Translation of "Şirketin" in German

0.005 sec.

Examples of using "Şirketin" in a sentence and their german translations:

Şirketin var.

Du hast Besuch.

Şirketin kazancı arttı.

Die Gewinne der Firma stiegen rapide.

Alım, şirketin hesabında.

Der Kauf geht auf das Firmenkonto.

O, hâlâ şirketin kadrosunda.

- Er ist immer noch auf der Gehaltsliste der Gesellschaft.
- Er ist immer noch auf der Gehaltsliste der Firma.

Şirketin hisse fiyatı düştü.

Der Aktienkurs der Firma ist gefallen.

Skandal şirketin itibarını zedeledi.

Der Skandal beschädigte die Reputation des Unternehmens.

Bu şirketin patronu kim?

Wer ist der Chef dieser Firma?

Şirketin büyük şehirlerde şubeleri var.

Die Firma hat Zweigstellen in allen großen Städten.

Şirketin Tom'u Boston'a gönderdiğini düşündüm.

Ich dachte, das Unternehmen hätte Tom nach Boston geschickt.

Bu şirketin CEO'su bir kadın.

Diese Firma hat eine Frau als Geschäftsführerin.

Şirketin başkanı bir sonuca vardı.

Der Generaldirektor ist zu einem Fazit gekommen.

Şirketin başarısızlığı için onu suçladılar.

Sie machten ihn für den Konkurs der Firma verantwortlich.

Şirketin 500.000 poundluk bir sermayesi var.

Die Gesellschaft hat ein Kapital von 500.000.

Bay Smith şimdi bu şirketin başkanı.

Herr Schmidt ist nun Präsident dieser Firma.

Şirketin 12 Avrupa ülkesinde şubesi bulunmaktadır.

Die Firma hat Niederlassungen in 12 europäischen Ländern.

Bu şirketin bir kadın CEO'su var.

Diese Firma hat eine Frau als Geschäftsführerin.

Şirketin hisse senedi fiyatı dün fırladı.

Der Aktienkurs der Firma ist gestern in die Höhe geschnellt.

Şirketin milyonlarca dolarlık bir sermayesi var.

Die Firma verfügt über ein Kapital von einer Million Dollar.

Tom milyar dolarlık bir şirketin CEO'sudur.

Tom ist Geschäftsführer eines Milliardenunternehmens.

Toplantı salonu şirketin tüm çalışanlarını alması gerekir.

Das Sitzungszimmer muss allen Arbeitern der Firma Platz bieten.

Bu şirketin bir toplantı odası bile yok.

In dieser Firma gibt es nicht einmal ein Sitzungszimmer.

O bu şirketin düzenli bir çalışanı değil.

Sie ist keine feste Angestellte in dieser Firma.

Şirketin para kaybettiği gerçeği ile yüzleşmek zorundayız.

Wir müssen der Tatsache ins Gesicht sehen, dass die Firma Miese macht.

Şirketin güçlü yanları ve zayıf yanları nelerdir?

Was sind die Stärken und Schwächen der Firma?

O bu şirketin tam zamanlı çalışanı değil.

Sie ist keine Vollzeitkraft in dieser Firma.

Şirketin iflas edeceği hakkında dolaşan bir söylenti var.

Es liegt ein Gerücht in der Luft, dass die Firma bald bankrott geht.

Bu büyük şirketin CEO'su, bir narsist ve sosyopattır.

Der Geschäftsführer dieser großen Firma ist ein Narzisst und Soziopath.

Şirketin iflas haberi hiç kimseye bir sürpriz gibi gelmedi.

Niemand war von der Nachricht überrascht, dass die Firma bankrott gegangen war.

Tom hademe olarak başladı ama o şimdi şirketin başkanıdır.

- Tom fing als Hausmeister an, doch jetzt ist er der Präsident der Firma.
- Tom fing als Pförtner an, aber jetzt leitet er die Firma.

Tom, borsanın şirketin başarısızlığında bir faktör olduğunu raporunda belirtti.

Tom merkte in seinem Bericht an, dass die Börse beim Scheitern der Firma eine Rolle spielte.

Sistem mühendisleri ayrılmaya devam ederse, şirketin rekabet üstünlüğü aşınmış olacak.

Der Unternehmens-Wettbewerbsvorteil wird ausgehöhlt, wenn die System-Ingenieure ihre Kündigungen fortsetzen.