Translation of "Gitmesine" in Hungarian

0.003 sec.

Examples of using "Gitmesine" in a sentence and their hungarian translations:

Gitmesine izin verin.

Engedd el!

Onların gitmesine izin verin.

ki kell űznünk a fejünkből.

Onun gitmesine izin veriyorum.

- Hagyom elmenni.
- Elengedem.
- Hagyom, hadd menjen.

Tom'un gitmesine izin ver.

Engedd el Tomit!

Tom'un gitmesine izin verdi.

Elengedte Tomit.

Tom'un gitmesine izin vermemeliydim.

- Soha nem kellett volna hagynom Tomot elmenni.
- Soha nem kellett volna engednem, hogy Tom elmenjen.

Onun gitmesine izin veremedim.

Nem hagyhattam annyiban.

Onun gitmesine izin verme.

Ne engedd el.

Tom'un gitmesine izin veremedim.

Nem hagyhattam Tomot elmenni.

Köpeğin gitmesine izin ver.

Engedd el a kutyát!

Tom'un gitmesine izin vermeyeceğiz.

Nem fogjuk hagyni, hogy elmenjen Tomi.

Gitmesine izin verme sakın!

Ne hagyd csak úgy elmenni!

Fırsatların geçip gitmesine izin vermeyin.

Ne hagyd elmenni a lehetőséget!

Tom'un gitmesine izin vermek istedim.

El akartam engedni Tomot.

Tom Mary'nin gitmesine izin vermemeliydi.

Tomnak soha nem kellett volna engednie Marit elmenni.

Tom'un gitmesine izin ver dedim.

Azt mondtam, hogy engedd el Tomit.

Bu insanların gitmesine izin ver.

Hadd menjenek ezek az emberek.

Tom'un Boston'a gitmesine izin vermeyeceğim.

Nem hagyom, hogy Tom Bostonba menjen.

Biz onların gitmesine izin veremeyiz.

Nem hagyhatjuk, hogy elmenjenek.

Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.

A tanár hazaengedte a fiút.

Tom'un gitmesine izin vermeni tavsiye ediyorum.

Azt tanácsolom, hogy engedd el Tomit.

Lütfen yakalanan kuşların gitmesine izin ver.

Kérlek, engedd szabadon a csapdába esett madarakat!

Tom Mary'nin eve gitmesine izin verdi.

Tom hagyta Maryt hazamenni.

Onun oraya yalnız gitmesine itiraz ediyorum.

Ellene vagyok, hogy egyedül menjen oda.

Tom'un bugün işe gitmesine gerek yok.

Tomnak ma nem kell munkába mennie.

Keşke Tom'un bizimle gitmesine izin versen.

Bárcsak engednéd, hogy Tom velünk menjen el.

O evlendiği için sekreterinin gitmesine izin vermek zorunda kaldı.

El kellett engednie a titkárnőjét, mert férjhez ment.

Babası onun arkadaşları ile kasabaya gitmesine asla izin vermedi.

Az apja sosem engedi, hogy a barátaival a városba menjen.

Tom Mary'nin John'la Boston'a gitmesine izin vermesi gerekip gerekmediğini merak ediyordu.

Tom tűnődött rajta, hogy elengedje-e Maryt Johnnal Bostonba.

- O onun yalnız gitmesine izin verdi.
- O ona yalnız gitmesi için izin verdi.

Megengedte, hogy egyedül menjen.