Translation of "Baktım" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Baktım" in a sentence and their japanese translations:

Resme baktım.

私はその写真を見ました。

- Ben pencereden dışarı baktım.
- Pencereden dışarı baktım.

私は窓から外を見た。

Kelimeye sözlükte baktım.

その単語を辞書で調べた。

Ben kutuya baktım.

箱の中を覗き込んだ。

Ben dolaba baktım.

- 私は戸棚を覗いた。
- 戸棚の中は見たよ。

Ben denize baktım.

私は海を見下ろした。

Kelimelere sözlükten baktım.

- 私は辞書でそれらの単語を引いた。
- 私は自分の辞書で、そうした言葉の意味を調べた。

Onun gözlerine baktım.

私は彼の目をまともに見た。

Ben notlarıma baktım.

自分のメモを見た。

Ben adama baktım.

- 私はその男をじっと見た。
- 私はその男性を見つめた。

Onun yüzüne baktım.

私は彼女の顔をじっと見つめた。

Fiyat etiketine baktım.

- 値札が見えた。
- 値札を見た。

Sonra bir baktım ki

‎彼女の動きは・・・

Onun yüzüne dikkatlice baktım.

私は注意深く彼の顔を見た。

Yaptığı kekin tadına baktım.

彼女が作ったケーキを試食した。

Hasta kız kardeşime baktım.

私は病気の姉をいたわった。

- Etrafıma bakındım.
- Etrafıma baktım.

僕は周りを見回した。

Ona patron olarak baktım.

私は彼をボスとみなした。

Pencereden dışarı manzaraya baktım.

- 私は窓から風景を眺めていた。
- 私は窓からの景色を眺めた。

Tarifede varış saatine baktım.

私は時刻表でその到着時間を調べた。

Bakabildiğim kadar sözlüğe baktım.

私はできるだけ多くの辞書を調べた。

Baktım ama hiçbir şey görmedim.

私はよく見たが、何も見えなかった。

Partime geleceğine kesin gözüyle baktım.

君は勿論パーティーにくることと私は思っていた。

Kutuyu açtım ve içine baktım.

私は箱を開けて中を見た。

Ben durdum ve onlara baktım.

私は立ち止まってそれらを見つめた。

İri ve parlak gözlerinin içine baktım

輝きのある大きな瞳を見つめる

Benim tarafımda olduğuna kesin gözüyle baktım.

君は当然、僕の味方だと思っていたよ。

- Saatlerce denize baktım.
- Saatlerce denizi seyrettim.

何時間も海を眺めた。

Senin bizimle geleceğine kesin gözüyle baktım.

てっきりあなたが我々といっしょに来られるものと思っていました。

Etrafa baktım ama bir şey görmedim.

辺りを見回したが、何も見えなかった。

Garajın penceresinden baktım, gördüğüm beni şaşırttı.

- しゃっこ  そこで見たのはかなりびっくりしました。
- 車庫の窓から見ました。そこで見たのはかなりびっくりしました。

Onun razı olacağına kesin gözüyle baktım.

彼が承諾するのはもちろんのことだと思った。

Telefon rehberinde onun telefon numarasına baktım.

電話帳で彼の電話番号を調べた。

Her yere baktım ama cüzdanımı bulamıyorum.

- あらゆる所を捜したが札入れは見つからない。
- あらゆるところを捜しましたが、札入れが見つからないのです。
- いたるところを捜したんだけど、俺の財布が見つからないんだよ。

Onun yarışı kazanacağına kesin gözüyle baktım.

私は彼が競争に勝つのは当然だと思った。

Tehlikenin farkında olduğuna kesin gözüyle baktım.

私は当然君がその危険に気がついているものと思った。

O sırada dokuz yaşında olan Tucker'a baktım,

私はタッカーを見ました この時タッカーは9歳でした

Bütün çevreye baktım ama orada kimseyi göremedim.

私は辺りをすっかり見渡したが、その辺りには誰も見あたらなかった。

Bir telefon rehberinde onun telefon numarasına baktım.

- 私は電話帳で彼の電話番号を調べた。
- 私は電話帳で彼の番号を調べた。

Sonra bir baktım ki yuvanın dışına sürüklenmiş, ölmek üzere.

‎彼女は巣穴から押し流され ‎弱り果てていた

"Tamam, bunlar öldürdüğü hayvanlar." Öldürdüğü hayvanlara, küçük izlere ve kumdaki kazılara baktım.

‎これが彼女の獲物 ‎捕食痕を観察し ‎砂を掘り返して

Sonra bir baktım ki köpek balığı kollarından birini ısırmış, korkunç bir ölüm dönüşü yapıyor.

‎次の瞬間—— ‎彼女の腕をくわえ ‎食いちぎろうと回し始めた

YouTube'ta bir filmden beğendiğim bir şarkıya baktım ve sayısız remiksler vardı; kaç tane hit olduğuna şaşırmıştım!

映画の中で気に入った曲があったのでYouTubeで検索したら、数え切れないほどのリミックスがヒットしたので驚いた。