Translation of "Odaya" in Portuguese

0.036 sec.

Examples of using "Odaya" in a sentence and their portuguese translations:

Odaya gel.

Entre no quarto.

Birisi odaya girdi.

Alguém entrou na sala.

O, odaya gitti.

Ela veio ao quarto.

Mayuko odaya girdi.

Mayuko entrou na sala.

Tom odaya daldı.

- Tom entrou rapidamente dentro da sala.
- Tom entrou rapidamente dentro do quarto.

Tom odaya yürüdü.

Tom entrou na sala.

Hemen odaya gir.

- Entre no quarto de uma vez.
- Entre logo na sala.

Tom odaya geldi.

Tom entrou na sala.

- Bu odaya kimseyi sokma.
- Bu odaya kimseyi almayın.
- Bu odaya kimsenin girmesine izin vermeyin.
- Bu odaya hiç kimseyi sokmayın.
- Bu odaya hiç kimse girmesin.

Não deixe ninguém nesta sala.

Tom boş odaya bakındı.

Tom lançou um olhar pela sala vazia.

Birinin odaya girdiğini duydum.

Eu ouvi alguém entrar no quarto.

Tam odaya girmek üzereydik.

Estávamos prestes a entrar no quarto.

Onun babası odaya girdi.

O pai dela entrou no quarto.

O, koşarak odaya geldi.

Veio correndo para o quarto.

Odaya girmeye karar verdiler.

Decidiram entrar no quarto.

Odaya girdiğimde herkes şaşırdı.

- Quando entrei na sala, todos se surpreenderam.
- Todos se surpreenderam quando entrei na sala.
- Todos se surpreenderam quando eu entrei na sala.
- Quando eu entrei na sala, todos se surpreenderam.

Tom'un odaya girdiğini duymadım.

Eu não ouvi Tom entrar no quarto.

Tom hıçkırark odaya girdi.

Tom entrou no quarto soluçando.

Odaya girdikten sonra kapıyı kapatacaksın.

Você deve fechar a porta depois que entrar na sala.

Odaya ayaklarının ucuna basarak girdi.

Ele entrou no quarto na ponta dos pés.

Bu odaya girmene izin verilmez.

Você não está autorizado a entrar nesta sala.

O, bu odaya girmiş olmalı.

Ele deve ter entrado nessa sala.

Bir adamın odaya girdiğini gördüm.

Vi um homem entrar no quarto.

Tom ilk olarak odaya gitti.

Tom foi o primeiro a entrar na sala.

Tom odaya giren ilk kişiydi.

Tom foi o primeiro a entrar na sala.

Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.

Bata antes de entrar no quarto.

Tom anahtarları için odaya baktı.

Tom olhou em volta procurando por suas chaves.

Tom odaya girmeye teşebbüs etmedi.

O Tom não tentou entrar no quarto.

O, odaya girdiğinde o ayağa kalktı.

Quando ela entrou na sala, ele se levantou.

Onun odaya gizlice girdiğini fark ettim.

Eu o vi entrar furtivamente no aposento.

Odaya girdiğimde, Tom'u yerde baygın buldum.

Quando eu entrei no quarto, encontrei Tom inconsciente no chão.

Daha büyük bir odaya ihtiyacım var.

Preciso de um quarto maior.

Daha büyük bir odaya ihtiyacım olacak.

Eu vou precisar de uma sala maior.

O, parmak uçlarına basarak odaya yürüdü.

Ele entrou na sala na ponta dos pés.

Ben "Tamam" diyene kadar odaya girmeyin.

- Não entre na sala até que eu diga ''Tudo certo.''
- Não entrem na sala até eu dizer ''Tudo bem.''

Tom bana o odaya gitmememi söyledi.

Tom me falou para não ir para aquela sala.

Bir süre sonra adam odaya girdi.

Após algum tempo, o homem entrou na sala.

Leyla ayrı bir odaya bile taşındı.

Layla até se mudou para um quarto separado.

Tom odaya girdiğinde sorun olacağını biliyordum.

Eu sabia que haveria problema quando Tom entrou na sala.

Tom odaya girdiğinde herkes konuşmayı kesti.

Todos pararam de falar quando Tom entrou na sala.

Bir odaya girmeden önce hiç vurdun mu?

Você nunca bate na porta antes de entrar?

Şu ana kadar hiç kimse odaya giremedi.

Ninguém nunca foi capaz de entrar na sala.

Tom'un daha büyük bir odaya ihtiyacı var.

Tom precisa de uma sala maior.

Tom bir buket çiçek taşıyarak odaya girdi.

Tom entrou no quarto carregando um buquê de flores.

Jim bebeği uyandırmamak için odaya sessizce girdi.

Jim entrou com cuidado no quarto para que ele não acordasse o bebê.

Tom, annesi odaya girdiğinde Mary'yi öpmek üzereydi.

Tom estava quase beijando Maria quando sua mãe entrou no quarto.

Mary odaya geldiğine Tom bir şey söylemek üzereydi.

O Tom estava prestes a dizer alguma coisa quando Mary entrou na sala.

John odaya girdiğinde Tom ve Mary Fransızca konuşuyorlardı.

- Tom e Maria estavam falando francês quando João entrou na sala.
- Tom e Mary estavam falando em francês quando John entrou na sala.

Tom odaya gitti ve Mary'nin nerede olduğunu sordu.

Tom entrou na sala e perguntou onde é que Maria estava.

Tom, ben odaya girdiğimde Mary'nin çektiği resimlere bakıyordu.

O Tom estava olhando as fotos que a Mary tirou quando eu entrei no quarto.

Ben odaya girdiğimde ve ışıkları açtığımda Tom karanlıkta oturuyordu.

Tom estava apenas sentado no escuro quando entrei no quarto e liguei as luzes.

Tom ve Mary Fransızca konuşuyorlardı ama John odaya girince ingilizceye döndüler.

O Tom e a Mary estavam falando em francês, mas eles passaram para o inglês quando o John entrou na sala.

- Tom altı odalı bir ev satın aldı.
- Tom, altı odaya sahip bir ev satın aldı.

Tom comprou uma casa que tem seis cômodos.