Translation of "çıkmış" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "çıkmış" in a sentence and their spanish translations:

Sudan çıkmış balık.

Un pez fuera del agua.

Zifiri karanlıkta ava çıkmış.

que se mueve en la oscuridad.

Yuvasından çıkmış, ormanın kenarında dolaşıyordu.

Estaba fuera de la guarida, paseando cerca del borde del bosque.

Onun ismi tamamen aklımdan çıkmış.

He olvidado su nombre completamente.

O, zaten yola çıkmış olabilir.

Puede que ya se haya ido.

Virüs nereden ortaya çıkmış bir bakalım

Veamos de dónde vino el virus

1 milyar doların üzerine çıkmış üstelik.

Ha superado los mil millones de dólares.

Tom sudan çıkmış balık gibi hissetti.

Tom se sentía como un pez fuera del agua.

Bir erkek puma. O da ava çıkmış.

Un puma macho, también a la caza.

O kontrolden çıkmış koşabildi ve çevreyi kontrol edebildi.

Él podía correr desenfrenado y controlar el entorno,

Burdan çıkmış efendim sürekli batıya gitmiş dönmüş gelmiş

Fuera de aquí, señor, fue al oeste todo el tiempo, volvió

En son çıkmış gece görüş gözlüklerini mi almak istiyor?

¿quiere llevar gafas para nadar en visión nocturna?

Bir dişi aslan, 13 aslandan oluşan sürüsüyle ava çıkmış.

Una leona y un grupo de 13, su manada, están a la caza.

Biraz daha erken çıkmış olsaydın, yoğun trafikten kurtulmuş olurdun.

Si hubieras salido un poco más temprano, habrías evitado el tráfico pesado.

Çıkmış yeni bir konsol var. Ona Nintendo 64 deniyor!

Ha salido una nueva consola. ¡La llaman Nintendo 64!

2020 yılına kadar, bu şehrin nüfusu iki katına çıkmış olacak.

Para el año 2020, la población de esta ciudad se habrá duplicado.

Anadoludan İstanbul'a tayini çıkmış ve maaşı İstanbul'da yaşamak için yetmiyor malesef

desafortunadamente, fue nombrado de Estambul a Anatolia y su salario no es suficiente para vivir en Estambul.

- Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneş çıkmış olmasına rağmen hava soğuktu.

A pesar de que el sol había salido hacía frío.

Firari buradan elli kilometre uzaktaki küçük bir kasabada ortaya çıkmış, ama sonra gözden kaybolmuş.

El fugitivo apareció en una pequeña ciudad a cincuenta millas de aquí, pero luego desapareció nuevamente.