Translation of "Bakmaya" in Italian

0.006 sec.

Examples of using "Bakmaya" in a sentence and their italian translations:

Bakmaya gideceğim.

- Andrò a vedere.
- Io andrò a vedere.

Buraya bakmaya değebilir.

Forse vale la pena controllare.

Aradan bakmaya başladı.

E, da lì, sbirciava.

Ona bakmaya katlanamadım.

Non ce la facevo a guardare.

Bakmaya devam edin.

- Continua a guardare.
- Continuate a guardare.
- Continui a guardare.

Bakmaya devam ettiler.

- Hanno continuato a guardare.
- Continuarono a guardare.

Tom Mary'ye bakmaya katlanamıyor.

Tom non riesce a guardare Mary.

Tom bakmaya devam etti.

- Tom ha continuato a fissare.
- Tom continuò a fissare.

Tom'a bakmaya cesaret edemedim.

Non osavo guardare Tom.

Ve dik dik bakmaya başladı

e mi fissò

Onlara çok dikkatli bakmaya başladım.

Ho cominciato a guardarli molto attentamente.

Acaba buna bakmaya değer mi?

Sarà il caso di dare un'occhiata?

Bir at bakmaya gücümüz yetmiyor.

- Non possiamo permetterci di allevare un cavallo.
- Noi non possiamo permetterci di allevare un cavallo.

Tom Mary'ye bakmaya devam ediyor.

- Tom sta continuando a guardare Mary.
- Tom non stacca gli occhi di dosso a Mary.

Tom Mary'nin cesedine bakmaya dayanamadı.

Tom non riusciva a sopportare la vista del cadavere di Mary.

Bana dik dik bakmaya devam etti.

- Continuava a fissarmi.
- Lui continuava a fissarmi.
- Ha continuato a fissarmi.
- Lui ha continuato a fissarmi.
- Continuò a fissarmi.
- Lui continuò a fissarmi.

İleriye bakmaya odaklanmalı ve bacak gücünüzü kullanarak...

Concentrati, guarda in avanti e usa la forza delle gambe,

Acaba buna bakmaya değer mi? Yavaşça ve sessiz.

Forse è il caso di dare un'occhiata. Andiamo a vedere.

Acaba buna bakmaya değer mi? Hadi, bir göz atalım!

Forse è il caso di dare un'occhiata. Andiamo a vedere.

Bu tür büyükçe taşların altına da bakmaya devam edeceğiz.

Continueremo a girare tutti questi sassi.

Acaba gidip buna bakmaya değer mi? Hadi, bir göz atalım!

Forse è il caso di dare un'occhiata. Andiamo a vedere!

Bakın, bu büyük taşların altına bakmaya devam edeceğiz. Bunun altındakine bakın.

Dobbiamo girare tutti questi sassi più grandi. Vediamo qua sotto.

Mutlu olmak her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmez fakat aksine eksikliklerin ötesine bakmaya karar vermenizdir.

Essere felici non significa che tutto sia perfetto, ma piuttosto che si abbia deciso di guardare oltre le imperfezioni.