Translation of "Gözlüğünü" in German

0.004 sec.

Examples of using "Gözlüğünü" in a sentence and their german translations:

Gözlüğünü tak.

- Setz deine Brille auf!
- Setzen Sie Ihre Brille auf!

Gözlüğünü çıkar.

- Setzen Sie Ihre Brille ab.
- Nehmen Sie ihre Brille ab.

Gözlüğünü temizlemelisin.

- Du musst dir mal die Brille putzen.
- Sie müssen sich mal die Brille putzen.

Tracy gözlüğünü kaybetti.

Tracy hat ihre Brille verloren.

O, gözlüğünü çıkardı.

Er nahm seine Brille ab.

Tom gözlüğünü çıkardı.

Tom nahm die Brille ab.

Okuma gözlüğünü tak.

- Setz deine Lesebrille auf.
- Setzen Sie Ihre Lesebrille auf.

Tom gözlüğünü unuttu.

Tom hat seine Brille vergessen.

Gözlüğünü nerede çıkardın?

Wo hast du deine Brille abgesetzt?

Tom gözlüğünü kaybetti.

Tom hat seine Brille verloren.

- Mary okuma gözlüğünü çıkardı.
- Mary yakın gözlüğünü çıkardı.

Maria nahm ihre Lesebrille ab.

Bay Brown gözlüğünü arıyor.

- Herr Brown sucht nach seiner Brille.
- Herr Brown sucht seine Brille.

Tom okuma gözlüğünü çıkardı.

- Tom nahm seine Lesebrille ab.
- Tom setzte seine Lesebrille ab.

Tom koruyucu gözlüğünü çıkardı.

- Tom setzte seine Schutzbrille ab.
- Tom nahm seine Schutzbrille ab.

Tom gözlüğünü tekrar taktı.

Tom setzte seine Brille wieder auf.

Mary okuma gözlüğünü kaybetti.

Mary hat ihre Lesebrille verloren.

Şu güneş gözlüğünü seviyorum.

Ich mag die Sonnenbrille.

O güneş gözlüğünü çıkardı.

Sie nahm ihre Sonnenbrille ab.

Tom güneş gözlüğünü çıkarttı.

Tom nahm seine Sonnenbrille ab.

Gözlüğünü taktı ve okumaya başladı.

Er setzte seine Brille auf und begann zu lesen.

Tom gözlüğünü gömlek cebine koydu.

Tom steckte seine Brille in seine Hemdtasche.

Tom güneş gözlüğünü arabamda bıraktı.

Tom ließ seine Sonnenbrille in meinem Auto liegen.

Tom güneş gözlüğünü hiç çıkarmaz.

Tom nimmt nie seine Sonnenbrille ab.

Tom güneş gözlüğünü nereye koyduğunu hatırlayamıyor.

- Tom kann sich nicht erinnern, wohin er seine Sonnenbrille verlegt hat.
- Tom fällt nicht mehr ein, wohin er seine Sonnenbrille legte.

Tom kravatını gevşetti ve gözlüğünü çıkardı.

Tom lockerte seine Krawatte und nahm seine Brille ab.

Tom gözlüğünü çıkardı ve gözlerini ovuşturdu.

Tom nahm seine Brille ab und rieb sich die Augen.

Tom mektubu okumak için gözlüğünü taktı.

Tom setzte zum Lesen des Briefes seine Brille auf.

Tom dün aldığı güneş gözlüğünü takıyor.

Tom trägt die Sonnenbrille, die er sich gestern gekauft hat.

Tom sözleşmeyi okumak için gözlüğünü taktı.

- Tom setzte zum Lesen des Vertrages seine Brille auf.
- Tom setzte seine Brille auf, um den Vertrag zu lesen.
- Tom setzte, um den Vertrag zu lesen, seine Brille auf.

Tom gözlüğünü buldu ve onu taktı.

Tom fand seine Brille und setzte sie auf.

Tom gözlüğünü genellikle sadece okurken takar.

- Tom trägt für gewöhnlich nur beim Lesen eine Brille.
- Tom trägt gewöhnlich nur beim Lesen eine Brille.

Tom gözlüğünü taktı ve kitabı açtı.

Tom setzte seine Brille auf und schlug das Buch auf.

O, gözlüğünü çıkardı ve kontak lenslerini taktı.

Sie nahm die Brille ab und setzte ihre Kontaktlinsen ein.

Tom gözlüğünü çıkardı ve onu cebine koydu.

Tom nahm seine Brille ab und steckte sie in seine Tasche.

Tom güneş gözlüğünü çıkardı ve Mary'ye uzattı.

Tom nahm seine Sonnenbrille ab und reichte sie Maria.

Tom güneş gözlüğünü kafasının üstüne doğru itti.

Tom schob seine Sonnenbrille nach oben.

Tom gözlüğünü çıkardı ve onu gömlek cebine koydu.

Tom nahm seine Brille ab und steckte sie in seine Hemdtasche.

Tom gözlüğünü çıkardı ve onu masasının üstüne koydu.

Tom nahm seine Brille ab und legte sie auf seinen Schreibtisch.