Translation of "Aşırı" in Hungarian

0.017 sec.

Examples of using "Aşırı" in a sentence and their hungarian translations:

Aşırı tetiktesin.

Minden érzékem ki volt élezve.

Bu aşırı.

- Ez túlzás.
- Ez extrém.

- Aşırı tepki veriyorsun.
- Aşırı tepki gösteriyorsun.

Túlreagálod.

Aşırı iffetli davranırlar

prűden viselkednek,

Aşırı yemek yiyordum.

Kicsapongtam, felejteni akartam.

Aşırı tepki göstermeyelim.

Ne reagáljuk túl!

Çay aşırı sıcak.

Túl forró a tea.

Aşırı derecede pahalı.

- Szörnyen drága.
- Piszok drága.
- Szédületesen drága!

Berlin aşırı soğuk.

Berlin überfasza hely.

Motor aşırı ısınıyor.

- Túlmelegedett a motor.
- Felforrósodott a motor.

Aşırı acı çekiyorum.

Rendkívül erős fájdalmaim vannak.

Aşırı doz aldı.

Túladagolta magát.

Tedavisi aşırı zor şeyler.

amiket pokoli nehéz kezelni.

Aşırı yetenekli insanlar, sıralama

kiváló, tehetséges emberek, összehangoltság,

Aşırı sığ bir suda.

A rendkívül sekély vízben.

Eğitimin değeri aşırı vurgulanamaz.

A műveltség fontosságát nem lehet elég sokszor hangoztatni.

Aşırı sigara içmekten sakının.

Kerülje a túlzott dohányzást.

Tom aşırı tepki veriyor.

Tom túlreagálja.

Tom aşırı derecede terliyor.

Tom erősen izzad.

O aşırı para harcıyor.

Sok pénze van.

Aşırı tepki göstermeyi bırak.

Ne reagáld túl!

Sanırım aşırı tepki gösterdim.

- Azt hiszem, egy kicsit túlreagáltam a dolgot.
- Azt hiszem, egy kicsit túllihegtem a dolgot.

Aşırı tepki göstermiş olabilirim.

Lehet, hogy túlreagáltam a dolgot.

Ben aşırı tepki veriyorum.

Túlreagálom.

Biz aşırı tepki veriyoruz.

Túlreagáljuk.

Onlar aşırı derecede silahlı.

Erősen föl vannak fegyverkezve.

Aşırı tepki gösterdiğimi sanmıyorum.

Nem hiszem, hogy túlreagálnám a helyzetet.

Aşırı kilolu olduğumu biliyorum.

- Tisztában vagyok vele, hogy fölösleges kilók vannak rajtam.
- Tudom, hogy túlsúlyos vagyok.

Tom, aşırı tepki gösterdi.

Tom túlreagálta.

Tom aşırı doz aldı.

Tom túladagolta magát.

- Tom aşırı dozda uyuşturucudan öldü.
- Tom aşırı dozda ilaçtan öldü.

Tom drog-túladagolásban halt meg.

Bu projeler aşırı gelişmiş değil.

Ezek valóban nem valami élen járó projektek,

Aşırı dramatik olmuş gibi gelebilir.

Talán úgy hangzik, hogy kicsit túldramatizálta a helyzetet,

Bu aşırı odaklanmanın olduğunu bilerek

Tudva, hogy eltúlozzuk a figyelmet,

Aşırı güçlü bir çoğaltıcı yaratıyor.

hatását megsokszorozva.

Aşırı yoksulluğun olduğu ülkelerden geliyor.

azokból az országokból származik, ahol nagy a szegénység.

O aşırı dürüst geçinen biridir.

Prűd.

Onun düşünce biçimi biraz aşırı.

Kicsit szélsőséges ez a fajta gondolkodás.

Aşırı uçlar başkanın karısını kaçırdı.

Szélsőségesek elrabolták az elnök feleségét.

Tom'un aşırı tepki vermemesini istedim.

Megkértem Tomot, hogy ne reagálja túl.

Aşırı bir su sıkıntısı var.

Súlyos vízhiány van.

Aşırı dinsel tutuculuğa karşı savaşmalıyız.

Küzdenünk kell a vallási fundamentalizmus ellen.

Travma sırasında hissedilen aşırı stres seviyelerinin

A trauma során tapasztalt súlyos stressz

Sonrasında travmadaki gibi aşırı strese çıkardıkça

majd végletesre emeljük, mint ahogy az traumakor is történik,

Yunusların gözleri mavi ışığa aşırı hassastır.

A delfin szeme nagyon érzékeny a kék fényre.

Süpermarketlerde aldığımız yiyeceklerden çoğu aşırı paketlenmiş.

Az élelmiszerek túlnyomó része, melyet a szupermarketekben vásárolunk, túlságosan be van csomagolva.

Hiç aşırı hız cezası aldın mı?

Kaptál már büntetést gyorshajtásért?

Aşırı içki içmek, iktidarsızlık nedenlerinden biridir.

Az eltúlzott alkoholfogyasztás az impotencia egyik oka.

- Hapishaneler aşırı kalabalıktır.
- Hapishaneler kalabalık.
- Hapishaneler aşırı kalabalık.
- Hapishaneler çok kalabalık.
- Hapishaneler fazla kalabalık.

Túlzsúfoltak a börtönök.

Aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %10'u

a világ 10 százaléka élt nyomorban;

Aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %37'si

a népesség 37 százaléka élt nyomorban;

Aşırı büyük kulaklarıyla kovuğun içindeki titreşimleri dinler.

Nagy fülével az üreges fa rezgéseit hallgatja.

Üzgünüm ama aşırı kilo ücreti ödemeniz gerekecek.

Sajnálom, de fizetnie kell pótdíjat a súlytöbbletért.

Aşırı derecede sarı rengine maruz kalmak bebekleri ağlatıyor.

míg a túl sok sárgától a kisbabák sírni kezdenek.

Böylece, aşırı ısınma tehlikesinin iki derece altında kalabiliriz.

Ez kell hozzá, hogy kétfokos melegedési határérték alatt maradjunk.

Aşırı hassas antenleri en ufak hareketi algılamaya ayarlı.

Kifinomult érzékű tapogatóival a legapróbb mozgást is észleli.

Aşırı derecede tutkulu olduğum çalışmamı sürdürmeme olanak sağlayan

Tudom, hogy most ezt a rendkívüli utat járom,

Ordunun aşırı çalıştırılan,aç atlarında toplu ölümler başladı.

A hadsereg túlhajszolt, éhező lovai meghaltak tömegesen.

- Bu son derece çirkin.
- Bu aşırı derecede çirkin.

Félelmetesen ronda.

Korkarım ki senin çevirin aşırı derecede kelimesi kelimesine.

Attól tartok, a fordításod túlságosan betű szerinti.

- Bugün aşırı fazla içtim.
- Bugün çok fazla içtim.

- Túl sokat ittam ma.
- Ma aztán jól felöntöttem a garatra.

Aşırı kıskançlık beraberinde sahip olma isteği ve güvensizlik getirir.

A túlzott féltékenységhez társul a birtoklási vágy és a bizalmatlanság;

Bazı durumlarda din birçok Afrikalıyı aşırı uç seviyeye sürükler:

Néhány esetben a vallás sok afrikait rendkívüli tettekre sarkall:

Bunu tümden çözmemiz gerekiyor, yalnızca en aşırı olanlarını değil.

Mindent helyre kell tegyünk, nem csak a kirívó eseteket.

...ahtapot gibi düşünüyordum. Ve bunlar bir açıdan aşırı yorucuydu.

úgy gondolkodtam, mint egy polip És ez valahol kimerítő volt.

- O aşırı para harcıyor.
- Onun bir sürü parası var.

Sok pénze van.

Paris'te Napolyon krize cevap verdi bir dizi aşırı önlemle: mülkiyet

Párizsban Napóleon reagált a válságra szélsőséges intézkedések sorozatával: vagyon

- Şu zamanda metro aşırı kalabalıktır.
- Metroda şimdi acayip kalabalık vardır.

Ilyenkor zsúfolt a metró.

Onun aşırı sömürge zihniyeti var. O, İspanyol kültürü için deli oluyor.

Szélsőséges gyarmati mentalitással rendelkezik. Megőrül a spanyol kultúráért.

Bay Ross'un bize öğrettiği diğer şey, oy vermenin aşırı derecede önemli olması.

Ross úr a szavazás fontosságát is megtanította nekünk.

O kültürün erkekleri için, aşırı uzun boyunlu kadınlar çekici olarak kabul edilir.

Abban a kultúrában a férfiak vonzónak tekintik a rendkívül hosszú nyakú nőket.

Ve aşırı yaz sıcağında uzun yürüyüşler adamlarına ağır bir yük vermeye devam etti.

És a hosszú menetek szélsőséges, nyári melegben továbbra is komolyan vádolta embereit.

Bazı müzisyen ve aktörler aşırı istekli hayranlarını savuşturabilmek için güvenlik görevlisi işe alırlar.

Vannak olyan zenészek és színészek, akik biztonsági őröket fogadnak fel, hogy távol tartsák tőlük a túl lelkes rajongóikat.

Ailen ve çocuğun için endişeleniyorsun. Daha öncesinde hayvanlara karşı aşırı duygusal davranan biri değildim.

aggódtam a családom és a fiam miatt. Korábban nem voltam túl érzelmes típus, ha állatokról volt szó.

Erkekler ve kadınlar arasında arkadaşlık olamaz. Tutku, düşmanlık, aşk, aşırı sevgi olabilir ama dostluk asla.

Férfi és nő között barátság nem lehetséges. Van szenvedély, gyűlölet, imádás, szerelem, de barátság nincsen.

- Çok tuzlu çorba kötüdür.
- Çorba çok kötü. Tuzu fazla kaçmış.
- Çorba berbat. Aşırı tuzlu olmuş.

Nagyon rossz a leves. Túl sós.

On iki yaşında İngilizce öğrenmeye başladım. O zaman dil öğrenmeye ilgim vardı ama öyle aşırı değildi. Şimdi İngilizce,Fransızca İspanyolca ve Portekizce konuşabiliyorum ve şimdi Latince öğrenme zamanı.

Tizenkét éves koromban kezdtem el angolt tanulni. Akkor érdekeltek a nyelvek, de nem különösképpen. Most már beszélek angolul, franciául, spanyolul, ahogy portugálul is; és itt az ideje, hogy elkezdjem a latint.