Translation of "üstüne" in Portuguese

0.015 sec.

Examples of using "üstüne" in a sentence and their portuguese translations:

Üstüne basmak istemiyorum.

Não quero pisá-la.

Kanyonun üstüne indik.

Estou no topo da ravina.

...ağını üstüne kapadı.

atirar a teia por cima.

Dizlerinin üstüne çök.

Ajoelhe-se.

Birde dünya dönüyor üstüne

e o mundo gira

Yer üstüne inşa çıkıyor

constrói no chão

Dirseklerinizi masanın üstüne koymayın.

Não coloque seus cotovelos na mesa.

Unu rafın üstüne koy.

Coloque a farinha na estante.

Oğlu kayalıkların üstüne düştü.

O filho dele caiu do penhasco.

Üstüne biber ister misiniz?

Quer botar pimenta?

Tom üstüne alınıyor gibiydi.

Tom parece ter tomado isso como algo pessoal.

Masanın üstüne oturma. Kırılabilir.

Não sente na mesa, ela pode se quebrar.

Adacık su üstüne çıkıyor.

A ilhota salienta-se acima da água.

Ben divanın üstüne oturdum.

Sentei no sofá.

Onu masamın üstüne koyun.

- Coloque isso na minha mesa.
- Coloque isso na minha escrivaninha.

- Tom cüzdanını şifoniyerin üstüne koydu.
- Tom cüzdanını konsolun üstüne koydu.

Tom colocou a carteira em cima da cômoda.

Çete, şehrin altını üstüne getiriyor.

Este grupo provoca o caos na cidade.

Dilediği gibi kadın boşayabiliyordu üstüne

como ela deseja, a mulher pode esvaziar

O, kitabı masanın üstüne koydu.

Ele pôs o livro sobre a mesa.

Tom kitabı masanın üstüne koydu.

Tom deitou o livro sobre a escrivaninha.

Tom kitabı masanın üstüne bıraktı.

Tom deixou o livro na mesa.

O bacak bacak üstüne attı.

Ela cruzou as pernas.

Tom bacak bacak üstüne attı.

Tom cruzou as pernas.

Bu kitabı diğerlerinin üstüne koy.

Coloque este livro em cima dos outros.

Tom bir kütüğün üstüne oturdu.

- Tom sentou em um tronco.
- Tom sentou-se num tronco.

Zarfın üstüne yanlış adres yazdım.

Eu escrevi o endereço errado no envelope.

Kitabı hangi sandalyenin üstüne koydun?

Em qual cadeira você colocou o livro?

Tom kapağı kutunun üstüne koydu.

Tom colocou a tampa na caixa.

Tom arabanın üstüne branda çekti.

O Tom cobriu o carro com uma lona.

Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.

Tenho de ter cuidado para não cair sobre a cobra.

Onu al ve ateşin üstüne koy.

Pegue e coloque no fogo.

O, temiz çarşafları yatağın üstüne koydu.

Ela pôs lençóis limpos na cama.

Oturdu ve ayak ayak üstüne attı.

Ela se sentou e cruzou as pernas.

Konsolun üstüne herhangi bir nesne koymayın.

Não coloque nenhum objeto sobre o console.

Tom oturup bacak back üstüne attı.

Tom sentou-se de pernas cruzadas.

Evimin üstüne güneş panelleri monte edeceğim.

Eu vou instalar painéis solares na minha casa.

Kitabımın üstüne bir şey mi döktün?

Você derramou alguma coisa no meu livro?

- Bu çizginin üstünü imzalayın.
- Bu satırın üstüne imza atınız.
- Bu satırın üstüne imza atın.

Assine acima desta linha.

Kablosuz elektriği kullanıp ve üstüne birde dağıtıyorlardı

usando eletricidade sem fio e distribuí-la em um

"Lütfen bunu üst tarafa koyun." "Neyin üstüne?"

''Por favor, coloque isso no topo.'' ''No topo de que?''

Tom oturdu ve bacak bacak üstüne attı.

Tom se sentou e cruzou as pernas.

Dün gece neredeyse bir kokarcanın üstüne basıyordum.

- Eu quase pisei em um gambá ontem à noite.
- Quase tropecei num gambá noite passada.

- Kırık cam üstüne basmayın.
- Kırık cama basma.

Não pise no vidro quebrado.

Shylock açgözlü, üstüne üstlük çok da pintidir.

Shylock é guloso, e pior, muito pão-duro.

Tom çocuklarına yatağın üstüne atlamaktan vazgeçmelerini söyledi.

Tom disse aos seus filhos para que parassem de pular sobre a cama.

Karanlıkta yol alırken üstüne yapışan remora kortejini saymazsak.

Para além da comitiva de remoras que se juntam a ele à medida que se desloca na escuridão.

Siyasi eylemlerin hukukun üstüne çıktığı söylendiğinde insanlar alınıyor.

E as pessoas sentem-se ofendidas quando dizem que os atos políticos acabam acima dos atos legais.

Tom senin için masanın üstüne bir şey bıraktı.

Tom deixou alguma coisa na mesa para você.

- Tam üstüne bastım mı?
- Taşı gediğine oturttum mu?

Eu bati na cabeça do prego?

Tom bankta oturdu ve bacak bacak üstüne attı.

Tom sentou-se no banco e cruzou as pernas.

Bu zarfın üstüne adını ve adresini yazar mısın?

Escreva seu nome e endereço neste envelope.

Oldukça esnek bir çıtanın üstüne. Ve bu şekilde çekebiliyorum.

Prendi-a num ramo de salgueiro e posso retraí-la, assim.

Burası gittikçe daralıyor. Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyız.

Está a tornar-se apertado. Tenho de ter cuidado, para não cair sobre a cobra.

Tom ceketini çıkardı ve onu bir sandalyenin üstüne bıraktı.

Tom tirou o casaco e o colocou em cima de uma cadeira.

- İti an, çomağı hazırla.
- İyi (!) insan lafının üstüne gelirmiş!

Você não morre tão cedo.

Tom her zaman yaptığı gibi anahtarını masanın üstüne bıraktı.

Tom deixou a chave na mesa, como normalmente faz.

Tom bir sincap mıknatısı aldı ve onu buzdolabının üstüne koydu.

O Tom comprou um íman de um esquilo e colocou-o na frigorífico.

- Kutunun altını üstüne getirmemeye dikkat et.
- Kutuyu ters koymamaya dikkat et.

Tome cuidado para não virar a caixa de ponta-cabeça.

Yani mercan kayalıklarında yürüyen bir insan bile, gündüz vakti avcılardan saklanan bir tanesinin üstüne basabilir.

pelo que as pessoas a andar nos recifes podem passar por cima dum que está a esconder-se dos seus predadores durante o dia.

- O, babasının ölümünden sonra firmanın sorumluluğunu üstüne aldı.
- Babasının ölümünden sonra firmanın sorumluluğunu o aldı.

Ele tomou o controle da empresa após a morte de seu pai.

- Anahtarlarımı masanın üstüne bıraktım. Onları bana getirir misin?
- Anahtarlarımı masanın üzerinde bıraktım, onları bana getirebilir misin?

Eu deixei as minhas chaves em cima da mesa. Você pode trazê-las para mim?