Translation of "Alıp" in Italian

0.011 sec.

Examples of using "Alıp" in a sentence and their italian translations:

Biz alıp paylaşırız.

Riceviamo e condividiamo.

Kalemi alıp adresi yazdı.

Prese la biro e scrisse l'indirizzo.

Ne alıp veremiyorsun onunla?

- Qual è il tuo problema con lui?
- Qual è il suo problema con lui?
- Qual è il vostro problema con lui?

Nefes alıp verdiğinizi farkında olun.

alla punta del naso.

Modern hayvanların anatomilerini ele alıp

Vi ricordate il metodo di bracketing filogenetico,

Ya da larvalardan biraz alıp

O potrei prendere alcune larve

Polis memuru, Tom'u alıp götürdü.

- I poliziotti hanno portato via Tom.
- I poliziotti portarono via Tom.

Çantanı alıp hızla eve gitmelisin.

Dovresti prendere la tua borsa e andare a casa di corsa.

Polis bütçelerinden alıp toplumlara getirme konusunda

a prendere i soldi che dovrebbero essere investiti nelle comunità

Ya da bu larvalardan biraz alıp

O posso prendere alcune larve

Tom içkisini alıp bir yudum aldı.

Tom ha preso su la sua bevanda e ne ha bevuto un sorso.

Şu halatı hızlıca geri alıp buradan gidelim.

Recupero in fretta la corda e ce ne andiamo via.

Biraz su alıp bunu deliğin içine dökebilirim.

da versare nel buco

Duyguları alıp cinsiyet yerine yetenek yönüyle düşünebiliriz.

Possiamo vedere le emozioni in termini di competenza e non di genere.

Dokunmatik ekranlı cihazınızı alıp bir karar verin.

Afferra il dispositivo touch screen e prendi una decisione.

Ve onu alıp puslu ormanın derinliklerine götürdü.

E l'ha portata via nella foresta nebbiosa.

Yoksa larvaları alıp donmuş gölde balık mı avlayalım?

o cerchiamo di pescare con le larve nel lago ghiacciato?

Ama biraz kum alıp bunu zımpara gibi kullanabilirsiniz.

Però si può usare un po' di sabbia per creare attrito.

Kirliliklerini kontrol altına alıp savaşa önderlik etmeleri gerekiyor.

tenere sotto controllo l'inquinamento e condurre la battaglia.

Biz bu fikirleri alıp çoğaltacak yollar bulmak istiyoruz.

Vogliamo prendere queste idee e trovare il modo di ampliarle.

Her iki fikri de alıp tek fikirde birleştirebilirim.

che potevo prendere quelle due immagini e metterle insieme in quest'idea.

Bana bir bira daha alıp alamayacağını merak ediyorum.

Mi chiedevo se tu potessi darmi un'altra birra.

Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar

Possiamo fare una trappola nella foresta con un pezzo di carne marcia

Ya da larvalardan biraz alıp onları yem olarak kullanır

O posso prendere alcune larve e usarle come esca

Yoksa larvaları alıp donmuş bir gölde balık mı avlayalım?

o cerchiamo di pescare nel lago ghiacciato con le larve?

Tamam, bu ufaklığı alıp onu bu su şişesine koymalıyız.

Ok, ora lo prendiamo e lo mettiamo nella bottiglia.

Sonra tekrar kameramı alıp sevdiğim ve bildiğim şeyi yapmaya başladım.

Ho ripreso la macchina fotografica e ho iniziato a fare ciò che amo e ciò che conosco.

Lateks eldiveni alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Una volta che hai teso qua sopra il guanto di lattice, prendi la testa,

Lateks eldivenimizi alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Tendo il guanto sul vasetto, gli prendo la testa,

Tom hiç mektup alıp almadığını görmek için posta kutusunu kontrol etti.

Tom controllò la cassetta della posta per vedere se aveva ricevuto qualche lettera.

Mary Alice'e dansta giymek için bir elbise ödünç alıp alamayacağını sordu.

Mary chiese ad Alice se poteva prestarle un vestito da indossare al ballo.

Tom bir Toyota mı yoksa bir Ford mu alıp almayacağına karar veremiyor.

Tom non riesce a decidere se comprare una Toyota o una Ford.