Translation of "çocuklarına" in German

0.011 sec.

Examples of using "çocuklarına" in a sentence and their german translations:

- Çocuklarına dikkat etmez.
- Çocuklarına bakmıyor.

Er kümmert sich nicht um seine Kinder.

Çocuklarına bakmıyor.

Er kümmert sich nicht um seine Kinder.

Kendisini çocuklarına adadı.

Sie gab sich ganz ihren Kindern hin.

O çocuklarına bakmıyor.

Er kümmert sich nicht um seine Kinder.

Çocuklarına Rusça öğretti.

- Er brachte seinen Kindern Russisch bei.
- Er lehrte seine Kinder Russisch.

Çocuklarına harçlık verir.

Er gibt seinen Kindern Taschengeld.

O, çocuklarına karşı sertti.

Er war streng zu seinen Kindern.

Bu gece çocuklarına bakacağım.

Ich werde heute Abend auf eure Kinder aufpassen.

Tom çocuklarına garajı boyattı.

Tom ließ seine Kinder die Garage streichen.

Tom çocuklarına çok kızgın.

Tom ist sehr zornig auf seine Kinder.

O çocuklarına çok kızdı.

Sie wurde sehr wütend auf ihre Kinder.

Mary, çocuklarına Rusça öğretiyordu.

Maria brachte ihren Kindern Russisch bei.

Onların çocuklarına büyü yapmıyorum.

Ich verhexe deren Kinder nicht.

Hiç çocuklarına sarıldın mı?

- Hast du deine Kinder je gedrückt?
- Hast du deine Kinder je umarmt?
- Hast du deine Kinder je in den Arm genommen?

Çocuklarına iyi örnek göstermelisin.

Du solltest deinen Kindern ein gutes Beispiel abgeben.

Tom'un çocuklarına Fransızca öğrettim.

Ich habe Toms Kindern Französisch beigebracht.

Kız çocuklarına isim dahi vermiyordu

nannte nicht einmal Mädchen

Tom çocuklarına daha iyi bakmalı.

Tom sollte sich besser um seine Kinder kümmern.

Çocuklarına iyi bir eğitim verdi.

Er gab seinen Kindern eine gute Erziehung.

Bu akşam onun çocuklarına bakmalıyız.

- Wir müssen heute Abend auf ihre Kinder aufpassen.
- Wir müssen heute Abend die Kinder betreuen.

Tom çocuklarına elveda öpücüğü verdi.

Tom gab seinen Kindern einen Abschiedskuss.

Tom'un karısı ikinci çocuklarına hamile.

Toms Frau ist mit ihrem zweiten Kind schwanger.

Tom Mary'nin çocuklarına bakmasını istemiyordu.

- Tom wollte nicht, das Mary seine Kinder babysittete.
- Tom wollte seine Kinder nicht der Obhut Marias anvertrauen.
- Tom wollte nicht, dass Maria auf seine Kinder aufpasste.

Tom Mary'nin çocuklarına bakmasını istedi.

Tom bat Maria, auf seine Kinder aufzupassen.

Onların çocuklarına Edward adı verildi.

Ihr Junge wurde Edward genannt.

O, onun çocuklarına çok öfkelidir.

Sie ist sehr zornig auf ihre Kinder.

Çocuklarına bağıran insanlara tahammül edemiyorum.

Ich kann Leute, die ihre Kinder anschreien, nicht ausstehen.

Bay Yoshida çocuklarına karşı çok serttir.

Herr Yoshida ist zu streng zu seinen Kindern.

Çift ilk çocuklarına Mark adını verdi.

Das Paar nannte sein erstes Kind Mike.

Bay Yoshida çocuklarına karşı çok sert.

Herr Yoshida ist zu streng zu seinen Kindern.

Tom, çocuklarına Fransızca öğretecek birini arıyor.

Tom sucht jemanden, der seinen Kindern Französisch beibringen kann.

Tom bu akşam Mary'nin çocuklarına bakıyor.

Tom passt heute Abend auf Marias Kinder auf.

- Tom'un çocuklarına bakmam için senin yardımın ihtiyacım var.
- Tom'un çocuklarına bakmam için yardım etmeni istiyorum.

Du musst mir helfen, auf Toms Kinder aufzupassen.

Yoksa zengin ailelerin çocuklarına olan ilgisizliğimi dersin

Oder sagen Sie den Kindern wohlhabender Familien meine Gleichgültigkeit

O çocuklarına saçlarını uzatmaları için izin veriyor.

Sie erlaubt es ihren Kindern, sich die Haare lang wachsen zu lassen.

Anneler hala çocuklarına senin dilini öğretiyorlar mı?

Bringen die Mütter euren Kindern noch eure Sprache bei?

Tom ve Mary John'un çocuklarına bakmasını istediler.

Tom und Maria baten Johannes, auf ihre Kinder aufzupassen.

Tom'un çocuklarına haftada üç gün Fransızca öğretiyorum.

- Ich unterrichte Toms Kinder dreimal die Woche in Französisch.
- Ich gebe Toms Kindern dreimal pro Woche Französischunterricht.

Tom, Mary'den çocuklarına göz kulak olmasını istedi.

Tom bat Maria, seine Kinder zu betreuen.

Ve çocuklarına matematik ödevlerinde yardım eden ebeveynlerin çocukları

und ihren Kindern oft bei der Mathehausaufgabe helfen,

O, her zaman çocuklarına istediklerini yapmalarına izin verir.

Sie lässt ihre Kinder immer tun, was sie wollen.

Tom Mary ve çocuklarına ilginç bir hikaye anlattı.

Tom erzählte Maria und ihren Kindern eine interessante Geschichte.

Anne ve baba çocuklarına yalan söylemenin yanlış olduğunu öğretir.

Eltern bringen ihren Kindern bei, dass es falsch ist zu lügen.

Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

Die Eltern haben ein vorrangiges Recht, die Art der Bildung zu wählen, die ihren Kindern zuteil werden soll.

- Tom çocuklarının şarap içmesine izin vermez.
- Tom çocuklarına şarap içirtmez.

Tom lässt seine Kinder keinen Wein trinken.

Tom ve Meryem çocuklarına, bir konuşmayı bölmek isterlerse "affedersiniz" demeyi öğretti.

Tom und Maria haben ihren Kindern beigebracht, beim Unterbrechen eines Gespräches „Verzeihung!“ zu sagen.

Anne ve babanın çocuklarına vermesi gereken iki şey: Kökler ve kanatlar!

Zwei Dinge sollten Kinder von ihren Eltern bekommen: Wurzeln und Flügel!

Tom hiç kimseye güvenmez: ne arkadaşlarına, ne eşine, ne çocuklarına ne de kendine bile.

Tom traut niemandem: weder seinen Freunden noch seiner Frau noch seinen Kindern noch sich selbst.

Tom hiç kimseye güvenmez: ne arkadaşlarına, ne karısına, ne çocuklarına, ne de kendine bile.

Tom traut niemandem: weder seinen Freunden noch seiner Frau noch seinen Kindern noch sich selbst.