Translation of "Olacaktır" in Italian

0.012 sec.

Examples of using "Olacaktır" in a sentence and their italian translations:

Iyi olacaktır.

è riempirla

Yiyecek olacaktır.

Il cibo sarà disponibile.

Sonuçlar olacaktır.

Ci saranno delle conseguenze.

Ve yanıltıcı olacaktır.

e illusoria.

Birçok şey olacaktır.

Diventerà molte cose.

Plan başarılı olacaktır.

Il piano è destinato ad avere successo.

Tom öfkeli olacaktır.

Tom sarà furioso.

Bir sorun olacaktır.

Ci sarà un problema.

Esperanto başarılı olacaktır.

L'esperanto avrà successo.

Gökyüzü mavi olacaktır.

Il cielo sarà blu.

Tom çok üzgünüm olacaktır.

A Tom dispiacerà così tanto.

Tom kesinlikle toplantıda olacaktır.

- Tom sarà sicuramente alla riunione.
- Tom sarà certamente alla riunione.

Tom muhtemelen başarısız olacaktır.

Tom probabilmente fallirà.

Tom muhtemelen mantıklı olacaktır.

Tom probabilmente sarà ragionevole.

Aynı kalite ve etkinlikte olacaktır.

in tutti i paesi del mondo, senza distinzione.

Mutluluğumuz koşulların keyfine kalmış olacaktır.

Starà ai capricci delle circostanze.

O, bu projeye yardımcı olacaktır.

- Lui contribuirà a questo progetto.
- Contribuirà a questo progetto.

O, iyi bir koca olacaktır.

- Sarà un bravo marito.
- Lui sarà un bravo marito.

Bu yerin savunulması zor olacaktır.

- Questo posto sarà difficile da difendere.
- Questo luogo sarà difficile da difendere.

Demokrasi uzun vadede muzaffer olacaktır.

La democrazia sarà vittoriosa nel lungo periodo.

Her zaman bana uygun olacaktır.

- Mi andrà bene qualsiasi orario.
- A me andrà bene qualsiasi orario.
- Mi andrà bene qualunque orario.
- A me andrà bene qualunque orario.

Tom Mart ayında otuz olacaktır.

Tom avrà trent'anni a marzo.

Tom her an burada olacaktır.

Tom sarà qui in qualunque istante.

Bu, geceyi geçirmek için yeterli olacaktır.

Dovrebbe funzionare per superare la notte.

Öylesine bir plan kesin başarısız olacaktır.

- Un piano così è destinato a fallire.
- Un piano del genere è destinato a fallire.

Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.

Finché c'è vita, c'è speranza.

Hayat her zaman daha karmaşık olacaktır.

La vita diventa sempre più complessa.

Toplumda konuşmak onun için zor olacaktır.

Sarà difficile per lui parlare in pubblico.

Bir sanayi adamı hayatta başarılı olacaktır.

Un uomo d'industria avrà successo nella vita.

Bu uzun vadede daha yararlı olacaktır.

- Sarà più utile a lungo andare.
- Sarà più utile nel lungo periodo.

Tom kesinlikle bu sabah mutlu olacaktır.

- Tom sarà sicuramente felice stamattina.
- Tom sarà sicuramente felice questa mattina.

Soruna sebep olan sorunun kurbanı olacaktır.

Chi causa dei problemi avrà dei problemi.

Her zaman benim gibi insanlar olacaktır.

Ci saranno sempre delle persone come me.

Her insanın ödemesi çalışması ile orantılı olacaktır.

La paga di ogni uomo sarà proporzionata al suo lavoro.

Bu sözlük sizin için çok yardımcı olacaktır.

- Questo dizionario ti sarà molto utile.
- Questo dizionario ti sarà di grande aiuto.

- Teşekkürler, hepsi bu.
- Teşekkürler, bu yeterli olacaktır.

Grazie, è tutto.

Tom er ya da geç pişman olacaktır.

Tom lo rimpiangerà prima o poi.

Belki de geleceğin sosyal medyası daha iyi olacaktır.

Quini può essere che i social media nel futuro siano migliori.

Kurtarma ekibi çağırmaktan başka çok az seçeneğiniz olacaktır.

Non potresti fare altro che chiamare i soccorsi.

Pek çok insanın uykusu için bu optimal olacaktır.

È ottimale per il sonno della maggior parte della gente.

şu an sahip olduğumuzdan çok daha iyi olacaktır.

sia meglio di quello che abbiamo adesso.

Sizi hasta edebilecek bir sürü şeyle dolu olacaktır.

Dev'essere piena di porcherie che ti farebbero ammalare.

Bu pek hoş kokmayacak ama serinlememe yardımcı olacaktır.

Non ha un buon odore, ma mi aiuterà a rinfrescarmi.

Onu bu gülleri ver, ve o mutlu olacaktır.

Dalle queste rose e lei sarà felice.

- Önünde sonunda pişman olacaktır.
- Eninde sonunda pişman olacak.

- Se ne pentirà prima o poi.
- Lui se ne pentirà prima o poi.

Bu işi salı gününe kadar bitirmek kolay olacaktır.

Finire questo lavoro entro martedì sarà facile.

Belki bu onun için tam olarak aynı olacaktır.

- Forse sarà esattamente lo stesso per lui.
- Forse sarà esattamente la stessa per lui.

İlginç olduğu sürece herhangi bir kitap iyi olacaktır.

Un libro qualsiasi andrà bene, basta che sia interessante.

Ev kedisi büyüklüğündeki dişi kolugo doyurucu bir yemek olacaktır.

Grande quanto un gatto, sarebbe un buon pasto.

Görevi, gelecekteki iniş yerleri için Ay'ın yüzeyini incelemek olacaktır.

Il suo compito sarebbe quello di esaminare la superficie della Luna per futuri siti di atterraggio.

Böyle bir ekonomik program yoksulların pahasına zenginlere yardımcı olacaktır.

- Un tale programma economico aiuterà i ricchi a discapito dei poveri.
- Un tale programma economico aiuterà i ricchi a spese dei poveri.

Bence Tom bu akşam eve geldiğinde çok aç olacaktır.

- Penso che sia probabile che Tom sia molto affamato all'ora che arriva a casa stasera.
- Io penso che sia probabile che Tom sia molto affamato all'ora che arriva a casa stasera.
- Penso che sia probabile che Tom sia molto affamato all'ora che arriva a casa questa sera.
- Io penso che sia probabile che Tom sia molto affamato all'ora che arriva a casa questa sera.
- Penso che sia probabile che Tom sia molto affamato all'ora che arriva a casa questa notte.
- Io penso che sia probabile che Tom sia molto affamato all'ora che arriva a casa questa notte.
- Penso che sia probabile che Tom sia molto affamato all'ora che arriva a casa stanotte.
- Io penso che sia probabile che Tom sia molto affamato all'ora che arriva a casa stanotte.

Bu riskli dinlenme yeri jeladaları karanlığın tehlikelerinden korumaya yeterli olacaktır.

Questo precario riparo dovrebbe bastare per proteggerli dal pericolo dell'oscurità.

Güneş yaklaşık 5 milyar yıl içinde kırmızı bir dev olacaktır.

Il Sole diventerà una gigante rossa tra circa cinque miliardi di anni.

Her zaman asla öğrenemeyeceğim şeyler olacaktır, benim önümde sonsuzluğum yok.

- Ci saranno sempre cose che non imparerò mai, non ho l'eternità davanti a me!
- Ci saranno sempre delle cose che non imparerò mai, non ho l'eternità davanti a me!

- O, iyi bir koca olacaktır.
- O iyi bir koca olacak.

- Sarà un bravo marito.
- Lui sarà un bravo marito.

- Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- Hayat varken ümit vardır.

Finché c'è vita, c'è speranza.

Bu çok uzun süre işe yaramayacaktır ama biraz olsun yardımcı olacaktır.

Non mi servirà a lungo, ma mi aiuterà un po'.

Yeni bir kamera alacağım. Bu sefer o dijital bir kamera olacaktır.

Comprerò una nuova macchina fotografica. Questa volta sarà una digitale.

Öğrenciler olarak depremzedelere yardımda bulunalım. Cebimizdeki bozuk paraların bile çok yararı olacaktır.

- Lascia noi studenti contribuire al benessere delle vittime del terremoto; anche un cambiamento lento andrà molto lontano.
- Lasciate noi studenti contribuire al benessere delle vittime del terremoto; anche un cambiamento lento andrà molto lontano.
- Lasci noi studenti contribuire al benessere delle vittime del terremoto; anche un cambiamento lento andrà molto lontano.

Tom, ki o naziktir, benim için herhangi bir şey yapmaktan memnunu olacaktır.

Tom, che è gentile, sarà felice di fare qualunque cosa per me.

Ama o dağlardan uzak durmak gerekir. Orası havanın en kötü olduğu yer olacaktır.

ma è preferibile evitarli perché là il tempo peggiorerà.

Iğne ve minik tüylerle kaplı, yaşlı bir altınfıçı kaktüsüne göre çok daha kolay olacaktır.

rispetto a quel grosso cactus laggiù, ricoperto di spine e peluria.

- Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- Hayat varken ümit vardır.
- Hayat varken umut var.

Finché c'è vita, c'è speranza.

Uzaya fırlatılması için inanılmaz derecede büyük bir rokete ihtiyacı olacaktır. Von Braun, uzay aracını parçalar halinde

per il viaggio avrebbe bisogno di un razzo incredibilmente enorme per essere lanciato nello spazio.

Ve bunların üstesinden gelen olağanüstü insanları incelediği için bir sonraki adım için harika bir yer olacaktır .

moonshot e le persone straordinarie che le hanno superate.

Ama biliyorsunuz, tüm bu cümleleri toplamak ve kendimiz için saklamak hazin olacaktır. Ki Tatoeba'nın açık olmasının nedeni budur. Bizim kaynak kodumuz açıktır. Bizim bilgimiz açıktır.

Ma sapete, raccogliere tutte queste frasi e tenerle per noi sarebbe triste. Questo è il motivo per cui Tatoeba è aperto. Il nostro codice sorgente è aperto. I nostri dati sono accessibili.

Diğer insanlar tarafından nefret edilmekten korktuğunu söylüyorsun fakat bizzat senin de hoşlanmadığın bazı insanlar vardır, değil mi? Rakamsal olarak konuşursak, senin hoşlanmadığın ve senden hoşlanmayan eşit sayıda insan vardır. Birisiyle ilgili nefretinden vazgeçsen, başka biri de senden nefret etmekten vazgeçecektir demiyorum; bu sadece sen birinden nefret edersen, o zaman başka biri de senden nefret eder gerçeğini değiştiremezsin anlamına gelir. Sadece vazgeçip ve o gerçeği kabul edersen hayat çok daha kolay olacaktır.

Tu dici che hai paura di essere disprezzato dalle altre persone, ma ci sono alcune persone a cui non piaci, vero? Aritmeticamente parlando, c'è un numero uguale di persone a cui non piaci, che ti disprezzano a loro volta. Non sto dicendo che se finisci di disprezzare qualcuno, qualcun altro la smetterà di disprezzarti; è solo che non si può cambiare il fatto che se non ti piace qualcuno, allora qualcun altro ti disprezza anche lui. La tua vita andrà molto più liscia se solo rinunci e accetti la verità.