Translation of "Yürüdü" in Japanese

0.017 sec.

Examples of using "Yürüdü" in a sentence and their japanese translations:

Sürekli yürüdü.

彼はどんどん歩きつづけた。

Onlar yürüdü.

彼らは歩いた。

Adam köşeye yürüdü.

その男は角を曲がって歩いていった。

Onlar millerce yürüdü.

彼らは何マイルも歩いた。

O aksayarak yürüdü.

- 彼は片足を引きずってあるいた。
- 彼はびっこを引いていた。
- 彼は足を引きずって歩いた。

O sokaklarda yürüdü.

- 彼は町のあちこちを歩き回った。
- 彼は街のあちこちを歩きまわった。

O sessizce yürüdü.

彼は静かに歩いた。

O, önümde yürüdü.

彼は私の前方を歩いた。

Kıyı boyunca yürüdü.

彼は海岸沿いに歩いた。

O, hızla yürüdü.

彼はどんどん歩いていった。

O, ormanda yürüdü.

彼女は森の中を歩いた。

O, eve yürüdü.

彼は家まで歩いた。

Tom odada yürüdü.

トムは部屋の中に入った。

Tom odaya yürüdü.

トムは部屋の中に入った。

Kız yavaşça yürüdü.

少女はゆっくりと歩いた。

Durmaksızın yağmurda yürüdü.

彼は雨の中を歩き続けた。

İskender Phrada'ya doğru yürüdü.

アレクサンドロスはフラダに向かう

Kör adam yavaşça yürüdü.

その目の見えない男の人はゆっくりと歩いた。

Oğlan babasının yanına yürüdü.

その男の子は父親のそばへちょこちょこ走って行った。

O durmadan yağmurda yürüdü.

彼女は雨の中どんどん歩き続けた。

Kaymamak için yavaşça yürüdü.

彼女はすべらないようにゆっくりと歩いた。

Odada ileri geri yürüdü.

- 彼は部屋をあちこち歩いた。
- 彼は部屋の中をあちこち歩いた。

O, benim önümde yürüdü.

彼は私より先に歩いた。

O, eve doğru yürüdü.

彼は家に向かった。

O, kapıya doğru yürüdü.

彼はドアの方へ歩いて行った。

O, bir süre yürüdü.

彼はしばらくの間歩きつづけました。

O, dün parkta yürüdü.

彼はきのう公園を散歩した。

O, orman boyunca yürüdü.

彼は歩いて森を通り抜けた。

O, adamların önünde yürüdü.

彼は部下たちの前を歩いた。

O, Shinjuku'ya kadar yürüdü.

彼女は新宿まで歩いた。

Tom masasına doğru yürüdü.

トムは机の方へ歩いていった。

O, nehir boyunca yürüdü.

彼は川に沿って歩いた。

Tom podyuma doğru yürüdü.

トムは表彰台まで歩いた。

O, ona doğru yürüdü

彼は彼女の方に歩み寄った。

O, cadde boyunca yürüdü.

彼は通りを歩いて行った。

Tom nehir boyunca yürüdü.

トムは川沿いを歩きました。

Tom bütün gün yürüdü.

トムは一日中歩き続けた。

Ken koltuk değnekleriyle yürüdü.

ケンは松葉づえをついて歩いた。

Köpek geriye doğru yürüdü.

犬は後ずさりした。

Onlar üç mil öteye yürüdü.

彼らは更に3マイル遠くへ歩いた。

O odada ileri geri yürüdü.

彼は部屋の中を行きつもどりつした。

O büyük bir hızla yürüdü.

- 彼は速い足取りで歩いた。
- 彼は速いペースで歩いた。

Eve giderken bütün yolu yürüdü.

彼は、家までずっと歩いた。

Bir günde yirmi mil yürüdü.

彼女は1日で20マイル歩いた。

Tom yavaşça Mary'ye doğru yürüdü.

トムはゆっくりとメアリーの方へ歩いていった。

Yarım saatte iki mil yürüdü.

- 彼は半時間で2マイル歩いた。
- 彼は30分で2マイル歩いた。
- 彼は30分で約3km歩きました。

Babası ile kol kola yürüdü.

彼女は父親と腕を組んで歩いた。

Yaşlı hanımefendi tepeye kadar yavaşça yürüdü.

その老婦人はゆっくりと丘を歩いて登った。

Yeni evli çift el ele yürüdü.

その新婚夫婦は手をつないで歩いた。

Yaşlı adam bir baston ile yürüdü.

- 老人は杖をついていた。
- お年寄りが杖をついて歩いていた。

Onlar cadde boyunca yan yana yürüdü.

彼らはとおりを並んで歩いていた。

Treni beklerken platformda ileri geri yürüdü.

彼は列車を待つ間、ホームを行ったり戻ったりした。

Kapıyı iterek açtı ve içeri yürüdü.

彼はドアをぐいと押し開けて入ってきた。

O, çocuklar izleyebilsin diye yavaşça yürüdü.

彼はその子供がついてこられるようにゆっくり歩いた。

O çok dikkatli bir şekilde yürüdü.

彼女は、非常に気を付けて歩いた。

O yavaşça yürüdü böylece çocuklar yetişebildi.

彼はその子供がついてこられるようにゆっくり歩いた。

Neşeli şekilde ıslık çalarak caddede yürüdü.

彼は陽気に口笛を吹きながら通りを歩いた。

Belediye başkanı geçit töreninin başında yürüdü.

市長は行列の先頭に立って歩いた。

O, parmak uçlarına basarak odaya yürüdü.

彼は抜き足差し足で部屋に入った。

Ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

彼女は立ち上がって窓のところまで歩いて行った。

Onlar yol boyunca üçü yan yana yürüdü.

彼らは3人横に並んで道を歩いた。

Çift ay ışığında ele ele tutuşarak yürüdü.

二人は手を取り合って月明かりの中を歩いた。

Tom ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

トムは立ち上がり、窓へと歩いていった。

O kadar hızlı yürüdü ki ona yetişemedim.

彼はとても速く歩いたので、私はついていけなかった。

Aslan bütün gün kafesinin içinde ileri geri yürüdü.

ライオンは1日中おりの中をあちらこちらに歩いていた。

O, yaşlı bir kadın gibi başını eğip yürüdü.

彼女は老婆のように頭を下げて歩いた。

Onun evinin önünde bir ileri bir geri yürüdü.

彼は彼女の家の前を行ったり来たりしていた。

O ona yetişmek için yürüyebildiği kadar hızlı yürüdü.

彼は彼女に追いつこうと精一杯速く歩いた。

7 Aralık 1815'te Paris'teki Lüksemburg Bahçelerine doğru yürüdü.

1815年12月7日、彼はパリのリュクサンブール公園に行進しました。

- Hoşça kal demeden uzaklaştı.
- Hoşça kal demeden yürüdü gitti.

彼女は別れを告げずに立ち去った。

O, kimse onu duymasın diye parmak uçlarına basarak yürüdü.

誰にも聞かれないように彼はつま先でそっと歩いた。

O, büyük bir aceleyle yol boyunca uzun adımlarla yürüdü.

彼はひどく急いで大またで道を歩いた。

Ertesi sabah General Osten-Sacken'in üzerine yürüdü Montmirail yakın kuvvet.

翌朝オステンザッケンの軍がいる モンミライユに向かった

O, o kadar hızlı yürüdü ki o ona ayak uyduramadı.

彼があまり速く歩くので、彼女は付いて行けなかった。

Otoyo, güzel ilkbahar gününün tadını çıkardı ve sahil boyunca yürüdü.

お豊さんは麗らかな春の日を浴び、浜辺を散歩しました。

Soult daha sonra güneye yürüdü ve kendisini Portekiz kralı olarak taçlandırmayı

その後、ソウルトは南に行進し、ポルトを占領しました。そこで、彼は ポルトガルの王

Sonraki bahar, Napolyon'un ordusu Alpler üzerinden İtalya'ya yürüdü. Yolu Lannes'ın öncüsü açtı

次の春、ナポレオンの軍隊はアルプスを越えてイタリアに進軍しました。ランヌの先駆者が先導し、

Kötü bir şekilde sarsılan Lannes bir anlığına tek başına oturmak için yürüdü

ランヌはひどく震え、一瞬一人で座るために立ち去りました

Austerlitz Muharebesi arifesinde, Davout kolordusunu 2 günde 70 mil zorla yürüdü ve

アウステルリッツの戦いの前夜、ダヴーは2日間で70マイルの軍団を強制行進させ、

Ama hızla güneye doğru yürüdü ... ve Agis ile tanıştı. Megalopolis kenti yakınlarındaki savaşta.

しかしアンティパトロスはすぐに南へ向かい メガロポリスでアギス王と対決する

- Tom ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.
- Tom ayağa kalktı ve pencereye gitti.

トムは立ち上がり、窓へと歩いていった。

İki ay sonra, şimdi düşman tarafından kuşatılmış olan Badajoz'u rahatlatmak için tekrar kuzeye yürüdü

2か月後、彼は再び北に向かって行進し、現在敵に包囲されているバダホスを救済

En büyük birliği olan Dördüncü Kolordu oldu ve Üçüncü Koalisyon'u ele geçirmek için doğuya yürüdü.

最大の軍団)になり 、東に進軍して第三次対仏大同盟を結成しました。

Ancak Soult 20.000 adamla kuzeye yürüdü ve Badajoz'u ele geçirdi… ancak Barrosa yakınlarında bir düşman inişinin

ソウルトは2万人の兵士で北に進軍し、バダホスを捕らえました…しかし、 バロッサの近くに敵が上陸したという