Translation of "Ediyorlar" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Ediyorlar" in a sentence and their japanese translations:

- Onlar kavga ediyorlar.
- Kavga ediyorlar.

彼らは戦っている。

Yaralanmaya hücum ediyorlar.

傷へと向かったのです

Onlar sohbet ediyorlar.

その人たちはおしゃべりをしている。

Hırsızı takip ediyorlar.

彼らは泥棒を追跡している。

- Onlar kavga ediyorlar.
- Onlar kavga ediyor.
- Kavga ediyorlar.

彼らは戦っている。

Tüm kaynaklarını seferber ediyorlar.

強制労働や刑務所が登場してから ずっと続けられてきたことです

Atalarının izlerini takip ediyorlar.

‎先祖たちも通った道だ

Ve önemsenmeyi hak ediyorlar.

大事にされるに値するからです

Yarın Tokyo'ya hareket ediyorlar.

彼らは明日東京に発ちます。

Kesinlikle birbirlerinden nefret ediyorlar.

彼らはお互いに心の底から憎んでいる。

Sarılarak sevgilerini ifade ediyorlar.

- 彼らはハグで愛を示している。
- 彼らは抱きしめることで彼らの愛情を表している。

Benzer şekilde tahıl muhafaza ediyorlar,

穀物を同じように保管し

Erkek kardeşler birbirlerinden nefret ediyorlar.

その兄弟は憎みあっている。

İşçiler çalışma şartlarından şikayet ediyorlar.

労働者は労働条件に不平をこぼしている。

Onun gitmesi gerektiğinde ısrar ediyorlar.

彼らは彼が行くことを主張した。

Birkaç politikacı hatalarını kabul ediyorlar.

自分の過ちを認める政治家は、ほとんどいない。

Tom ve Mary kavga ediyorlar.

トムとメリーは喧嘩している。

Onlar her zaman şikâyet ediyorlar.

彼らはいつも不平ばかり言っている。

Kediler vakum temizleyicilerden nefret ediyorlar.

ネコは掃除機が大嫌い。

Fikir adamları eski doktrinlerle mücadele ediyorlar.

知識人の男性達は 古い教義に異を唱えていました

Komitenin bütün üyeleri birbirlerinden nefret ediyorlar.

委員会の全ての委員がお互いに憎みあっている。

İki aday ustalık için mücadele ediyorlar.

2人の候補者が首位を争っている。

Birbirlerinden en içten duygularla nefret ediyorlar.

彼らはお互いに心の底から憎んでいる。

Bu işçiler bir yol inşa ediyorlar.

この労働者達は道路を建設している。

Bu günlerde insanlar burayı ziyaret ediyorlar.

このごろ人がここを訪れる。

Bu restoranda korkunç yemekler servis ediyorlar.

あのレストランはひどいものを食わせる。

Çocuklar sahilde kumdan kaleler inşa ediyorlar.

子供たちは浜辺で砂の城を作っている。

İki kız kardeş birbirleriyle sürekli kavga ediyorlar.

その姉妹はいつも言い争ってばかりいた。

İki kadın parktaki bir bankta rahat ediyorlar.

2人の女性が公園のベンチでくつろいでいる。

Onlar kedi ve köpek gibi kavga ediyorlar.

- 彼らは熱烈にいがみ合っている。
- 彼らは、猛烈にいがみあっている。

O ülkedeki kadınlar özgürlükleri için mücadele ediyorlar.

あの国の女は自由のために戦っている。

Kafeteryada bir fincan kahve içerken sohbet ediyorlar.

カフェテリアでコーヒーを飲みながら話しているよ。

İnsanlar onun yaptığı her hareketi fark ediyorlar.

あの人の一挙手一投足が注目の的です。

Bu bölgede yaşayan Sherpa'lar dağcılıkla uğraşmaya devam ediyorlar...

この厳しい土地のシェルパは 今でも登山支援に従事しています

Onlar tatmin edici bir uzlaşmaya varmak için müzakere ediyorlar.

彼らは満足できる妥協に達するために交渉している。

Bir evi satın almak için onlar paralarını tasarruf ediyorlar.

彼らは家を購入するため貯金をしている。

Meclisteki milletvekilleri soruna bir çözüm bulmak için mücadele ediyorlar.

国会議員は問題の解決に苦慮しています。

Bugünlerde gittikçe daha fazla insan kır yaşantısını şehir yaşantısına tercih ediyorlar.

今日ますます多くの人が、都会より田舎の生活を好むようになっています。

Jeff ve Mia boşanmayı önlemek için son bir çaba sarf ediyorlar.

ジェフとミアは何とか離婚だけは避けようと必死になっている。

Bununla birlikte, Çin'de, onlar "insan hakları" için bir kelime kullanmıyor fakat bunun yerine onu "temel haklar" olarak ifade ediyorlar.

しかし、中国では、「人権」という言葉が使われず、基本的権利と表記される。

- Okulda öğle yemeği servisin var mı?
- Okulda size öğle yemeği servis ediyorlar mı?
- Okulda size öğle yemeği getiriyorlar mı?

学校給食がありますか。