Translation of "Yaşamanın" in German

0.004 sec.

Examples of using "Yaşamanın" in a sentence and their german translations:

Yaşamanın maliyeti yükseldi.

Die Lebenskosten sind gestiegen.

Yaşamanın maliyeti artıyor.

Die Lebenshaltungskosten steigen.

Artık yaşamanın anlamı yok.

Es hat keinen Sinn, weiterzuleben.

Amerika'da yaşamanın maliyeti yükseliyordu.

Die Lebenshaltungskosten in den Vereinigten Staaten stiegen.

Tokyo'da yaşamanın maliyeti çok yüksek.

Die Lebenshaltungskosten sind sehr hoch in Tokio.

Şehrin içindeki bir vahada yaşamanın kısıtları vardır.

Das Leben in einer urbanen Oase hat seine Grenzen.

Büyük bir şehirde yaşamanın birçok avantajları var.

In einer Großstadt zu leben, hat viele Vorteile.

Bu örücüler daha iyi yaşamanın bir yolunu bulmuşlar.

Die Weber haben eine bessere Lebensart.

Fakat sınırsız bir hayat yaşamanın bedeli de var.

Doch ein Leben ohne Grenzen hat seine Tücken.

Gazeteye göre, Tokyo'da yaşamanın maliyeti dünyada en yüksektir.

Der Zeitung zufolge sind die Lebenshaltungskosten in Tōkyō die höchsten der Welt.

Onlar sık sık Tokyo'da yaşamanın maliyeti hakkında şikayetçi olurlar.

Sie beschweren sich oft über die Lebenshaltungskosten in Tokio.

Yalnız yaşamanın dezavantajlarından biri senin konuşacak hiç kimseye sahip olmamandır.

- Einer der Nachteile, wenn man allein lebt, besteht darin, dass man niemanden hat, mit dem man sich unterhalten kann.
- Einer der Nachteile, wenn man alleine lebt, besteht darin, dass man niemanden zum Reden hat.