Translation of "Biçimde" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Biçimde" in a sentence and their japanese translations:

İnanılmaz biçimde yorgunum.

超疲れた!

Sessiz biçimde konuş.

小さい声で話してください。

Dramatik bir biçimde değişti.

劇的に変化しています

Borsa ciddi biçimde durgun.

株式市場はひどい状況にある。

Parti güzel biçimde geçti

パーティーは大成功だった。

Bildirim kötü biçimde basıldı.

その通知はひどい印刷だった。

Iklimin etkilerini belirgin biçimde düşürebilir.

気候による影響を大幅に 減らせるそうですが

östrojenlerimizle dengeli bir biçimde çalışır.

エストロゲンと反比例の関係があります

Sürekli bir biçimde pozitif olmalısınız.

どんな時でも Be positive (プラス思考)でなければなりません

Ona iğneleyici bir biçimde takılmaya,

人をあざける 軽んじる

Borsa bugün şaşırtıcı biçimde sakindi.

株式市場は今日は驚くべき動きはなかった。

Kral, krallığını adil biçimde yönetti.

王は自分の王国を公正に治めた。

Doktor hastaya ciddi biçimde baktı.

医者は威厳ある態度で患者を診察した。

Güneş olmasa hiçbir biçimde yaşayamayız.

- 太陽がなければ、我々は生きてゆけないだろう。
- 太陽がなければ、我々は生きていられないだろう。
- もし太陽がなかったら、私たちは全く生きられないだろう。

Onlar uyumlu bir biçimde yaşıyorlar.

彼らは仲良く一緒に暮らしている。

Rakibini sert bir biçimde eleştirdi.

彼は自分のライバルをひどくこきおろした。

Önerisini çok nazik biçimde yaptı.

彼はとてもたくみに提案をした。

Trafik kazasında ciddi biçimde yaralandı.

彼はその交通事故で大怪我をした。

Şaşırtıcı biçimde, şarkı söylemede iyiydi.

驚いたことに、彼は歌が上手かった。

Fransızca konuşabilir, üstelik akıcı biçimde.

彼女はフランス語が話せる。しかも流ちょうに。

Bir hediyeyi özenli biçimde seç.

贈り物は慎重に選びなさい。

Fransızcayı akıcı biçimde konuşmak istiyorum.

フランス語をスラスラと話してみたいな。

Lütfen ölçülü bir biçimde davran.

軽挙妄動を慎んでください。

Tom derin biçimde içini çekti.

トムは深いため息をついた。

Bunlar kurallardır; uygun biçimde davranın.

これが規則なのだから、それに従って行動しなさい。

Bu kitap güzel biçimde resimlenmiş.

この本には美しい挿絵が入っている。

Bu oda korkunç biçimde soğuk.

この部屋はひどく寒い。

Tom derin biçimde nefes aldı.

トムは深く息を吸い込んだ。

Sanırım fazla hızlı biçimde konuştum.

私、早口だったと思うんだ。

Gezegen tuhaf bir biçimde diskle bağlantılıydı.

惑星は円盤と奇妙に つながっていました

Bunun bir parçası olacak biçimde tasarlayın.

バラバラに分解できるように 製品をデザインすること

Açıklama hiçbir biçimde tatmin edici değil.

- その説明は決して満足するものではない。
- その説明は決して満足すべきものではない。

Kız trafik kazasında kötü biçimde yaralandı.

その少女は交通事故でひどくけがをした。

Yazar cinayet davasını inandırıcı biçimde açıkladı.

その作家は殺人事件を生々しく描写した。

Ev çok kötü biçimde inşa edildi.

その家はひどい建てつけだった。

Onları çok içten bir biçimde karşıladı.

彼女は彼らを暖かく歓迎した。

Haksız biçimde muamele edilmekten şikâyet etti.

彼は不公平に扱われたのに不平を言った。

Belediye başkanını sert bir biçimde eleştirdi.

彼は厳しく市長を講評した。

O biçimde konuşan insanlardan nefret ederim.

ああいう話し方する人って、大っ嫌い。

O akıcı bir biçimde Çince konuşur.

- 彼は中国語を流暢に喋る。
- 彼は中国語をすらすらと話します。

Ciddi bir biçimde bunu demek istiyor.

彼は本気で言っている。

Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş.

キムはすごく魅力的な服装をしている。

Ölüm, hangi biçimde olursa olsun, iğrençtir.

死が、どんな形であれ、おぞましいものです。

Daha kolay anlaşılacak biçimde açıklayın lütfen.

もっと分かりやすく説明してよ。

Bu çocuk normal bir biçimde büyüdü.

この子はすくすくとよく育ちました。

Sınavı çok başarılı bir biçimde geçtim.

見事テストに合格しました。

Birçok erkek savaşta ağır biçimde yaralandı.

多くの兵士が戦いでひどいケガを負った。

Bilim sayesinde evreni oldukça iyi biçimde kavrayabiliyoruz.

科学のおかげで私たちは 宇宙を深く理解できています

Hızlı bir biçimde yeniden tanımlayan kentsel dönüşümde,

この地域のアイデンティーと 人口の構成を

Kayalar Japon tarzı bahçede güzel biçimde düzenlendi.

その日本庭園には石が見事に配置されている。

Kızı ağır biçimde cezalandırma; onun huyuna git.

その少女を厳しく罰しないで。もう少し大目に見てやって。

O, çocuğu yumuşak bir biçimde yere yatırdı.

彼女は子供をそっと寝かせた。

Onun sekreteri üç dili iyi biçimde konuşabiliyor.

彼の秘書は3カ国語が上手に話せる。

Aile beni çok sıcak bir biçimde karşıladı.

その家族は私を暖かく迎えてくれた。

Ben dili güzel biçimde kullanan insanları severim.

言葉遣いの綺麗な人が好きです。

Lütfen yemekten önce ellerinizi uygun biçimde yıkayın.

食事をする前に手をちゃんと洗ってください。

Öyle kaba bir biçimde konuşulmaya alışkın değilim.

私はそんな不作法なやり方で話しかけられることになれていない。

Büyükbaba merdivenlerden düştü ve ciddi biçimde yaralandı.

おじいちゃんが階段から落ちて大怪我をした。

Japonya'da gayrimenkul fiyatları anormal bir biçimde artıyor.

不動産の価格が日本では異常なほどに高騰してきた。

Bu sabah kalktığımda ağır biçimde yağmur yağıyordu.

- 今朝起きたら雨が激しく降っていました。
- けさ起きたときひどく雨が降っていた。

Nasıl tıpkı eski biçimde yaşamaya devam ederdik ki?

なぜ前と変わらない生活を していられるのでしょう?

Bu şey farklı bir biçimde iki-likten bahsetti.

それはこの二重性を 別の視点から表現します

İnsanlık nükleer enerjiyi barışçıl biçimde kullanarak başarılı olacaktır.

人類は原子力を平和に利用するのに成功するだろう。

Hatalarla dolu uyduruk biçimde yazılmış bir raporu karalama.

急いで報告書を書いて間違いだらけにならないようにしなさい。

Kanadı ciddi biçimde hasar görmüş bir kuş buldum.

羽に深い傷を負った小鳥を見つけました。

Bu kitabı okumak şaşırtıcı biçimde kolay, değil mi?

案外、この本は読みやすいね。

Sen her şeyi harika bir biçimde yapıyor olmalısın.

すべて順調にいっていらっしゃることでしょう。

Mary eve giderken beklenmedik bir biçimde John'a rastladı.

家に帰る途中、メアリーはジョンにばったり会った。

Elinizden geldiği kadar kendinizi açık biçimde ifade edin.

できるだけはっきりと自分の考えを述べなさい。

Motosikletler güzeldir. Trafik sıkışıklığında bile sorunsuz biçimde ilerleyebilirsin.

バイクはいいなあ、渋滞の中でもすいすいと通り抜けられて。

Harika ya da korkunç bir biçimde çarpan bir yıldırımdır.

素晴らしいものや ひどいものをもたらします

O yaşlı bir adam ve o biçimde muamele edilmelidir.

- 彼は老人なのだから、老人として扱わなければならない。
- 彼は老人なのだから、それなりに扱わなければいけない。

Patronunun bürosuna girmeden önce derin bir biçimde nefes aldı.

彼は上司のいる部屋に入る前に深呼吸をした。

Onun Amerikalı kadar akıcı bir biçimde İngilizce konuştuğunu duydum.

彼女がアメリカ人のように流暢に英語を話しているのを聞きました。

Servetin adil bir biçimde dağıldığı bir toplum hayal ediyorum.

わたしは国の富が公平に分配される社会を夢見ている。

- Durum çarpıcı bir biçimde değişti.
- Durum önemli ölçüde değişti.

事態は大きく変わった。

Ben Kyoto'yu ve aynı biçimde Nara'yı ziyaret etmeyi planlıyorum.

私は京都と、そして奈良にも訪れる計画を立てている。

Ve orada giderek artan biçimde, hisse kârları ve net gelirler

そこではますます利益と金融収支が

Sabit bir biçimde durarak elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı.

彼はじっとすわって、できるだけ良い印象を与えようとした。

Onlar iki adam için tuhaf biçimde yakınlar, öyle düşünmüyor musun?

男同士にしては変に仲がいいね。

Bu politikanın bir sonucu olarak fiyatlar sert bir biçimde yükseldi.

この政策の結果、物価が大幅に上昇した。

Onlar Almanya'yı sert bir biçimde cezalandıracak bir antlaşma talep ettiler.

彼らはドイツを厳しく罰する条約を要求した。

Onun bir Amerikan vatandaşı kadar akıcı bir biçimde İngilizce konuştuğunu duydum.

彼女がアメリカ人のように流暢に英語を話しているのを聞きました。

İşleri çok uyduruk bir biçimde yapıyorsun. Lütfen işleri daha dikkatli yap.

お前は物を雑に扱い過ぎる。もっと丁寧にやれよ。

- Bir trafik kazasında ciddi biçimde yaralanmıştı.
- Bir trafik kazasında ciddi şekilde yaralandı.

彼は交通事故で重傷を負った。

Bir türbe ziyaretine gelen çift, "Çocuğumuzun sağlıklı biçimde büyümesine dua ettik" dedi.

お宮参りで訪れた夫妻は「子供が健やかに育つことを祈りました」と話していた。

Yanıtın çok takdir ediliyor ve bizim daha etkili biçimde hazırlanmamıza olanak sağlayacak.

お返事をお待ちしております。またお返事をいただくことにより、私どもはより効率よく会議の準備をすることができます。

- Lütfen oturun.
- Lütfen oturmuş biçimde kalın.
- Lütfen oturmaya devam edin.
- Lütfen ayağa kalkmayın.

どうぞ、そのままお座りになっていてください。

O durumu bu kadar mantıklı bir biçimde ortaya koyarken benim ne demem gerekiyor?

あんな風に理路整然と話されちゃうと、こっちは何も言えないよな。

- Bay Nakajima İngilizceye ek olarak Almancayı akıcı biçimde konuşabiliyor.
- Bay Nakajima, İngilizcenin yanı sıra, akıcı Almanca konuşabilir.

中島さんは英語に加えて、ドイツ語も流暢に話せる。

- Bu uçak 400 tane yolcuya, oldukça rahat bir biçimde yer sağlıyor.
- Bu uçak rahatça 400 yolcu taşıyabilir.

この飛行機は楽に400人運ぶことができる。

- Öğretmenler bütün öğrencilerine tarafsız davranmalılar.
- Öğretmenlerin, öğrencilerinin tümüne tarafsız bir biçimde davranmaları gerekir.
- Öğretmenlerin, bütün öğrencilerine tarafsız bir şekilde davranmaları gerekir.
- Öğretmenlerin, bütün öğrencilerine tarafsızca davranmaları gerekir.
- Öğretmenlerin, bütün öğrencilerine tarafsız olarak davranmaları gerekir.

教師はすべての生徒を不公平なく扱うべきだ。