Translation of "Hakkındaki" in Portuguese

0.005 sec.

Examples of using "Hakkındaki" in a sentence and their portuguese translations:

Onun hakkındaki gerçeği bilmeliyim.

É preciso que eu saiba a verdade a seu respeito.

Tom hakkındaki gerçeği bilmeliyim.

Preciso saber a verdade sobre Tom.

Hayvanlar hakkındaki fıkraları seviyorum.

Adoro piadas sobre animais.

Sincaplar hakkındaki cümleleri severim!

Adoro frases sobre esquilos!

Onun hakkındaki şüphemden kurtulamadım.

- Não pude me livrar da minha dúvida sobre isso.
- Não consegui me livrar da minha dúvida sobre isso.

Kitabım hakkındaki görüşünüz nedir?

Qual a sua opinião a respeito do meu livro?

Okul giysileri hakkındaki düşüncen nedir?

Qual é a sua opinião sobre os uniformes escolares?

Senin hakkındaki her şeyi biliyorum.

- Eu sei tudo sobre você.
- Sei tudo sobre você.

Lütfen siz de konu hakkındaki düşüncelerinizi

Por favor, você acha que pensa sobre o assunto

Ona macerası hakkındaki her şeyi anlattı.

Ela contou-lhe toda a sua aventura.

Senin hakkındaki her şeyi bilmek isterim.

Adoraria saber tudo de você.

Tom, insanların onun hakkındaki düşüncelerini önemsemez.

Tom não se importa com o que as pessoas pensam sobre ele.

Japon eğitim sistemi hakkındaki görüşünüz nedir?

Qual é a sua opinião sobre o sistema de educação japonês?

Kış hakkındaki en kötü şey kardır.

A pior coisa do inverno é a neve.

Konu hakkındaki düşüncelerinizi lütfen yorumlar kısmında belirtin

por favor, indique seus pensamentos sobre o assunto na seção de comentários

Kedimi yiyen Tom hakkındaki hikaye doğru değil.

A história de o Tom comer o meu gato não é verdadeira.

Tom'un bugünkü toplantı hakkındaki mesajını almadın mı?

Você não recebeu a mensagem de Tom sobre a reunião de hoje?

Tom hakkındaki duygularımı gayet açık belirttiğimi düşündüm.

Eu pensei que tivesse deixado perfeitamente claros os meus sentimentos em relação a Tom.

Avrupa Birliği'nin dil politikası hakkındaki görüşün nedir?

Qual é a sua opinião sobre o política linguística da União Europeia?

Matematik doğal olaylar hakkındaki bütün bilginin temelidir.

A matemática é a base de todo o conhecimento exato dos fenômenos naturais.

Ben senin hakkındaki her şeyi biliyorum, Tom.

Eu sei tudo sobre você, Tom.

Hayatı hakkındaki en iyi kitap hayatın kendisidir.

O melhor livro sobre a vida é a própria vida.

Tom zaten senin hakkındaki her şeyi unuttu.

Tom já esqueceu tudo sobre você.

Yaptığın yolculuk hakkındaki her şeyi bana anlat.

Conte-me tudo sobre a viagem que você fez.

Paul Bunyan hakkındaki hikayeyi duymak ister misiniz?

- Vocês gostariam de ouvir a história de Paul Bunyan?
- Você gostaria de ouvir a história de Paul Bunyan?

Fadıl, İslam hakkındaki her şeyi öğrenmek istedi.

Fadil queria saber tudo sobre o Islã.

Tom Mary ve John hakkındaki gerçeği asla öğrenmedi.

Tom nunca descobriu a verdade sobre Maria e João.

Japonca hakkındaki bilgim henüz o kadar iyi değil.

Meu conhecimento da língua japonesa ainda é não é tão bom.

Apollo programı uzay hakkındaki bilgimizi büyük ölçüde ilerletti.

O programa Apollo avançou muito nosso conhecimento do espaço.

Bu soruları cevaplamayı reddetmeniz hakkındaki hukuki dayanak nedir?

Qual é a base legal de sua recusa a responder essas perguntas?

Sizde bu konu hakkındaki düşüncelerinizi lütfen yorumlar kısmında belirtin

Por favor, indique seus pensamentos sobre este assunto na seção de comentários.

Göbeklitepe hakkındaki düşünceleriniz siz de lütfen yorumlar kısmında belirtin

Por favor, indique o que você pensa sobre Göbeklitepe na seção de comentários

Lütfen siz de konu hakkındaki düşüncelerinizi yorumlar kısmında belirtin

Por favor, dê sua opinião sobre o assunto na seção de comentários.

Kral Hrolf hakkındaki efsaneler, geleneksel olarak 'Karanlık Çağlar' olarak bilinen

As lendas sobre o Rei Hrolf vêm de um período tumultuado da história da Europa, tradicionalmente

Bu sefer bir kadın hakkındaki cinsiyetçi söylemleri kayıt altına alındı

desta vez retórica sexista sobre uma mulher foi gravada

Sanırım beni en çok etkileyen şey Tom'un birisi hakkındaki konuşma tarzıydı.

Acho que o que mais me impressionou foi a forma como Tom podia conversar com qualquer pessoa.

Tom sınıf arkadaşlarını dansı erteleme hakkındaki fikirlerini değiştirmeleri için ikna edemedi.

Tom não conseguiu fazer seus colegas de classe desistirem de adiar o baile.