Translation of "Asıl" in Italian

0.005 sec.

Examples of using "Asıl" in a sentence and their italian translations:

İyileşme asıl burada başlar.

È lì che inizia.

Asıl branş alanın nedir?

- Qual è il tuo campo principale?
- Qual è il suo campo principale?
- Qual è il vostro campo principale?

Buradaki asıl öncelik nedir?

- Qual è la vera priorità qui?
- Qual è la vera priorità qua?

Asıl sihir kağıt üzerinde olmuyor.

è che la vera magia non succede sulla carta.

Asıl sihir okuyucunun zihninde gerçekleşiyor.

Succede nella mente di chi guarda.

Asıl çekiciliği sınırları yıkıyor olması.

Ha la bellezza di eliminare i confini.

Çünkü asıl soru şu ki.

Perché la vera domanda è:

Asıl mesele bunun nasıl olacağı.

La domanda difficile è come.

Para kazanmak hayattaki asıl amacıdır.

Fare soldi è il suo scopo principale nella vita.

Asıl sorun ne zaman başlanacağıdır.

Il problema principale è quando iniziare.

Biz şimdi asıl konuya geliyoruz.

- Ora arriviamo al punto.
- Noi ora arriviamo al punto.
- Adesso arriviamo al punto.
- Noi adesso arriviamo al punto.

çünkü asıl stres hormonu olan kortizol,

e questo perché il cortisolo, il principale ormone dello stress,

Asıl soru şu, şimdi ne olacak?

La domanda è: che cosa succede dopo?

- Tom işinin ehli.
- Asıl bomba Tom.

Tom è degno di nota.

Fakat sömürgecilik öncesi Filipin kadınlarının asıl gücü,

Ma il vero segreto del potere delle donne filippine precoloniali

Asıl önemli olan şey, menopozda oldukları gerçeğiydi.

quel che più importa è che è in menopausa.

Benim için asıl önceliğin ne olduğunu anladım;

nel caso fossi stato eletto Presidente della Sierra Leone

O halde insanları asıl motive eden ne?

Da cosa sono davvero motivate, dunque?

O, Fransız edebiyatını asıl branş olarak almaktadır.

- È specializzata in letteratura francese.
- Lei è specializzata in letteratura francese.

Tom üniversitede edebiyatı asıl branş olarak aldı.

- Tom si è specializzato in letteratura all'università.
- Tom si specializzò in letteratura all'università.

Ve artan kardiyovasküler riskin asıl sebebi de bu.

e questo è il vero motivo dell'aumento dei rischi cardiovascolari.

İçmek ya da içmemek - işte asıl soru bu.

Bere o non bere - quello è il problema.

Ali, Mevlana'nın Mesnevisini asıl metninden okuyabilmek için Farsça öğrendi.

- Ali ha imparato la lingua persiana per poter essere in grado di leggere il Mathnawi di Jalaluddin Rumi nella versione originale del testo.
- Ali imparò la lingua persiana per poter essere in grado di leggere il Mathnawi di Jalaluddin Rumi nella versione originale del testo.

Ancak Merkatör projeksiyonunun asıl amacı navigasyon görevi görmektir; Okyanusda

Ma l'obiettivo originario della proiezione di Mercatore era la navigazione; essa mantiene la direzione,

Sürekli tartışma yaratan bu grubun asıl derdi ilerleme fikrinin kendisi.

È l'idea del progresso che sconvolge la borghesia.

Bütün hayvanlar, insanın dışında, yaşamın asıl işinin ondan zevk almak olduğunu biliyor.

A parte l'uomo, tutti gli animali sanno che lo scopo principale della vita è godersela.