Translation of "Kalır" in Polish

0.003 sec.

Examples of using "Kalır" in a sentence and their polish translations:

- Sorun çözümsüz kalır.
- Sorun çözülmemiş kalır.

Problem pozostaje nierozwiązany.

Kapı kapalı kalır.

Drzwi pozostają zamknięte.

Alaska ormanlarında mahsur kalır.

Jest uwięziona w lesie na Alasce.

Tom nadiren geç kalır.

Tom rzadko się spóźnia.

- Bir süre burada kalır mısın?
- Lütfen bir süreliğine burada kalır mısın?

Zostaniesz tu na chwilę?

Sekizden üç çıkarsa beş kalır.

Odejmij trzy od ośmiu i dostajesz pięć.

Ondan iki çıkarsa sekiz kalır.

Dziesięć odjąć dwa daje osiem.

Makaklar, bu termal havuzda saatlerce kalır.

Makaki godzinami przesiadują w tym basenie termalnym.

Geceleyin, ormanın meyveleri tamamen onlara kalır.

Nocą mają wszystkie owoce lasu tylko dla siebie.

- Kelimeler onu açıklayamaz.
- Kelimeler yetersiz kalır.

Nie da się tego opisać słowami.

Tom pazartesileri okula genelde geç kalır.

Tom często spóźnia się do szkoły w poniedziałki.

Zaman değişebilir ama insan doğası aynı kalır.

Czasy się zmieniają, lecz natura ludzka pozostaje wciąż ta sama.

Ay'ın parlaklığı arttıkça süper sezgiler biraz atıl kalır.

Kiedy księżyc jaśnieje, superzmysły słabną.

O, her zaman mümkün olduğunca geç saatlere kadar yatakta kalır.

Zawsze zostaje w łóżku tak długo jak może.

Ama beş metrelik hayalet vatozlar bile denizlerdeki en büyük balığın yanında ufak kalır.

Ale nawet pięciometrowe manty bledną przy największej rybie.

- Acele işe şeytan karışır.
- Acele ile menzil alınmaz.
- Acele giden ecele gider.
- Acele yürüyen yolda kalır.

Gdy się człowiek spieszy, to się diabeł cieszy.