Translation of "Işin" in Portuguese

0.011 sec.

Examples of using "Işin" in a sentence and their portuguese translations:

İşin nasıl gidiyor?

Como está indo seu trabalho?

İşin hakkında konuşalım.

- Vamos conversar sobre o teu trabalho.
- Vamos falar sobre o seu trabalho.

Senin işin neydi?

No que você trabalhava?

Onlara bakmak senin işin.

É seu dever tomar conta deles.

Yapacak bir işin var.

Você tem um trabalho a fazer.

İyi bir işin var.

Você tem um bom emprego.

Bu bizim işin parçası.

Isso faz parte do trabalho.

Yeni işin nasıl gidiyor?

Como você está indo no seu novo emprego?

İşin hakkında neyi sevmiyorsun?

O que você não gosta sobre o seu trabalho?

İşin çabuk yapılmasını istiyorum.

Eu quero o trabalho feito com rapidez.

İşin yarın başlamıyor mu?

O seu trabalho não começa amanhã?

Bir işin var mı?

Você tem emprego?

Yapacak işin yok mu?

Você não tem trabalho que fazer?

İşin bitmiş olduğunu düşünüyorum.

Eu acho que o trabalho está feito.

İşin kolay olmayacağını biliyorum.

Eu sei que o trabalho não será fácil.

Kış, işin zor kısmını halletmiştir.

O inverno fez a parte mais difícil.

İşin başında bu kadınlar var.

Estas são as mulheres encarregadas do trabalho.

Bu da tabi işin espirisi

Claro que isso é uma piada

İşin ne ? Burada ne yapıyorsun?

Em que você trabalha? O que você faz aqui?

İşin aslın bakarsan, o doğrudur.

De fato, é verdade.

Sanırım o işin ehli biridir.

Eu acho que ele é uma pessoa competente.

Hep birlikte bu işin içindeyiz.

Estamos todos no mesmo barco.

Hâlâ yapacak çok işin var.

Ainda tens muito trabalho pela frente.

Yapacak çok işin var mı?

Você tem muito que fazer?

Odamda senin ne işin var?

O que você está fazendo no meu quarto?

Bir işin olduğu için şanslısın.

Você tem sorte de ter um emprego.

Bırak teknoloji işin çoğunu yapsın.

Deixe a tecnologia fazer a maior parte do trabalho.

Yeni işin hakkında ne düşünüyorsun?

- O que você está achando do seu novo emprego?
- O que você está achando do novo emprego?

İşin çoğu robotlar tarafından görülmektedir.

Grande parte do trabalho é realizado por robôs.

Tom bu işin adamı değil.

O Tom não era a pessoa certa.

- Bu işin kolay olduğunu düşünüyor musun?
- Bu işin kolay olduğunu mu sanıyorsun?

Você acha que este trabalho é fácil?

Bazı komşularımı da işin içine katacağım,

Vou incluir alguns vizinhos,

Kibar feyzo filmi artık işin zirvesiydi

filme feyzo educado era o trabalho de topo agora

şimdi işin diğer bir boyutuna bakalım

agora vamos olhar para outro aspecto do trabalho

Ben bu işin en iyisiyim diyor.

Ele diz que sou o melhor nesse ramo.

Bunu yapma. Bu senin işin değil.

Não faça isso. Não é trabalho seu.

Dün nerede olduğum senin işin değil.

Onde eu estava ontem não é da sua conta.

Senin işin benimki kadar zor değil.

O seu trabalho não é tão difícil quanto o meu.

Bu işin zamanımın çoğunu alacağından korkuyorum.

Receio que este trabalho ocupe a maior parte do meu tempo.

- Bu işte bir şeyler var.
- Bu işin altında bir şeyler yatıyor.
- Bu işin altı yaş.

Há um nó no negócio.

Bu işin tehlikesi ileride ne olduğunu bilmemektir.

pois o perigo é não sabermos o que está à frente,

Bu da işin diğer bir ilginç tarafı

Esse é outro aspecto interessante do trabalho

Sana yaptığın işin miktarına göre ödeme yapılacak.

Você será pago de acordo com a sua quantidade de trabalho.

"Yapacak işin var mı?" "Hayır, pek sayılmaz."

"Você tem alguma coisa para fazer?" "Não, nada mesmo."

Bu işin arkasında Tom'un olduğuna emin misin?

Você tem certeza de que o Tom está por detrás disso?

Ben bu işin içinde yer almak istemiyorum.

Não quero ser envolvido nesse negócio.

Ne işin var burada? Burası benim odam.

O que é que vocês fazem aqui? É o meu quarto.

Hafızamdan silmişim. Şimdi işin en zor kısmı kaldı.

Apaguei-a. Foi a coisa mais difícil de fazer.

Polislerin işin içinde olduğunu söyleyen savcının görevden alınması

demissão do promotor que disse que a polícia estava envolvida

İşin yarısını yaptım ve şimdi bir mola verebilirim.

Eu terminei metade do trabalho e agora vou fazer um intervalo.

İşin 10.000 dolardan daha fazlaya mal olacağını tahmin ediyorum.

Estimo que o trabalho vai custar mais de 10 mil.

Işin doğrusu, seni, yapmak istemediğin şeyi yapman için zorlamam.

Obviamente, não posso obrigá-la a fazer algo que não quer fazer.

Burası işin biraz fazla matematik kısmı olduğu için canınızı sıkmayacağım

Não vou incomodá-lo, porque isso é um pouco de matemática.

Tom tembel bir çocuk değildir, İşin aslına bakarsanız, o çok çalışır.

Tom não é preguiçoso. De fato, ele trabalha duro.

İşin daha ilginç tarafı ise bu fotoğrafta Andrew Carlssin ben de varım diyor

O mais interessante é que Andrew Carlssin nesta foto diz que eu sou muito

İşin daha da kötüsü o dönemde birde o duvarın arkasına bir geçit açıyorlar

Pior que isso, eles abrem uma passagem atrás daquele muro naquele momento

- Bunun sonu iyi değil.
- Bu iş iyi bitmeyecek.
- Bu işin sonu iyi değil.

Isso não vai acabar bem.

İşin garibi, geç bir efsane olmasına rağmen, domuzcuklarla ilgili bu hikaye daha önce biliniyordu

O engraçado é que, embora seja uma saga tardia, essa história dos porquinhos já era conhecida

Çevreci, tehlikeli bir görevde, ülkenin benekli sinsi avcılarının peşinde, ancak yaptığı işin bir bedeli var.

O conservacionista está numa perigosa missão de encontrar os caçadores furtivos às pintas da nação, mas o trabalho tem riscos.

- Neden bir uçurtma uçurmaya gitmiyorsun?
- Yürü git işine.
- Çek arabanı.
- Senin başka işin yok mu?

Por que você não vai soltar pipa?

Korona virüsten öldü. İşin daha acısı ise bu korona virüsünü ilk tespit eden doktor da virüsten öldü.

Corona morreu do vírus. O pior é que o médico que detectou esse vírus corona morreu do vírus.

- Yarı zamanlı bir işin var mı?
- Yarı zamanlı bir işte mi çalışıyorsun?
- Sen yarı zamanlı bir işte mi çalışıyorsun?

Tens um trabalho de meio período?