Translation of "Aşkın" in Italian

0.005 sec.

Examples of using "Aşkın" in a sentence and their italian translations:

Ben aşkın değilim.

Non sono il tuo amore.

İtalyanca, aşkın dilidir.

- L'italiano è la lingua dell'amore.
- L'italiano è il linguaggio dell'amore.

Aşkın rengi yoktur.

L'amore non ha colore!

- Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.
- Aşkın gözü kördür derler.

- Si dice che l'amore è cieco.
- Dicono che l'amore è cieco.

Aşkın var olduğuna inanıyorum.

- Credo che l'amore esista.
- Io credo che l'amore esista.

Aşkın gücüne inanıyor musun?

- Credi nel potere dell'amore?
- Tu credi nel potere dell'amore?
- Crede nel potere dell'amore?
- Lei crede nel potere dell'amore?
- Credete nel potere dell'amore?
- Voi credete nel potere dell'amore?

Mary aşkın gücüne inanır.

Mary crede nel potere dell'amore.

Tom otuz yaşını aşkın.

Tom ha più di trent'anni.

- Senin aşkın ne kadar derin?
- Senin aşkın ne kadar içten?

- Quant'è profondo il tuo amore?
- Quant'è profondo il suo amore?
- Quant'è profondo il vostro amore?

İki milyonu aşkın yıl önce

E più di due milioni di anni fa,

Dört saati aşkın süredir yürüyorlar.

Camminano da oltre quattro ore.

Adeta kutsal aşkın nişanı hâline geldi.

è diventato emblema dell'amore monastico.

20 yılı aşkın bir zaman diliminde

di matematica di base

çoğumuz bunu aşkın sembolü olarak yorumlar

che molti di noi leggerebbero come il simbolo dell'amore,

Sen aşkın ne olduğunu biliyor musun?

- Sai cos'è l'amore?
- Sa cos'è l'amore?
- Sapete cos'è l'amore?

- Esperanto sevgi dilidir.
- Esperanto aşkın dilidir.

- L'esperanto è la lingua dell'amore.
- L'esperanto è il linguaggio dell'amore.

Dünyada yedi bini aşkın dil vardır.

Ci sono oltre settemila lingue nel mondo.

Sesini 200 metreyi aşkın bir alana yayıyor.

Diffonde la sua voce per più di 200 metri.

- Dünyada Baskça konuşan 800,000'i aşkın kişi vardır.
- Dünyada 800,000'i aşkın Baskça konuşan kişi vardır.

Ci sono oltre 800,000 parlanti di basco nel mondo.

Dünyada her yıl 1.000'i aşkın gergedan katlediliyor.

Più di 1000 rinoceronti vengono uccisi ogni anno in tutto il mondo.

Ben yirmi yılı aşkın bir süredir arkadaşımı görmemiştim.

- Non ho visto il mio amico da oltre vent'anni.
- Non ho visto la mia amica da oltre vent'anni.

Bob, Mary ile bir yılı aşkın bir süredir nişanlıdır.

Bob è fidanzato con Mary da più di un anno.

- Çok meşgulüm.
- İşim başımdan aşkın.
- Fazla meşgulüm.
- Çok işim var.

- Ho le mani piene.
- Ho le mani impegnate.

- Aşk kördür.
- Aşkın gözü kördür.
- Aşk, doğası gereği kördür.
- Aşk doğal olarak kördür.

L'amore è cieco.

Jane şişman ve kaba ve çok sigara içiyor. Fakat, Ken onun güzel ve çekici olduğunu düşünüyor. Aşkın gözü kördür demelerinin nedeni bu.

Jane è grassa, grezza e fuma troppo. Ma Ken pensa che sia bella e attraente. Ecco perché si dice che l'amore è cieco.