Translation of "Üstüne" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Üstüne" in a sentence and their japanese translations:

Üstüne basmak istemiyorum.

踏みつけたくはない

Kanyonun üstüne indik.

峡谷の上に来た

...ağını üstüne kapadı.

‎上から覆い被さった

Duvarın üstüne çıkma.

- 壁に登らないでください。
- 壁に登るな。

Kutuyu masanın üstüne bıraktı.

彼はテーブルに箱を置いた。

Dirseklerinizi masanın üstüne koymayın.

テーブルにひじをついてはいけません。

O yüzünün üstüne düştü.

彼女はうつぶせに倒れた。

Kayakları arabanın üstüne koydu.

彼は車の上にスキーを乗せた。

Unu rafın üstüne koy.

小麦粉を棚に入れて。

Oğlu kayalıkların üstüne düştü.

彼の息子は崖から落ちた。

Kitapları masanın üstüne koyma.

テーブルの上に本を置くな。

Isıtıcının üstüne cüzdanını koyma.

財布をヒータの上に置くな。

Üstüne üstlük yağmur yağıyordu.

おまけに雨まで降っていた。

Arkadaşlarının sorumluluğunu üstüne aldı.

友に変わり彼はその責任を引き受けるつもりだ。

Çete, şehrin altını üstüne getiriyor.

‎街を自由に荒らし回り‎―

Bunun üstüne, yağmur yağmaya başlar.

その上雨が降り出している。

Zirve bulutların üstüne kadar yükseliyor.

- 山頂が雲の上にそびえている。
- その峰は雲の上にそびえている。

Klozetin üstüne işersen onu temizle.

便座におしっこしちゃったら、ちゃんと拭くのよ!

Tostunun üstüne kalınca bal yaydı.

彼女はトーストの上にハチミツを厚く塗った。

O, pijamasının üstüne kaftan giydi.

彼はパジャマの上に部屋着を着ていた。

Üstüne paltonu giy. Giymezsen üşütürsün.

上着を着なさい。そうでないと風邪をひくよ。

O, kitabı masanın üstüne koydu.

彼はテーブルの上に本を置いた。

Kiliseye girince dizlerinin üstüne çöktü.

彼女は教会に入ると、ひざまずいた。

Tom cüzdanını masanın üstüne koydu.

トムは財布を机に置いた。

Salatamın üstüne İtalyan sosu istiyorum.

サラダのドレッシングはイタリアンがいいです。

Bu kitabı diğerlerinin üstüne koy.

この本は一番上に置いてください。

Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.

ケイトはテーブルに布を広げた。

Nancy dirseklerini dizlerinin üstüne koydu.

ナンシーは膝の上に両肘をついた。

Tom çantasını masasının üstüne bıraktı.

トムは机の上にブリーフケースを置き忘れてきた。

Büyük haritayı masanın üstüne yaydım.

私は机の上に大きな地図を広げた。

Topluma zorluk veren sorunların üstüne giden

社会を悩ませる問題に取り組みます

Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.

気をつけろ ヘビの上に乗るな

Bunun üstüne, uzun bir süre gülümsedim.

この出来事で しばらくの間 笑顔になりました

Kraliyet Sarayı bir tepenin üstüne yapıldı.

王宮は丘の上に建てられた。

Mary büyük haritayı masanın üstüne yaydı.

- メアリーは机の上に大きな地図を広げた。
- メアリーはテーブルの上に大きな地図を広げた。

Onu al ve ateşin üstüne koy.

それを取ってきてそして火に入れて下さい。

Çocuk tökezledi ve dizlerinin üstüne düştü.

その子供は、つまずいて転んで膝を突いた。

O, temiz çarşafları yatağın üstüne koydu.

彼女はベッドにきれいなシーツを敷いた。

- Büyükannesinin üstüne titrer.
- Anneannesinin üzerine titrer.

彼女はおばあちゃんをたいそう大事にする。

Bacak bacak üstüne atarak sessizce oturdu.

彼は足を組んで黙って座っていた。

Dua etmek için dizlerinin üstüne çöktü.

彼女はひざまずいて祈った。

Oturdu ve ayak ayak üstüne attı.

- 彼女は足を組んで座った。
- 彼女は腰掛けて足を組んだ。

Tom yatağının üstüne küt diye oturdu.

トムはベッドにごろりと寝転がった。

Annem yatağın üstüne temiz çarşaf koydu.

母はベッドに綺麗なシーツを敷いた。

Erkekler tam da laflarının üstüne gülüyorlar.

男性たちは合図に合わせて微笑んでいる。

Ben zarfın üstüne pul eklemeyi unuttum.

私は封筒に切手をはるのを忘れた。

Üstüne bir şey giy, hasta olacaksın.

風邪引くから早く服着なさい。

Zarfın üstüne bir pul daha yapıştırın.

封筒にもう1枚切手をはりなさい。

Davet içeren zarfın üstüne adres yazdım.

私は招待状の封筒の宛名書きをしました。

- Bu çizginin üstünü imzalayın.
- Bu satırın üstüne imza atınız.
- Bu satırın üstüne imza atın.

この上以上にサインしてください。

Sakıncası yoksa, bu kitapları masamın üstüne koyun.

よろしければ、これらの本を私の机の上に置いてください。

Tony adını bir ağacın üstüne bıçakla kazıdı.

トニーはナイフで自分の名を木に刻んだ。

Parti biletleri on dolar ve üstüne çıkıyor.

そのパーティー券は10ドル以上で売れている。

Bacak bacak üstüne atmış şekilde orada oturdu.

彼は足を組んだままでそこに座っていた。

- Kırık cam üstüne basmayın.
- Kırık cama basma.

割れたガラスを踏むな。

- Lütfen karnınızın üstüne yatın.
- Lütfen yüzüstü uzanın.

うつ伏せになってください。

Shylock açgözlü, üstüne üstlük çok da pintidir.

シャイロックは欲張りで、さらに悪いことには大変なけちだ。

Bu çim üstüne oturmak için çok yaş.

この芝生は座れないほどぬれている。

Kanepeye oturdu ve bacak bacak üstüne attı.

彼はベンチに座って足を組んだ。

Bunun üstüne, iki hafta üç gün evde kaldım.

この件で 2週間と3日 私は 家に引きこもりました

Karanlıkta yol alırken üstüne yapışan remora kortejini saymazsak.

‎だが まとわりつく ‎コバンザメは常に一緒だ

Tepenin üstüne ulaştığımızda rüzgar daha da sert esti.

丘の頂上に着いた時、風はいっそう吹きつのった。

Babasının ölümünden sonra aile şirketinin sorumluğunu üstüne aldı.

彼は父親の死後、家業を引き受けた。

- Tam üstüne bastım mı?
- Taşı gediğine oturttum mu?

図星ですか?

Tom bankta oturdu ve bacak bacak üstüne attı.

トムはベンチに座って足を組んだ。

Bu zarfın üstüne adını ve adresini yazar mısın?

この封筒に住所・氏名を書きなさい。

Oldukça esnek bir çıtanın üstüne. Ve bu şekilde çekebiliyorum.

柔らかいヤナギで 引っ張れる

Burası gittikçe daralıyor. Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyız.

ここはかなり狭くなってる 気をつけろ ヘビの上に乗るな

Ama aynı zamanda bu yitim bölgelerinden birinin üstüne oturuyor.

沈み込み帯の上に 位置していますから

Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.

気を付けないと凍った階段で滑って転ぶよ。

- İti an çomağı hazırla.
- İyi insan lafının üstüne gelir.

噂をすれば影がさす。

- İti an, çomağı hazırla.
- İyi (!) insan lafının üstüne gelirmiş!

悪魔のことを話せば悪魔が現れる。

Söz üstüne söz verdi ve sonra onlardan kurtulmaya çalıştı.

彼はさらに約束を重ねて逃れようとした。

Raporuna göz attım ve onun üstüne bazı notlar aldım.

あなたの報告書に目を通し、コメントを書いておきました。

Bir papaz bir paravanın üstüne bir rahibin resmini ustaca çizdi.

坊主が屏風に上手に坊主の絵を描いた。

Bir ev, çimentodan yapılmış sağlam bir temel üstüne inşa edilmiştir.

家は堅固なセメントの基盤の上に建てられる。

- Kutunun altını üstüne getirmemeye dikkat et.
- Kutuyu ters koymamaya dikkat et.

その箱をひっくりかえさないように注意してくれ。

Hava çok soğuktu ve sonra üstüne üstlük çok geçmeden yağmur yağmaya başladı.

ひどく寒かったしそのうちおまけに雨まで降り始めた。

Tombul beyaz bir kedi, duvarın üstüne oturdu ve onları uykulu gözlerle seyretti.

太った白い猫が塀に座って、眠そうな目で二人を見ていました。

Şişman beyaz bir kedi, duvarın üstüne oturdu ve onların ikisini uykulu gözlerle izledi.

太った白い猫が塀に座って、眠そうな目で二人を見ていました。

Bu proje geçen yıl bir partide bir peçete üstüne yazdığım bir taslaktan ortaya çıktı.

このプロジェクトは去年あるパーティーでナプキンに書き留めた草案から生まれた。

Yani mercan kayalıklarında yürüyen bir insan bile, gündüz vakti avcılardan saklanan bir tanesinin üstüne basabilir.

だから昼間 サンゴ礁を歩いてる時に 隠れてるのを 踏む人もいるんだ

- O, babasının ölümünden sonra firmanın sorumluluğunu üstüne aldı.
- Babasının ölümünden sonra firmanın sorumluluğunu o aldı.

- 父の死後彼が会社の責任者となった。
- 父の死後、彼が会社の責任者になった。

- Anahtarlarımı masanın üstüne bıraktım. Onları bana getirir misin?
- Anahtarlarımı masanın üzerinde bıraktım, onları bana getirebilir misin?

鍵をテーブルの上に置いてきました。行って取ってきてくれませんか。

Dünkü şiddetli kar yağışından dolayı, yer çok kaygandı. Dışarıya adım atar atmaz kaydım ve kıçımın üstüne düştüm.

昨日の大雪のせいで地面はツルツル、私は外に出た途端にすってんころりと尻もちをついた。