece ağladı.

- 她一整晚都在哭。
- 她整晚不停地哭。

Bütün avukatlar yalancıdır.

律师都是骗子。

Bütün ailem Bostonludur.

我全家來自波士頓。

Bütün hafta meşguldüm.

我這禮拜一直很忙。

Bütün gece ağladım.

我哭了整个晚上。

Bütün keklerim lezzetlidir!

我所有的蛋糕都很美味!

Bütün bu nedir?

这些全部都是什么?

Bütün öğrencileri tanımıyorum.

我不认识所有的学生。

Bütün ödevlerim tamam.

我做完了所有的回家作業。

Bütün kitaplar benim.

這些書都是我的。

Bütün portakallarımı yedim.

我吃掉了我所有的橘子。

Bütün hayvanlar eşittir.

所有的动物都是平等的。

Bütün köpekler canlı.

所有狗都活着。

Bütün bulabileceğim bu.

那是我所有能找到的。

Bütün çocuklar yabancıdır.

小朋友都是外国人。

Bütün polisler piçtir.

每个警察都是坏蛋。

Bütün gün neredeydiniz?

您昨天在哪儿?

Bütün sınavlarımı geçtim.

我考试都及格.

- Bütün insanlar eşit yaratılırlar.
- Bütün insanlar eşit yaratıldılar.

人人生来平等。

- Yine bütün gece uyumadım.
- Tekrar bütün gece yatmadım.

我又熬夜了。

- Bütün bunları nasıl bildin?
- Bütün bunlardan nasıl haberdar oldun?

你怎麼全都知道?

Niçin bütün parayı harcadın?

为什么你花了所有钱?

İngilizce bütün ülkede yayıldı.

英語已經普及全國。

Bütün elma ağaçları kesildi.

所有苹果树都被砍倒了。

Haber bütün Japonya'ya yayıldı.

消息傳遍了整個日本。

Bütün gün hüzünlü hissediyordum.

我一整天都觉得很消沉。

Bütün yolu Brezilyadan geldiler.

- 他們從巴西遠道而來。
- 他们从巴西远道而来。

Onların bütün çabaları boşunaydı.

他們的努力都白費了。

O, bütün umutlarından vazgeçti.

他放弃了所有希望。

Onun bütün şikâyetlerinden bıktım.

我厭倦了他所有的抱怨。

Ben bütün işi yaparım.

工作都全由我做。

Bütün doğal kaynakları tükettik.

我们消耗了所有的自然资源。

Benim bütün vücudum kaşınıyor.

我全身發癢。

Benim bütün vücudum ağrıyor.

我全身酸痛。

Bütün kediler karanlıkta gridir.

猫在黑暗中都是灰色的。

O bütün etrafına bakındı.

- 她左顧右盼。
- 她环顾了一下四周。
- 她四处环顾了一下。

Bahçedeki bütün çiçekler solmuş.

所有花園裡的花朵都枯萎了。

Onun bütün cümleleri kısadır.

他的所有句子都很短。

Bütün kuşlar uçabilir mi?

所有鸟都会飞吗?

Bütün cevapları aldığımı sanıyordum.

我認為我有所有的答案。

Bütün denemelerim başarısız oldu.

我所有的尝试都失败了。

Bütün bu kitaplar benim.

这些书都是我的。

Bütün bu şeyler doğrudur.

那些事都是真的。

Bütün dünya bunu biliyor.

全世界都知道。

Bütün hafta okula gidemedim.

我一整周都不能去学校了。

Bütün bu malzemeden kurtulacağım.

我要摆脱这一切。

Bütün kitabı okudun mu?

你有沒有看完整本書?

Bütün aile yatakta hastadır.

全家都病倒了。

Bütün kalbimle seni destekliyorum.

我全心全意地支持你。

Bütün gece kar yağıyordu.

雪下了一整夜。

Kutudaki bütün yumurtalar kırıldı.

箱子裏面的雞蛋全都破掉了。

Dün bütün gün evdeydim.

昨天在家宅一天。

Bütün bu paraya bak.

看那堆钱。

Bütün delilleri yok ettim.

我摧毁了所有的证据

Bütün öğrenciler sınavı geçti.

全部的学生们都考试及格了。

Bütün günü kütüphanede geçirdim.

我整天待在图书馆。

Bütün dünya İngilizce konuşuyor.

世界各地都說英語。

Seni bütün kalbimle seviyorum.

我全心全意地爱着你。

Bütün gün çiftlikte çalıştım.

我整天在農場上工作。

Bütün sorulara cevap veremedim.

我无法回答所有问题。

Bütün ülke karla kaplıydı.

整个国家被大雪覆盖了。

Odadaki bütün pencereleri kapattı.

她把房間裏的窗子全都關上了。

Bütün gün çok meşguldü.

- 他一整天都很忙。
- 他忙了一整天。

Jack'in bütün yaptığı uyumak.

所有傑克做的事就是睡覺。

Ben bütün komşularımı tanıyorum.

我认识我所有的邻居。

Bütün istediğim benim özgürlüğüm.

我只要自由。

Bütün gün seni görmedim.

我一整天都没见到你。

Bütün esterler güzel kokmaz.

不是所有的酯闻起来都很香。

Yarın bütün evde olacağım.

明天我一整天都在家。

Tom bütün gün okuldaydı.

汤姆一整天都在学校。

Bütün yapması gereken bu.

這是所有他必須做的事。

O, bütün elbiselerini bağışladı.

她把她所有的洋裝都送人。

Lütfen bütün soruları cevapla.

請回答所有問題。

Bütün gece boyunca ağladı.

- 她一整晚都在哭。
- 她哭了一整晚。

Bütün arkadaşlarım orada olacak.

我所有的朋友都会到那儿。

Bütün trajediler ölümle biter.

所有悲剧都由死亡终结。

Bütün gün burada olacağız.

我們要在這裡待一整天。

Bütün insanlar eşit doğar.

人人生来平等。

- Bütün boşanmalarının temel sebebi evliliktir.
- Bütün boşanmalarının temel nedeni evliliktir.

结婚是所有离婚的主要原因。

- Tom bütün geceyi konuşarak geçirdi.
- Tom bütün gece sohbet etti.

汤姆说了一整晚。

- Matematik bütün bilimler için esas niteliği taşır.
- Matematik bütün bilimlerin temelidir.

數學是所有科學的基礎。

Bütün kredi kartlarını kabul ediyoruz.

我們接受所有主要的信用卡。

Bütün paralarını harcamak gülünç olurdu.

花光他們所有的錢會很荒謬。

Bütün kapıları ve pencereleri kapa.

關閉所有的門和窗戶。

Bütün ev ödevini yaptın mı?

你做了所有的功課嗎?

Bütün aileme evi terk ettirdim.

我要我所有的家人離開家。

Tom bütün gece konuşmayı sürdürdü.

湯姆整夜一直在說話。

Bütün olarak ben sonuçtan memnunum.

总的来说,我对这个结果很满意。

Çocuk bütün gün kuşları gözlemledi.

男孩观察了一整天鸟。

Yasalar önünde bütün insanlar eşittir.

法律之前人人平等。

O bütün elbiselerini kendisi yapar.

她的衣服全部都是她自己做的。

O, bütün gün sessiz kaldı.

她一整天都沉默不语。

Onlar bütün gün bizi çalıştırdılar.

他們讓我們工作了一整天。

O, bütün sabah beni bekletti.

他讓我等了整整一上午。

Bütün yıl çok sıkı çalışır.

他一年到頭努力工作。