Translation of "Takip" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Takip" in a sentence and their japanese translations:

Seni takip etmiyorum.

- 君の言っていることはよくわからない。
- あなたのおっしゃることが、どうもよく分かりません。

Onu takip ettim.

私は彼の後ろに付いて行った。

Ben takip edeceğim.

私は後からついていきます。

Takip ediliyor muyuz?

追いかけられるの?

Hırsızı takip ediyorlar.

彼らは泥棒を追跡している。

Kuralları takip etmelisin.

規則に従わなければなりませんよ。

Seni takip edemiyorum.

あなたの言う事が理解できません。

Atalarının izlerini takip ediyorlar.

‎先祖たちも通った道だ

çocuk nesillerini takip etmiyor.

追跡している国はありません

Onun tavsiyesini takip edebilirsin.

君は彼の忠告に従ったほうがよい。

Onun mantığını takip edemem.

彼の論理にはついていけない。

Tom beni takip ediyor.

トムは私につきまとっている。

Tom'un örneğini takip etmelisin.

トムを見習いなさい。

Beni takip ediyor muydun?

- 私のあとをつけてたの?
- 私についてきてたの?

Suçlunun izlerini takip ettik.

私達は犯人の足跡をたどっていった。

Aile bütçemizi takip edemiyorum.

私はうちの家計がどうなっているか分からない。

Dedektifler onu takip ettiler.

刑事たちは彼を追跡した。

Köpek beni takip etti.

いぬが後についてきた。

Onun tavsiyesini takip etmelisin.

あなたは彼の忠告を聞くべきだ。

O yıldızı takip edin.

その星について行きなさい。

Takip etmek istemiyor musun?

一緒について来たくないの?

Hadi, beni takip et.

さあ、私についていらっしゃい。

Takip cihazı burada olduğunu söylüyor.

この中のようだ

Kaygı ve endişeyle takip ediyor.

不安や恐怖を感じています

Sizi hayatınız boyunca takip edecek.

一生付いてまわる記録です

Annelerinin sesini takip etmeleri zorlaşıyor.

‎母親の声が聞こえにくい

Dişi lider burnunu takip ediyor.

‎メスは嗅覚を信じて進む

Avustralya'dayken tüm harcamalarımızı takip ettik.

我々はオーストラリアにいる間、お金の使い道を把握していた。

Ben senin mantığını takip edemem.

私は君の論理についていけない。

İyi tavsiye anlaşılmazsa takip edilemez.

良い助言であれ、理解していなければ、それに従うことは出来ない。

Arabanın bıraktığı izleri takip ettiler.

彼らはその車が残していった跡を追った。

- Tom'u izle.
- Tom'u takip et.

トムに従え。

Tom, Mary'yi Twitter'da takip ediyor.

トムはツイッターでメアリーをフォローしている。

Biz geyiklerin izini takip ettik.

私たちは鹿の通ったあとをたどった。

Trafik kurallarını takip etmek önemlidir.

交通ルールを守ることは大切だ。

Avcı ayının izlerini takip etti.

猟師は熊の足跡をたどった。

Tom bisikletinde otobüsü takip etti.

トムは自転車でバスを追いかけたんだ。

Beni neden sadece kadınlar takip ediyor?

どうして女性しか 私をフォローしていないのでしょう?

Erkeklerin beni takip etmesi çok iyi.

男性がフォローしたがるのです

Binlerce çocuğun yaşam sürecini takip ediyor.

生涯を追跡調査しました

Sıkı bir diyet takip etmek önemlidir.

食事療法にきちんと従うように。

Nereye giderseniz gidin, sizi takip edeceğim.

たとえあなたがどこへ行こうとも、私はついていきます。

O, babasının ayak izlerini takip etti.

彼は父親の例にならっていった。

Bu gelenek çoğu evde takip edilir.

この慣習はたいていの家庭で守られている。

Polisler kaçan bir mahkûmu takip ediyor.

- 警察は脱獄した犯人を追跡している。
- 警察は脱獄囚を追っている。

Nereye giderseniz gidin sizi takip edeceğim.

私はどこへでも、あなたに行くところへ付いて行きます。

Bu gezideki tüm giderleri takip edeceğim.

今回の旅行での出費は全部つけておくつもりである。

Bir sivrisinek sürüsü onu takip etti.

蚊の群れが彼を追った。

Köpek kuyruğunu sallayarak sahibini takip ediyordu.

犬は尻尾を振って、主人を追いました。

Anne Alice'in onu takip etmesini belirtti.

母はついてくるようにアリスに合図した。

Bir gün beni takip ediyordu. Ve bir ahtapotun seni takip etmesi inanılmaz ötesi bir şey.

‎彼女は僕を追いかけていた ‎すごいことだ

Ama en azından takip edebileceğimiz izler var.

とりあえず足あとを追う

Bu tünelden çıkmak için ışığı takip edeceğiz.

トンネルからの光を追って 出よう

Mağaranın derinliklerindeki  kurt izlerini mi takip edelim?

跡を追ってほら穴の奥へ?

Son attığı tweetleri takip etmek çok kolay.

すぐ頭がいっぱいになります

Fred annemi gittiği her yerde takip etti.

フレッドは私の母が行くところ何処へでも付いて行った。

Adamın onu takip ettiğini fark edince korktu.

その男がつけてくることに気づいて彼女は恐くなった。

Beni takip et ve sana yolu göstereceğim.

私について来なさい、道を教えます。

Nereye giderse gitsin köpeği onu takip eder.

彼の犬は、彼の行くところへはどこへでもついていく。

Keşke o zaman onun talimatlarını takip etseydim.

あの時彼の指示に従っておけばよかったなあ。

İnsanlar diktatörü koyun sürüsü gibi takip ettiler.

庶民はまるで羊のように独裁者の後ろにしたがった。

- Lütfen beni izleyiniz.
- Lütfen beni takip ediniz.

私の後に付いてきて下さい。

- Onun örneğini izleyin.
- Onun örneğini takip edin.

彼を手本にしなさい。

- Onu izle.
- Onu takip et.
- Onu izleyin.

後をつけろ。

Umut verici görünen her şeyi takip edin.

見込のありそうなことは何でも見失わないことだ。

Bakalım, bu takip cihazına göre Dana kesinlikle yakınlarda.

この発信器によると デーナは近くにいる

Aynı zamanda takip edilecek bir şey de sunuyor.

それに川をだどって行ける

Aynı zamanda takip edilecek bir şey de sunuyor.

それに川をたどって行ける

Sermaye ve gayretle takip etmek için çaba göstermeliyiz.

それが世界中で 経済的にも 社会的にも影響を及ぼすのです

Hapsedilmeyi takip eden ilk 3 gün içinde gerçekleşiyor

収監から3日以内に発生します

Yalnız bir erkek bile sürünün çağrısını takip eder.

‎単独のオスも群れの声に ‎寄ってくる

Birbirlerini takip edebilmek için doğuştan gece ışıkları var.

‎これなら夜でも ‎お互いの位置が分かる

Demek izleri takip edip suyumuzu tazelememiz gerektiğini düşünüyorsunuz?

動物のあとを追って 水を補充すべきだと?

Takip eden yıllarda Venedik, Bizans İmparatorluğu'ndan bağımsızlığını kazandı.

その後数十年 ヴェニスはビザンティン帝国から 独立した勢力であり続けた

Bedeni hafifçe öne eğilmiş, kokunun izini takip ediyordu.

‎前傾姿勢で ‎においをたどっている

Yapman gereken tek şey onun tavsiyesini takip etmek.

君は彼の助言に従えさえすればよい。

Babandan onun tavsiyesini istemelisin ve onu takip etmelisin.

君はお父さんの助言を聞いてそれに従うべきだ。

- Biz onun dersini izlemeliyiz.
- Onun örneğini takip etmeliyiz.

我々は彼を手本とすべきだ。

Mary nereye giderse gitsin, koyunlar onu takip eder.

メアリーがいくところならどこへでも、羊がついてくる。

Annem Alice'e kendisini takip etmesi için işaret etti.

母はついてくるようにアリスに合図した。

- Pazardan sonra pazartesi gelir.
- Pazartesi, pazarı takip eder.

日曜日の次に月曜日がくる。

Gelişmeleri takip etmek için üç çeşit gazete okurum.

私は時勢に遅れないように3種類の新聞を読んでいる。

- Beni takip etmeni istiyorum.
- Bana ayak uydurmanı istiyorum.

こちらの調子に合わせてください。

O nereye giderse gitsin, çocuğu onu takip eder.

彼女がどこへ行っても彼女の子供はつきまとう。

Onları takip ettiğimizde daha fazla üretken ve başarılı oluyoruz.

好奇心に従うことで 私達は より生産的になり 満足できます

Ve eğer medeniyeti arıyorsanız bir nehir bulduğunuzda, takip edin.

文明を探すなら 川に沿って進めばいい

Sonraki yıl, Soult'un birlikleri Jena Savaşı'nda ve onu takip

翌年、ソウルトの軍団はイエナの戦いで重要な役割を果たし、

Ancak avantajını takip edemedi ve savaşın taktiksel idaresini başkalarına

しかし、彼は自分のアドバンテージを追跡することができず、戦いの戦術的な扱い を他の人に

"Acaba su altında iz takip edilebilir mi?" diye düşündüm.

‎海でも生き物の軌跡を ‎たどれるだろうか

Çünkü her gün gidip onu takip etmeye çalışmanın yoruculuğu,

‎それまでは毎日 ‎彼女を追うのに必死だった

Gelişme günlük olarak takip edilir ve bir veritabanında saklanır.

進行状況は毎日確認され、データベースに記録される。

Sosyal görevliden Stevenson ailesi hakkındaki bilgiyi takip etmesi istedi.

その社会奉仕家はスチブンソン家に関する情報をあくまでも追跡するよう求められた。

O, diğerlerini ve onların örneğini takip ederek golf öğrendi.

彼は見よう見まねでゴルフを覚えた。

AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.

エイズ調査の分野におけるすべての変化を追い続けることはできない。

Başkalarının bu özelliğine hayranlık duyup onları takip etme eğiliminde oluruz.

リスクを省みない他人の特質に憧れ 追従したがる傾向にあるので

Evet, bakın. Takip cihazı, Dana'nın... ...hâlâ o tarafta olduğunu gösteriyor.

発信器によるとデーナは まだこの下にいる

Zor kazandıkları kazançlarını takip etmek için göndermeyeceği söylendiğinde öfkeyle patladı:

怒りで爆発しました。

Kesilir ve yollarını vadileri oyarak açarlar. Bu takip etmek için iyidir,

道を切り開いて 谷を抜けるのさ たどって行けるが

Finans merkezini takip etmenin iyi para kazandıran bir iş olduğunu biliyordum

金融の仕事は高給だと 分かっていましたが

Takip eden kanlı savaşta, Davout'un birlikleri, Fléches toprak işlerine önden saldırıyı yönetti.

その後の血なまぐさい戦いで、ダヴーの軍団はフレッシュの土工所への正面攻撃を主導しました。