Translation of "öldüğü" in Polish

0.002 sec.

Examples of using "öldüğü" in a sentence and their polish translations:

Onun öldüğü gerçektir.

To prawda, że ona nie żyje.

Sahibi öldüğü zaman araba kime aittir?

Komu przypadł samochód po śmierci właściciela?

Tom'un Mary'nin nasıl öldüğü konusunda hiçbir fikri yoktu.

Tom nie ma pojęcia jak umarła Mary.

- Hiçbir yerin ortasında değiliz.
- Kimsenin yaşamadığı, şehirden uzakta bir yerdeyiz.
- Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdeyiz.
- Dağ başındayız.
- Kör itin öldüğü yerdeyiz.

Jesteśmy na kompletnym odludziu.

- Dağ başında kaybolduk.
- Kör itin öldüğü yerde kaybolduk.
- Bu ücra yerde kaybolduk.
- Bu kuş uçmaz, kervan geçmez yerde kaybolduk.
- Bu ıssız yerde kaybolduk.

Zgubiliśmy się na kompletnym odludziu.