Translation of "Birinin" in Portuguese

0.016 sec.

Examples of using "Birinin" in a sentence and their portuguese translations:

Birinin ölmesi...

Uma presa morta...

Birinin bağırdığını duydum.

Ouvi alguém gritando.

Birinin canı yanacak.

Alguém vai se machucar.

Birinin geldiğini duydum.

Ouço alguém vindo.

Birinin bağırdığını duyduk.

Escutamos alguém gritar.

Birinin adımı seslendiğini duydum.

Ouvi alguém dizer meu nome.

Asla birinin duygularını incitme.

Nunca fira os sentimentos de alguém.

Birinin gittiğini gördün mü?

Você viu alguém sair?

Birinin bunu demesini bekliyordum.

Eu estava esperando alguém dizer isso.

O herhangi birinin olabilir.

Poderia ter sido de alguém.

Tom birinin köpeğini ezdi.

Tom atropelou o cachorro de alguém.

Birinin odaya girdiğini duydum.

Eu ouvi alguém entrar no quarto.

Birinin çığlık attığını duydum.

- Escutei alguém gritar.
- Ouvi alguém gritar.

Bu başka birinin sorunu.

Isto é problema de outra pessoa.

Birinin kapıyı açtığını duydum.

Eu ouvi alguém abrir a porta.

Birinin orada olduğunu sanıyordum.

Pensei que alguém estivesse lá.

Birinin kapıyı çarptığını duydum.

- Ouvi alguém bater a porta.
- Eu ouvi alguém bater a porta.

Okuma birinin kendi kafası yerine başka birinin kafasıyla düşünmeye eşdeğerdir.

Ler equivale a pensar com a cabeça de outra pessoa em vez de com a sua própria.

- Ölen oğlanlardan birinin adı Tom'du.
- Ölen çocuklardan birinin adı Tom'du.

Um dos meninos que morreram se chamava Tom.

Her birinin kendi tadı var.

- Cada um tem o seu gosto.
- A cada um o seu gosto.
- Cada um tem seu próprio gosto.

Birinin üst kata gittiğini duyduk.

Nós ouvimos algúem subindo para o andar de cima.

Bitişik odada birinin konuştuğunu duyuyorum.

Eu consigo ouvir alguém conversando na sala ao lado.

İsa'nın havarilerinden birinin adı Paulus'tu.

Um dos apóstolos de Jesus chamava-se Paulo.

Birinin beni izliyor olduğunu bilmiyordum.

Eu não sabia que alguém estava me mirando.

Birinin bizi burada bulmasını istemiyoruz.

Não queremos que ninguém nos encontre aqui.

Birinin hayatını kurtardın mı hiç?

Você já salvou a vida de alguém?

Birinin bizi izlediğini düşünüyor musun?

- Você acha que há alguém nos vendo?
- Você acha que tem alguém nos vendo?

Tom birinin dikkatini çekmeye çalıştı.

Tom tentou chamar a atenção de alguém.

Her birinin kendi arabası var.

Cada um deles tem um carro próprio.

Birinin teroristi diğerinin özgürlük savaşcısı.

O terrorista de um homem é o soldado da paz de outro.

Birinin adımı çığlık attığını duydum.

Eu ouvi alguém gritar o meu nome.

Herhangi birinin haritası var mı?

Alguém tem um mapa?

Birinin komşusuna yardım etmek sevaptır.

- Ajudar o próximo é praticar uma boa ação.
- Ajudar os vizinhos é uma boa ação.

Birinin beni takip ettiğini düşünüyorum.

Eu acho que alguém me seguiu.

Uzaktan birinin bana seslendiğini duydum.

Ouvi alguém me chamar de longe.

Birinin bana yardım etmesini bekliyorum.

Estou esperando alguém me ajudar.

Benim gibi sohbette kötü olan birinin

E então parece um tanto contraditório,

Bu coşkun enerji birinin gözüne takılıyor.

Esta atividade frenética não passa despercebida.

Her birinin çok önemli olduğunu anlıyorsun.

Apercebes-te que cada um deles é muito importante.

Birinin kapı zilini çaldığını duydun mu?

Você ouviu alguém tocar a campainha?

Ben toplantı odasında birinin olduğunu düşündüm.

Pensei que tivesse alguém na sala de reuniões.

Birinin beni izliyor olduğunun farkında değildim.

Não estava a par de que alguém me assistia.

Herhangi birinin beni görebileceğini düşünüyor musun?

Você acha que alguém pode me ver?

Bugün benim arkadaşlarımdan birinin doğum günü.

Hoje é o aniversário de um de meus amigos.

Herhangi birinin burada olduğumu bilmesini istemiyordum.

Eu não queria que ninguém soubesse que eu estava aqui.

Birinin ne zaman yalan söylediğini söyleyebilirim.

- Eu posso dizer quando alguem está mentindo.
- Eu consigo dizer quando alguém está mentindo.

Birinin bir şeye ihtiyacı var mı?

- Alguém precisa de alguma coisa?
- Alguém está precisando de algo?

Tom birinin ona yardım etmesini istiyor.

Tom quer alguém para ajudá-lo.

Kalabalık otobüste birinin adımı seslendiğini duydum.

Eu ouvi alguém chamar o meu nome no ônibus lotado.

Birinin bu sözleşmeyi Fransızcaya çevirmesi gerek.

Alguém precisa traduzir esse contrato para francês.

Birinin bu kapıyı kapatmasına izin vermeyin.

Não deixe que ninguém feche esta porta.

Birinin annesinden daha yaşlı olması imkansızdır.

Ninguém pode ser mais velho que sua própria mãe.

Tom'un ayakkabılarından birinin altına sakız yapışmıştı.

Tom tinha um pedaço de chiclete grudado na sola de um de seus sapatos.

Tom başka birinin gelmek isteyeceğini düşünmüyor.

Tom não acha que haja mais alguém que queira vir.

Onlar birinin düşünebileceği kadar çok değiller.

Eles não são tantos quanto uma pessoa pode pensar.

Tom, birinin çitten tırmanmasını gördüğünü söyledi.

O Tom diz que viu alguém saltar a cerca.

Ne derler bilirsiniz, birinin çöpü başkasının hazinesidir.

Dizem que o lixo de um é o tesouro de outro.

Birinin aklına cep telefonlarına kamera koymak gelmiş.

É que alguém teve a ideia de pôr uma câmara nos telemóveis.

Bu herhangi birinin yapabileceği bir şey değil.

- Não é algo que qualquer um seja capaz de fazer.
- Isso não é alguma coisa que qualquer um possa fazer.

Henüz başka birinin bunu görmesine izin vermedim.

Eu não deixei mais ninguém ver isto ainda.

Herhangi birinin söyleyecek bir şeyi var mı?

Alguém tem algo a dizer?

- Kimsenin umurunda mı?
- Herhangi birinin umurunda mı?

- Alguém liga?
- Alguém se importa?
- Alguém se preocupa?

Tom başka birinin çalıştığı kadar çok çalışıyor.

Tom trabalha tão duro quanto qualquer outro.

Tom bizlerden birinin Fransızca konuşup konuşamadığını sordu.

Tom perguntou se algum de nós fala francês.

Herhangi birinin hâlâ bir sorusu var mı?

Mais alguma pergunta?

Birinin beni tanımasının oldukça olası olmadığını biliyorum.

Eu sei que é bastante improvável que alguém me conheça.

Avrupa'nın en büyük ve en yabani dağlarından birinin.

das maiores e mais selvagens montanhas de toda a Europa.

Neden bilmiyorum ama her gün birinin zinciri atardı

Eu não sei por que, mas todos os dias alguém acorrenta

Bu görüntünün ise o kayıtlardan birinin olduğunu söylüyordu

Ele disse que essa imagem era um desses registros.

Ve ya birinin çıkarıp çıkarmadığı da mühim değil

E não importa se alguém o tirou

İstasyonun önünde kalabalıktaki birinin benim adımı seslendiğini duydum.

Ouvi alguém chamar meu nome na multidão do lado de fora da estação.

Çok şişman olmak birinin sağlığı için iyi değildir.

Engordar demais não é bom para a saúde.

Bunu yapmama birinin yardım edip edemeyeceğini merak ediyorum.

- Será que alguém poderia me ajudar a fazer isto?
- Eu me pergunto se alguém poderia me ajudar a fazer isso.

Tom gibi birinin ayda kaç para harcadığını düşünüyorsun?

Quanto dinheiro você acha que uma pessoa como o Tom gasta por mês?

Tom asla birinin bir şey yapmasına izin vermez.

Tom nunca deixa ninguém fazer alguma coisa.

Birinin gerçeği söylemesi gerekir ama her gerçek söylenmemelidir.

Deve-se falar a verdade, mas nem toda a verdade deve ser dita.

Bu sadece herhangi birinin yapabileceği bir şey değil.

Isto não é algo que qualquer um consiga fazer.

Ama bilmediğim şey, bunlardan birinin beni hasta edip etmeyeceği.

Mas não sei se este é dos que me podem fazer-me adoecer.

Iki levhanın birbirini ittirmesi veya birinin diğerini ittirmesi sonucu

como resultado de duas placas se empurrando ou uma empurrando a outra

Bu, şimdiye kadarki en büyük soygun alemlerinden birinin başlangıcıydı.

Foi o começo de um dos maiores roubos de todos os tempos.

Bir yeğen birinin erkek kardeşinin veya kız kardeşinin oğludur.

Um sobrinho é o filho de um irmão ou irmã.

Beş kişiden birinin bir araba sahibi olması uzun sürmeyecektir.

Não vai demorar muito para que uma em cada cinco pessoas possua um carro.

- Başka birinin elbiselerini giymeyi sevmem.
- Başkasının elbiselerini giymeyi sevmem.

Não gosto de usar roupas de outra pessoa.

Bir avukat başka birinin paranı almasını önleyen bir kişidir.

Advogado é alguém que impede que outra pessoa venha a ganhar teu dinheiro.

Onun hikayesi herhangi birinin inanması için çok fazla saçma.

A história dele era ridícula demais para alguém acreditar nela.

Organ bağışçısı olmayı kabul edersen, birinin yaşamını kurtarmasına yardım edebilirsin.

Se você concordar em se tornar um doador de órgãos, pode ajudar a salvar a vida de alguém.

Ben sadece birinin neden böyle bir şey yapacağını anlamaya çalışıyorum.

Só estou tentando descobrir por que alguém faria tal coisa.

Birinin neden öyle bir şey çalmak istediğini hayal bile edemiyorum.

Eu não consigo imaginar porque alguém iria querer roubar uma coisa dessas.

Birinin kaç tane kitap okuduğu önemli değil ama hangi kitaplar.

O importante não é quantos livros, mas quais livros você lê.

Ben anadil olarak konuşan birinin bunu o şekilde söyleyeceğinden şüpheliyim.

Duvido que um falante nativo iria dizê-lo desse jeito.

İngilizcede birinin yaşından bahsetmek istiyorsak "to be" fiilini kullanmamız gerekir.

Para dizermos idades, usamos o verbo "to be" em inglês.

Tom herhangi birinin Mary hakkında bir şey bilip bilmediğini sordu.

Tom perguntou se alguém sabia algo sobre Mary.

Birinin ne zaman ölmesi gerektiğine bir doktorun karar vermesi doğru mu?

É certo que um médico escolha quando alguém deve morrer?

Herhangi birinin o filmi bir kereden daha fazla görmek isteyeceğini sanmıyorum.

Eu não acho que alguém gostaria de ver aquele filme mais de uma vez.

Hadi gidip enkazı bulalım. Batıya, dünyanın en zorlu arazilerinden birinin üzerinden uçuyoruz.

Vamos procurar os destroços. Estamos a voar para leste sobre um dos terrenos mais agrestes do mundo.

Sadece çok uzağa gitme riskini alanlar birinin ne kadar uzağa gidebileceğini bilecektir.

Somente aqueles que se arriscam a ir longe demais vão saber quão longe se pode chegar.

Jüpiter ve Satürn her birinin 60'dan fazla uydusuyla birlikte gaz devidirler.

Júpiter e Saturno são gigantes gasosos e cada um tem mais de 60 luas.