Translation of "Derin" in Korean

0.013 sec.

Examples of using "Derin" in a sentence and their korean translations:

Derin nefes alın

숨을 크게 들이쉬고요.

O derin yer altındaydı,

깊은 지하에 있는,

Örneğin derin öğrenme ağına

예를 들어, 딥러닝 네트워크에

...derin vadiler karanlığa gömülüyor.

‎깊은 골짜기가 어둠에 빠집니다

Haydi derin nefes alalım,

숨을 크게 들이쉬고요

Markalaşma, insan ruhunun derin tezahürüdür.

브랜드화는 인간 정신의 심오한 표현입니다.

derin nefes alıp bulutlara bakmak

심호흡을 하고, 구름을 올려다보고,

Kar sandığımdan çok daha derin!

눈이 생각보다 깊습니다!

Iklim değişikliği için derin dekarbonizasyon

예를 들어, 기후변화에 대한 심층 저탄소화 계획이나

Balıkçılar derin sulara ağ atmakta.

‎어부가 깊은 바다에 ‎그물을 내리고 있습니다

derin sohbetlere çok zaman ayırdım

심도 있는 대화에 많은 시간을 할애하고

En derin sezgilerimle bunu harmanlayınca

저의 가장 깊은 직관과 일치합니다.

Bu kesik kötü. Derin bir kesik.

이거 제대로 베였네요, 깊어요

En derin yer beş kilometre aşağıdaydı.

5km 아래에 있었습니다.

Botanik bahçelerde derin akıntılarda balık tutmaya giderdik.

식물원 멀리 자리잡은 시냇가에서 고기도 잡았어요.

Bu derin uyku beyin dalgalarının kombine kalitesi

수면 중 작동되는 기억 전송 장치가

Isının bir kısmı derin okyanusa doğru yayılır

열의 일부가 심해로 들어가면

Ve bu derin deniz bacalarının keşfinden bu yana,

이 심해 열수공들이 발견된 이후로는

Kalp ve duygular arasındaki bu bağlantı oldukça derin.

심장과 감정은 아주 밀접한 관련이 있다는 것을 말이죠.

Derin çamurda birkaç adım atmakta bile çok zorlanıyorum.

이 깊은 진흙탕에서는 몇 걸음 떼기도 힘듭니다

özellikle de az önce bahsettiğim uykunun derin evresi.

제가 방금까지 얘기했던 깊은 수면에 들지 못한다는 점입니다.

Sensörleri derin okyanusa göndermek için gerekli olan enerji.

각종 센서를 심해에 설치하는 일에 소모되는 에너지를 말합니다.

Her gün, derin vadilerden ve izole alanlardan geçerek

매일 가는 데만 1시간이 걸려 가파른 협곡을 지나

Birbirinin üzerinden geçen kökler karmakarışık. Derin bir çamur var.

뿌리가 서로 얽혀 자라 있어요 진흙은 아주 진득하고요

Ne kadar derin ve büyük olursa o kadar iyi!

더 깊이 더 크게 그릴수록 좋습니다!

Geniş, kıllı ayaklarıyla en derin karda bile süzülerek ilerler.

‎넓적하고 털이 무성한 발로 ‎깊은 눈밭을 거침없이 질주합니다

Ama tabii son model bir fırın ve derin donduruculu,

근사한 집에서 혼자이고 싶었습니다.

Körfezin ucundaki balıklara erişmek için... ...derin bir kanal geçmeleri gerek.

‎만 저편의 물고기를 잡으려면 ‎녀석들은 ‎깊은 해협을 건너야 합니다

Bunun sonunda muhteşem bir etkileşim ve derin bir güven oluşabilirdi

‎문어와 상호 신뢰 속에 ‎교감을 나눌 수 있었는데

Oyuk ne kadar derin olursa çapa da o kadar kuvvetli olur.

도랑이 깊을수록 스키가 더 단단하게 고정되죠

Evet, su yeterince derin görünüyor, ama asla yüzde 100 emin olamazsınız.

네, 수심은 충분해 보이지만 100% 확실한 건 없습니다

Ne kadar derin olduğunu bile göremiyorum. Bu tür tünellerin tehlikeli yanı budur.

얼마나 깊은지 보이지도 않아요 이런 갱도는 이래서 위험합니다

Ne kadar su olduğunu bilmenin imkânı yok, derin bir çıkmaz da olabilir.

물이 얼마나 있을지 알 수 없습니다 깊고 막다른 길일 수도 있어요

Gelgit, döllenmiş yumurtaları resifteki aç karınlardan uzağa savuruyor. Onları derin sulara yolluyor.

‎조수는 수정된 알을 싣고 ‎불모지인 암초를 벗어나 ‎심해로 흘러갑니다

Bense dışında olduğumu hissettim. Ve o dünyanın içinde olmak için derin bir özlem duydum.

‎저는 외부인이 된 기분이었어요 ‎자연 속으로 ‎들어가고 싶은 마음이 간절했죠 ‎"18년 후"