Translation of "Derinden" in Portuguese

0.009 sec.

Examples of using "Derinden" in a sentence and their portuguese translations:

Derinden soludum.

Inspirei profundamente.

Hikayeden derinden etkiledim.

A história me comoveu muito.

Birbirlerini derinden seviyorlar.

Eles se amam profundamente.

Hâlâ onlardan derinden kopuktum.

mas continuava profundamente desconectada.

Konuşma dinleyicileri derinden etkiledi.

O discurso tocou profundamente a audiência.

Onun hikayesinden derinden etkilendik.

Nós ficamos profundamente comovidos com a história dela.

Onun konuşmasından derinden etkilendim.

Fiquei profundamente comovido com o discurso dele.

Haber onu derinden üzdü.

A notícia a deixou extremamente triste.

Tom, Mary'ye derinden âşık.

Tom está profundamente apaixonado por Mary.

Seni söyleyebileceğimden daha derinden seviyorum.

Eu te amo mais profundamente do que consigo dizer.

Bu kitap beni derinden etkiledi.

Este livro me impressionou profundamente.

Tom ve Mary derinden âşıklar.

O Tom e a Mary estão muito apaixonados.

...okyanusun ritmiyle derinden bir bağ kuracak.

ficará profundamente ligada ao ritmo do oceano...

- Tom çok rahatsız.
- Tom derinden rahatsız.

Tom está profundamente perturbado.

Bense onun dünyasını daha da derinden görmeye,

por isso, comecei um novo desenvolvimento

Tom Mary'nin tüm yardımları için derinden minnettardır.

Tom está profundamente grato por toda a ajuda da Mary.

Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadına derinden aşık oldu.

Fadil se apaixonou perdidamente por uma mulher muçulmana do Egito.

Ne kadar derinden izole edildiğimi ve hep öyle olduğumu

de repente pude ver com muita clareza

Ben Frida Kahlo'nun hayatına ve çalışmalarına derinden hayranlık duyuyorum.

Eu admiro profundamente a vida e o trabalho de Frida Kahlo.

Tom ellerini Mary'nin omuzlarına koydu ve derinden onun gözlerine baktı.

Tom colocou as mãos nos ombros de Mary e olhou no fundo de seus olhos.

Bu anın şimdiye kadar sahip olduğun her şey olduğunu derinden fark et.

Compreenda profundamente que o momento presente é tudo o que você sempre tem.

- Tom sanat tarihi ile son derece ilgilenmeye başladı.
- Tom, sanat tarihiyle derinden ilgilenmeye başladı.

Tom desenvolveu um grande interesse pela história da arte.