Translation of "Düştü" in Finnish

0.013 sec.

Examples of using "Düştü" in a sentence and their finnish translations:

Yapraklar düştü.

- Lehdet putosivat.
- Ne lehdet putosivat.

Onlar düştü.

He putosivat.

Tom düştü.

Tom putosi.

Kim düştü?

Kuka putosi?

Sıcaklık düştü.

Lämpötila putosi.

Enflasyon düştü.

Inflaatio on matala.

Ağaç düştü.

Puu kaatui.

Bu nereden düştü?

Mistä tämä putosi?

Dikiz aynası düştü.

Peruutuspeili irtosi.

Ağaca yıldırım düştü.

Salama iski puuhun.

Tom dehşete düştü.

- Tomia kauhistutti.
- Tomi oli kauhistunut.

O geriye düştü.

Hän kaatui taaksepäin.

O, nehre düştü.

Hän putosi jokeen.

Fiyatlar aniden düştü.

Hinnat tippuivat yhtäkkiä.

Tom çamura düştü.

Tom putosi mutaan.

Kitap yere düştü.

Kirja tipahti lattialle.

Tom ağaçtan düştü.

Tom putosi puusta.

Çocuk yatağa düştü.

- Poika putosi sängystä.
- Poika putosi sängyltä.
- Poika putosi vuoteesta.

Gözlüğün yere düştü.

- Lasisi putosivat lattialle.
- Silmälasisi putosivat lattialle.

Projemiz suya düştü.

- Projektillemme tuli äkkiloppu.
- Projektimme koki mahalaskun.

Tom atından düştü.

Tomi putosi hevosen selästä.

Tom nehre düştü.

Tom putosi jokeen.

O, atından düştü.

Hän putosi hevosen selästä.

Fiyatları aniden düştü.

Hinnat tippuivat yhtäkkiä.

Dün borsa düştü.

Osakemarkkinat putosivat eilen.

Tom attan düştü.

Tom putosi hevosen selästä.

Neden Roma düştü?

- Miksi Rooma hajosi?
- Miksi Rooman valtakunta hajosi?

Tom tuzağa düştü.

Tomi on loukussa.

Tom çatıdan düştü.

Tomi putosi katolta.

O, attan düştü.

Hän putosi hevosen selästä.

Tom havuza düştü.

Tom putosi uima-altaaseen.

Ceketimden bir düğme düştü.

Takistani irtosi nappi.

Erkek çocuk köprüden düştü.

Poika putosi sillalta.

Raftan bir kitap düştü.

- Kirja putosi hyllyltä.
- Kirja putosi hyllystä.
- Kirja putosi kirjahyllystä.

Bir diş dolgum düştü.

- Minulta irtosi paikka.
- Minulta irtosi paikka hampaasta.

Yapraklar peş peşe düştü.

Lehti lehden jälkeen putosi maahan.

Fiyatlar son zamanlarda düştü.

Hinnat romahtivat äskettäin.

Masadan bir çatal düştü.

Haarukka tippui pöydältä.

Tom düştü ve dizini sürttü.

Tomi kaatui, ja hänen polveensa tuli haava.

O düştü ve utanmış hissetti.

Hän epäonnistui ja tunsi itsensä nöyryytetyksi.

Vazo yere düştü ve parçalandı.

- Kulho tippui lattialle, ja hajosi sirpaleiksi.
- Vaasi tippui lattialle, ja hajosi sirpaleiksi.

Düştü ve sol bacağını kırdı.

Hän kaatui ja mursi vasemman jalkansa.

Tom buzun içinden suya düştü.

Tomi putosi jäihin.

Sıcaklık gece eksi yediye düştü.

Elohopea sukelsi miinus seitsemään yön aikana.

Tom düştü ve kolunu kırdı.

- Tomi kaatui ja mursi kätensä.
- Tomi kaatui ja hänen kätensä murtui.

Sıcaklık dün gece sıfırın altına düştü.

- Lämpötila putosi pakkasen puolelle viime yönä.
- Lämpötila laski alle nollaan viime yönä.

Büyükannem düştü ve kalça eklemini kırdı.

Isoäitini kaatui ja mursi lonkkansa.

Tabak elinden kaydı ve yere düştü.

Lautanen luiskahti hänen kädestään ja särkyi lattialle.

Hisse senedi fiyatları keskin bir şekilde düştü.

- Osakkeiden hinnat romahtivat.
- Osakkeiden hinnat putosivat jyrkästi.

Geçen hafta fırtınada mahalleye birkaç ağaç düştü.

Muutamia puita kaatui naapurustossamme viime viikon myrskyn aikana.

Konstantinopolis 1453'te Osmanlı Türklerinin eline düştü.

Osmanit saivat Konstantinopolin haltuunsa vuonna 1453.

Tom çatıdan düştü ve üç kaburgasını kırdı.

Tom putosi katolta ja hänellä murtui kolme kylkiluuta.

Erkek kardeşim ağaçtan düştü ve bacağını kırdı.

Veljeni putosi puusta ja mursi jalkansa.

Önemli bir yük taşıyan bir uçak çöle düştü.

Arvokasta lastia kuljettanut lentokone on tehnyt pakkolaskun aavikolle.

- O üç yıl önce hastalandı.
- O üç yıl önce hasta düştü.

Hän sairastui kolme vuotta sitten.

Suyun seviyesini kontrol etmek için eğildiğinde Tom'un cep telefonu cebinden havuza düştü.

Tomin kännykkä luiskahti taskustaan hänen kumartuessaan tarkistamaan altaan vedenkorkeutta.

- Tom sarhoş ve çok konuşkan oldu.
- Tom sarhoş oldu ve çenesi düştü.

Tomi humaltui ja muuttui hyvin puheliaaksi.

- Çenem düştü.
- Ağzım bir karış açık kalmıştı.
- Ağzım açık kaldı.
- Hayretler içinde kalmıştım.

Minun leuka loksahti.