Translation of "Düşünüyorlar" in German

0.004 sec.

Examples of using "Düşünüyorlar" in a sentence and their german translations:

Birlikte taşınmayı düşünüyorlar.

Sie tragen sich mit dem Gedanken, zusammenzuziehen.

Neler yapıyorlar, nasıl düşünüyorlar?

Was machen sie, wie denken sie?

Onun ne dediğini düşünüyorlar?

Was denken sie, dass es heißt?

Bazı erkekler de şöyle düşünüyorlar,

Einige Männer hier denken vielleicht:

Biçok kişi deli olduğumu düşünüyorlar.

Viele denken, ich sei verrückt.

Birçok madenciler yakında madenin kapatılacağını düşünüyorlar.

Viele Kumpel befürchten, dass die Zeche bald geschlossen wird.

Bazı insanlar benim Tom olduğumu düşünüyorlar.

Manche Menschen denken, dass ich Tom bin.

Onu en iyi işçileri olarak düşünüyorlar.

- Sie betrachten ihn als ihren besten Angestellten.
- Sie betrachten ihn als ihren besten Mitarbeiter.

Evrenin bir tür hologram olduğunu düşünüyorlar.

Sie denken, dass das Universum eine Art Hologramm ist.

Bazı insanlar dünyanın düz olduğunu düşünüyorlar.

Manche glauben, die Erde sei flach.

Onu hayli nitelikli bir çalışan olarak düşünüyorlar.

Er wird als hochqualifizierter Angestellter erachtet.

Bazı insanlar hâlâ dünyanın düz olduğunu düşünüyorlar.

Manche Menschen glauben noch immer, dass die Erde eine Scheibe sei.

Tom ve Mary bir ev almayı düşünüyorlar.

Tom und Maria erwägen, sich ein Haus zu kaufen.

Arkeologlar, Kral Davud'un(Davud peygamber) sarayını bulduklarını düşünüyorlar.

Die Archäologen glauben, den Palast König Davids entdeckt zu haben.

Harika olduğunu düşünüyorlar, herkes "Süper şarkı, tam da bu

Sie finden es großartig, alle sagen: "Super Song, genau das Richtige, lasst uns in

Onlar onun o iş için doğru adam olmadığını düşünüyorlar.

Sie denken, dass er für diese Aufgabe ungeeignet ist.

Bazı insanlar reklamın bir beyin yıkama biçimi olduğunu düşünüyorlar.

Einige halten die Werbung für eine Form der Gehirnwäsche.

Ebeveynlerim kız arkadaşımdan hoşlanmıyorlar. Benim için yeterince iyi olmadığını düşünüyorlar.

Meine Eltern mögen meine Freundin nicht. Sie finden, sie sei für mich nicht gut genug.

Łazarz'nın çocukları, anneleri Felicja'nın dünyadaki en güzel bayan olduğunu düşünüyorlar.

Die Kinder von Łazarz denken, dass ihre Mutter Felicja die schönste Frau der Welt ist.

Onlar Tom'un Mary'yi eve kadar izlediğini ve onu öldürdüğünü düşünüyorlar.

- Sie glauben, dass Tom Maria bis nach Hause verfolgt und sie getötet habe.
- Man geht davon aus, dass Tom Maria bis nach Hause verfolgte und sie ermordete.

Onlar çok iyi tanımadıkları biriyle aynı fikirde olmamayı kabalık olarak düşünüyorlar.

Sie finden es unhöflich, jemandem zu widersprechen, den sie nicht gut kennen.

Bilim insanları güneşin yörüngesinde yaklaşık 100 milyon kuyruklu yıldız olduğunu düşünüyorlar.

Wissenschaftler nehmen an, dass um die 100 Millionen Kometen die Somme umkreisen.

Gökbilimciler, Büyük Kırmızı Leke'nin Jüpiter'in atmosferindeki büyük bir kasırga benzeri fırtına olduğunu düşünüyorlar.

Astronomen gehen davon aus, dass es sich bei dem „Großen Roten Fleck“ um einen orkanartigen Sturm in der Jupiteratmosphäre handelt.

- Bazı insanlara göre Tatoeba bir okul değildir.
- Bazı insanlar Tatoeba'nın bir okul olmadığını düşünüyorlar.

Manche Leute denken, Tatoeba sei keine Schule.

Tom'un ve sadece Tom'un onu yapabileceğini düşünüyorum. Fakat bazı insanlar onu Mary'nin de yapabileceğini düşünüyorlar.

Ich glaube, dass Tom, und nur Tom, das schafft. Manche glauben jedoch, dass auch Maria das schaffen würde.