Translation of "Hayvanlar" in Portuguese

0.010 sec.

Examples of using "Hayvanlar" in a sentence and their portuguese translations:

Onlar hayvanlar.

Eles são animais.

Hayvanlar koşar.

Os animais correm.

Hayvanlar konuşamaz.

Os animais não falam.

Hayvanlar ateşten korkar.

Animais têm medo de fogo.

Hayvanlar öldürülmek zorundaydı.

Os animais tiveram que ser mortos.

Hayvanlar ormanda yaşar.

Os animais vivem no bosque.

Bu hayvanlar samimi.

Estes animais são mansos.

Timsahlar gizemli hayvanlar.

Crocodilos são animais misteriosos.

Bütün hayvanlar eşittir.

Todos os animais são iguais.

Çiftlikte hayvanlar vardı.

Existiam animais na fazenda.

- Hayvanlar birbiri ardına öldü.
- Hayvanlar birbiri ardına öldüler.

Os animais morreram um a um.

- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.

Animais selvagens vivem na floresta.

Bütün hayvanlar eşittir ancak bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir.

Todos os animais são iguais, mas alguns são mais iguais do que outros.

- Bu kitap hayvanlar hakkında.
- Bu, hayvanlar üzerine bir kitap.

Este é um livro sobre os animais.

Orangutanlar yarı münferit hayvanlar,

Os orangotangos são animais solitários, semi solitários

O hayvanlar doğada yaşayamayıp

esses animais não podem viver na natureza

Hayvanlar fındık toplamakla meşguldü.

Os animais estavam ocupados coletando nozes.

Hayvanlar hakkındaki fıkraları seviyorum.

Adoro piadas sobre animais.

Bazı hayvanlar cinsiyet değiştirir.

Alguns animais mudam de sexo.

Hayvanlar vegan olmayı seçemez.

Os animais não podem escolher ser veganos.

- Bazı vahşi hayvanlar yok olma eşiğinde.
- Bazı vahşi hayvanlar tükenme eşiğinde.

Alguns animais selvagens estão à beira da extinção.

Hayvanlar hakkında bir kitap okuyorum.

- Estou lendo um livro sobre animais.
- Eu estou lendo um livro sobre animais.

Hayvanlar içgüdüsel olarak hareket eder.

Animais agem por instinto.

Hayvanlar çok küçük kafeslerde tutuluyor.

- Os animais são mantidos em minúsculas jaulas.
- Os animais são mantidos em minúsculas gaiolas.

Bu hayvanlar yok olmanın eşiğindedirler.

Estes animais estão à beira da extinção.

Bu hayvanlar farklı yönlere gidiyor.

Estes animais estão andando em direções diferentes.

Akıllı hayvanlar insanlara yardım edebilir.

Animais inteligentes podem ajudar as pessoas.

Bu, hayvanlar üzerine bir kitap.

Este é um livro sobre os animais.

Avustralya'da çok ender hayvanlar vardır.

Há animais muito raros na Austrália.

Hayvanlar hakkında bir kitap aldım.

Eu comprei um livro sobre animais.

- O vahşi hayvanlar hakkında çok şey bilir.
- Vahşi hayvanlar konusunda bilgisi çoktur.

Ele sabe muito de animais selvagens.

- Bu hayvanlar da çok cana yakın.
- Bu hayvanlar cana da çok yakın.

Estes animais são muito amigáveis, também.

Ay'dan etkilenen tek şey hayvanlar değil.

Os animais não são os únicos que são influenciados pela Lua.

Hayvanat bahçesinde bazı garip hayvanlar var.

Há alguns animais estranhos no zoológico.

Bu filmin yapımında hayvanlar zarar görmüştür.

Animais foram magoados na criação deste filme.

Hayvanlar doğru ile yanlışı ayırt edemezler.

Animais não sabem distinguir certo de errado.

O, hayvanlar hakkında çok şey bilir.

Ele sabe muito de animais.

İnsanlar alet kullanan tek hayvanlar değil.

Os seres humanos não são os únicos animais que usam ferramentas.

İnekler Hindistan'da kutsal hayvanlar olarak düşünülür.

As vacas são consideradas animais sagrados na Índia.

Buz birçok tarih öncesi hayvanlar fosilleştirdi.

O gelo fossilizou muitos animais pré-históricos.

Bu hayvanlar son derece egzotik ve garip.

Os animais são muito exóticos e estranhos.

Her yöne kaçışan bazı küçük hayvanlar gördük.

Eu vi alguns pequenos animais correndo em todas as direções.

Hayvanlar Amerikan yerlileri için insanların daha kutsaldılar.

Os animais eram mais sagrados do que as pessoas para os indígenas americanos.

- Bütün atlar hayvandır ama bütün hayvanlar at değildir.
- Tüm atlar hayvandır ama tüm hayvanlar at değildir.

Todos os cavalos são animais, mas nem todos animais são cavalos.

Ama bazı hayvanlar için değişime ayak uydurmak zor.

Mas, para alguns animais, o ritmo da mudança é demasiado rápido.

Milyonlarca dolarlık bir temizlikten sonra... ...hayvanlar dönmeye başladı.

Mas, após uma limpeza multimilionária, os animais estão a regressar.

İnsanların hayvanlar ve kuşlar üzerinde hakimiyeti var mıdır?

O Homem tem domínio sobre animais e pássaros?

Bizi hasta eden virüslerin birçoğunun kaynağı esasında hayvanlar.

Muitos dos vírus que nos deixam doentes, na verdade, são originários de animais.

Onlar ayrıca eti ve sütü için hayvanlar besledi.

Eles também criavam animais pela carne e pelo leite.

Vahşi doğmuş, acımasız hayvanlar fakat güzel ve müstesna yırtıcılar.

São bestas nascidas para ser selvagens, brutais mas belos predadores.

Bundan faydalanmak için... ...bazı hayvanlar inanılmaz koku duyuları geliştirmiştir.

Para explorar esta vantagem, alguns animais desenvolveram um olfato extremamente apurado.

Evcil hayvanlar sadece bize eşlik etmekten daha fazlasını sunar.

Os animais de estimação nos oferecem mais que simples companhia.

Öte yandan bazı hayvanlar geceyi avantaja çevirir. YAĞMUR ORMANLARINDA GECE

Mas alguns animais tiram proveito da noite. NOITES NA SELVA

Bu süre zarfında... ...hayvanlar âlemindeki en karmaşık görme yetisini geliştirdi.

E, desde então, desenvolveu a visão mais complexa do reino animal.

Donuk geceden sağ çıkan tüm hayvanlar için müjdeli bir değişimdir bu.

Para todos os animais que suportaram as noites geladas, é uma mudança bem-vinda.

Bütün bunlara rağmen bu hayvanlar kâr için canlı hayvan pazarlarına gönderiliyordu.

No entanto, esses animais foram canalizados para os mercados úmidos para obter lucro.

Bu ormanda tilkiler, sincaplar, kirpiler ve diğer birçok küçük hayvanlar yaşar.

Nesse bosque vivem raposas, esquilos, pequenos ouriços e muitos outros animais pequenos.

Şehir ışıkları gece gökyüzünü aydınlığa boğduğundan hayvanlar, yıldızlara bakarak yol bulamaz oluyor.

Com as luzes da cidade a ofuscar o céu noturno, os animais já não conseguem orientar-se pelas estrelas.

"Tamam, bunlar öldürdüğü hayvanlar." Öldürdüğü hayvanlara, küçük izlere ve kumdaki kazılara baktım.

"Certo, está a matar estes animais." Então, procuro mortes, pequenas marcas, escavações na areia,

O hayvanlar üzerindeki zulüm hakkında bir kitap okuduktan sonra et yemeyi bıraktı.

Ela parou de comer carne depois de ler um livro sobre crueldade contra os animais.

Kaplan, gergedan ve karıncayiyen gibi nesli tükenmekte olan hayvanlar Çin'e kaçak yollardan sokuldu.

Animais ameaçados de extinção, como tigres, rinocerontes e pangolins, foram traficados para a China.

Dünya'nın dört bir yanında, vahşi hayvanlar yemek çalmak konusunda daha çok hüner göstermeye başlıyor.

Por todo o mundo, os animais selvagens estão cada vez mais habilidosos a roubar refeições.